Baharın gelmesiyle Türkiye'de her çocuk papatya toplamıyor. Kimi pancar, kimi pamuk, kimiyse fındık toplamak zorunda kalıyor.
Türkiye'de 1 milyona yakın çocuk işçi olduğu tahmin ediliyor, bunun yarısına da tarımda çalışanlar oluşturuyor. Mevsimlik gezici tarım işçiliğinin yaşam koşulları her açıdan çocukların sağlığını, güvenliğini ve gelişimini olumsuz yönde etkiliyor.
Çocuklar okullarını erken bırakıp geç başlamak zorunda kalıyor. Sağlıksız barınma ve çalışma koşulları ölümlere varan çeşitli hastalıklara yol açıyor.
Mevsimlik tarım işçiliği üzerine çalışan Hayata Destek Derneği, çocukların evlerinde çıkıp aylarca kat ettikleri yolculuğu haritalandırdı. Ve soruyor "Orada ne işi var?" Haritada gördüğünüz renk 4 çocuğun yolculuk güzergahını gösteriyor.
Rasim'in yolculuğu
Sarı renkli olan Rasim'in yolculuğu. 9 yaşındaki Rasim, ailenin en küçük çocuğu. Matematik dersini çok seviyor ve bu konuda iddialı. “Viranşehir’deki okulumda birinciyim” diyor.
Okullar Eylül ayında açılıyor. Rasim’in şekerpancarı sökümünden dönüşü ise Kasım ayının ilk haftalarında. Bu yüzden okula her sene geç başlıyor. Okula başladıktan birkaç ay sonra da okul kaydının Adana’daki bir okula alınması gerekiyor. Çünkü Ocak sonunda Adana’da karpuz ekiminde çalışacaklar.
Urfa, Adana, Konya, Eskişehir
Ardından 23 Nisan’da Konya’ya pancar çapasına gidecekler ve okul kaydının yeniden değişmesi gerekiyor. Ancak bu her zaman mümkün olamıyor. Bir sonraki durak Eskişehir’de pancar çapası, sonra soğan sökümü ve tekrar yol, tekrar başka bir şehir, başka bir tarla, servissiz okul, içme suyu olmayan perdesiz çadır.
Halbuki Rasim her gittikleri yerde, hep okul birincisi. Ama o, en çok Viranşehir’deki okulunu, öğretmenini ve arkadaşlarını seviyor: “Oradaki arkadaşlarım benimle aynı” diyor.
Ablasını yılan soktu, kardeşi nehirde boğuldu
Çadırda 15 kişi kalıyorlar. Temiz su bulmak, bulaşık yıkamak ve duş almak için çeşmede sıra bekleyip çadırlarına su taşımaları, çadır kampının tek ortak tuvaleti için sıraya girmeleri gerekiyor. Hijyenik olmayan bu koşullarda yaşamanın yanı sıra, tarlada güneş çarpması, yılan sokması gibi tehlikelerle de boğuşmak zorundalar. Rasim’in 13 yaşındaki ablası Gülsüm’ü iki yıl üst üste yılan sokmuş. Rasim’in en küçük kardeşi 3 yaşındaki Nurgül ise nehre düşen topunu almaya çalışırken boğularak hayatını kaybetmiş.
Her üç çocuktan biri okulu terk ediyor
Hayata Destek Derneği'nin 2014 yılında hazırladığı Mevsimlik Tarım İşçiliği raporuna göre 168 haneyle yani 1353 kişiyle derinlemesine görüşüldü. Buna göre 12-15 yaş arasındaki her 3 çocuktan biri okulu terk etmek zorunda kalıyor.
5-11 yaş diliminde yüzde 12.7 olan okulu terk etme oranı, 12-15 yaş diliminde yüzde 36, 16-18 yaş diliminde yüzde 71'e yükselirken 19-25' yaş aralığında yüzde 90'a kadar çıkıyor. Kız çocuklarının okula devam oranı her kademede oğlan çocuklarından daha düşük.
12 yaşın altındaki çocukların yüzde 34'ü çalışıyor
Ankete katılanların çocuklarda 12 yaşın altındakilerin yüzde 34,5 'u tarlada çalışıyor. 12-15 yaşındakilerin ise yüzde 78'i tarlaya çalışmaya gidiyor.
Kız çocuklarına çifte mesai
Mevsimlik tarım işçisi ailelerin çocuklarının hane içinde de kayda değer bir iş yüküne sahip olduğu görülüyor. Üstelik bu iş yükü kız çocukları aleyhine. Kız çocuklarının yüzde 70'e yakını yemek yapıyor, su taşıyor, odun topluyor, ateş yakıyor, çadır temizliği yapıyor ve ekmek pişiriyor. Yani kız çocukları çifte mesai yapıyor. (NV)