Selay Dalaklı, sanatçı Edith Roux’nun video yerleştirme çalışması “Les passant.e.s” (Yoldan geçenler) hakkında yazdı: “Sonlu bir varoluş, güçlü bir kırılganlık ya da mayıs sinekleri…”
Evrim Kepenek, Doç. Dr. Gül Yaşartürk ile 12 filmi eşitlik üzerinden irdelediği, “Sinema ve Toplumsal Cinsiyet: Türk Sinemasında Ev, Emek, Cinsiyet ve İktidar İlişkileri” kitabını konuştu.
Hüseyin Şengül, romanın yeni uyarlaması, popüler film “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” ile ilgili yazdı, savaş karşıtlığına değindi.
Şeyhmus Diken “vekillik etiği” üzerine yazdı: “Sol partiler kendi sol kimlikleri ve örgütlülükleri ile seçime girmeliler.”
Murat Türker, IDFA’daki Erkekliğe Dair bölümündeki filmlerle ilgili yazdı: Kırılgan erkekler, erkekliği din ve milliyetçilikle özdeşleştirenler, kadınların kurumsal olarak tahakküm altında tutulması gerektiğini düşünenler…
Aygün Atilla, postmodern dönemin bireysellik fırtınasının hayatlarımızı nasıl etkilediğini yazdı, toplum olabilmenin önemini hatırlattı.
Sebuktay Kaan, dostu Sven Wallter’ın ardından yazdı: “Dünyanın neresinde olursa olsun bütün ezilen halkların mücadelesine sahip çıkan; halkçı, sosyalist örgütlenmeleri destekleyen bir komünist, kendi ülkesinde de işçi sınıfından yana bir devrimciydi.”
Hüseyin Bul, Türken Elçi’nin ilk romanı Mavi Karga’yla ilgili yazdı: “Zulüm yapanı kınayan, hor gören, karşı duran bir dil şöleni Mavi Karga.”
Mehmet Kaya, barolar, TMMOB ve TTB’nin hükümetin yeni hedefi olduğunu yazdı, meslek kuruluşlarının demokrasilerdeki önemini anlattı.
Yeşim Özdemir, çocukların maruz kaldıkları tecavüzü-tacizi yazdığı kitabının içinden seçtiğim “Dünyanın Çivisi” adlı hikayeden bir bölümü paylaştı.
Tülin Tankut, Sevim Korkmaz Dinç’in tarih, toplum ve kadınlık hallerini içine sığdırdığı “Benim Meksikam, Aztekler, Zapotecler, Mayalar” kitabıyla ilgili yazdı. (AS)