Peter Mitchell, 53 yaşında bir marangoz: "Blair bütün bunları görmüyor, duymuyor olamaz değil mi?" diye soruyor.
Orta İngiltere'den bir yerlerden gelmiş beş kişilik Butler ailesi.. yürüyüşte olabilmek için güneş doğmadan trene binmişler.. Erica, Guy, üç yaşındaki ikizleri ve onların bakıcısı Sara İşçi Partisi'ne oy vermiş bu aile artık Tony Blair'i protesto için yollarda.
Erica Blair'e acıyor
Guy, başını sallaya sallaya "Savaşı hiçbir şey haklı çıkarmaz Tony" derken, eşi Erica "Ona acıyorum, çok kötü bir durumda, tıpkı Thatcher'in son günlerindeki gibi" yorumunu yapıyor.
Evaleila 15 Subat yürüyüşündeydi. Bir grup arkadaşı ile buluşacaklarmış ama o kadar kalabalıkmış ki, bir türlü onları bulamamış. Ama hiç de rahatsız olmamış, "Müthiş bir coşku vardı, bütün grubun kalbi bir atıyordu" diyor. 12 yaşındaki kız kardeşi yürüyüşe gelememiş ama okul gazetesinin editörü imiş, ablası ile gazete için bir röportaj yapmış.
Katie bütün bu olanların yalnızca bir takım çevrelerin kendi çıkarları adına yürütülen bir oyun olduğunu toplumun bütün bu olanlara sessiz kalamayacağını söylüyor..
Oğulcan: Hiçbir şey bu savaşı haklı çıkaramaz
15 yaşındaki Ogulcan da savaşı hiçbir şeyin haklı çıkarmayacağını söylüyor ve "Neden , Blair Amerika'nın kuyruğundan ayrılmıyor, Saddam İngiltere için gerçek bir tehlike oluşturmuyor ki?" diyor.
Öte yandan Martin, Saddam'in İngiltere için bir tehlike oluşturmadığını söylemekle birlikte, "nükleer silahsızlanma için bir tehdit" olduğunu söyleyerek Birleşmiş Milletler Kararına uymaması halinde müdahalenin gerekli olduğunu düşünüyor.
Jackie bütün bu olanların arkasında çok büyük oyunların döndüğü görüşünde. Saddam gibi bir insanin bir zamanlar desteklenip şimdi neden devrilmesi gerektiğini anlamıyor: " Blair Amerika'nın kuklası gibi. Mugabe gibi bir diktatör elini kolunu sallayarak Avrupa'da dolaşırken neden Saddam'a göz dikiliyor. Gerçi Saddam'in da iler tutar yani yok ama yine de bu savaşla çözülmemeli."
İngiliz olmaktan utanç duymak
Cathryn Anti-War Coalition üyesi. Amerikan politikası güden, hiçbir yasal dayanağı olmayan bu ahlaksız, ileriyi göremeyen ve aşırı derecede saldırgan, petrol peşindeki bu politikayı reddediyor. "İngiliz olmaktan utanç duyuyorum" diyor.
"Rüşvet"li katılım
Savaşa hayır diyenlerin Londra'daki buluşması İngiltere tarihinin en büyük gösterilerinden biri oldu. Kadın erkek çoluk çocuk yaşlı genç, solun her renginden Müslümanlara herkes oradaydı. Tam bir şenlikti bu..
Komedyen Harry Enfield 1970'lerin hippi ruhunu yakalamak için yürüyüşe katılan Amerikalı bir genç kızla konuşmuştu. Yürüyüşe katılsınlar diye çocuklarına "rüşvet" vermişti, ama olsun, hep birlikte oradaydılar..
İşte burada bir genç adam elinde Tony Blair'in makineli tüfek taşıyan, kafasına çay fincanı geçirilmiş, "Çay yapın, savaş değil" diyen bir dövizle yürüyor. Öte yanda eski Çalışma Bakanı Mo Mowlam, Amerikan siyah başkan adayı Jesse Jackson, sinema sanatçısı Bianca Jagger, Liberal Demokrat Parti Lideri Charles Kennedy "Bu rejim değişmeli" yazılı bir döviz taşıyorlar.
Savaşa değil sağlığa
Bir yandan sinema oyuncusu Martin Sheen'in sesi duyuluyordu: "Bu savaş iğrenç, Bütün savaşlar iğrençtir, ama bu tam anlamıyla bir politik dalavere."
Öte yandan ev kadını Mary Chillingford'un sesi geliyordu: "Paramızı savaşa yatıracaklarına sağlık sistemimizi düzeltsinler."
Bianca Jagger soruyordu: "Bush'un sesini dinleyeceğinize İngiliz halkının sesini dinleseniz daha iyi olmaz mi sayın Blair?"
Blair, başkan Ken ve Roy
Geçen hafta BBC Televizyonu ikinci kanalında, izleyiciler nihayet Blair'e soru yöneltme şansı edinince, "Teksas Kuzey eyaletinin sayın temsilcisine bir sorum olacak", "ülke çoğunluğunun arkanızda olmadığını bilmek nasıl bir duygu?" gibi cümleler birbirini izledi. Böyle aşağılanmak elbette Blair'in hoşuna gitmedi, dolayısıyla bu soruları yanıtlamaktan kaçındı.
Londra belediye başkanı Ken Livingstone da Cumartesi günkü Londra mitinginde, "Bu bir petrol savaşı, George Bush'un insan hakları ile falan ilgilendiği yok" diyordu.
Yazar Arundathi Roy da Socialist Worker'daki yazısında aynı şeyi söylüyordu: "George Bush'u, Tony Blair'i ve onların müttefiklerini, bebekleri korkakça öldüren, suları zehirleyen, uzun menzilli füzeleri ile hiç kimseyi ayırt etmeden yok edenlerin ipliğini pazara çıkarabiliriz."
İşçi Partisi desteği azalıyor
Blair'in Irak'a saldırı fikrinden, bütün muhalefete rağmen vazgeçmemesi ülkedeki avukatları da harekete geçirdi. Bir grup avukat warinformation (savaş malumatı) web sitesinde savaşa gidilmesi halinde Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'nde Tony Blair aleyhinde dava açma niyetinde olduklarını açıkladılar.
Blair ve savaş aleyhine yükselen muhalefet İsçi partisinin oylarında da düşüşe yol açtı. Guardian gazetesine göre parti bir ayda yüzde 4 oy kaybına uğradı, ülke genelindeki savaş aleyhtarı oylar yüzde 52'ye yükseldi. Bu rakam kadınlarda yüzde 58'e çıkıyor. İşçi Partisi'ne oy verenlerin yüzde 44'ü savaşa evet diyorsa da, parti içindeki savaş karşıtlarının oranı Ağustos'tan bu yana yüzde 38 yükseldi.
Ingiliz hiphop sarkıcısı Miss Dynamite (Naomi McLean Daley) kalabalıkların önünde Blair'e soruyor: "Ne zamana kadar insanlara yalan söyleyeceksiniz? Gerçekleri nereye kadar gizleyeceksiniz? Savaşı savunan insan, şeytanın yardımcısıdır."
Amerikalı aktör Tim Robbins de Blair'e bir uyarıda bulunuyordu: "Artık uyanın ve demokrasinin kokusunu alın."