“Bu Ben Değilim”, erkeklerin birbirine duyduğu aşkı anlatıyor.
Zekiye Kaçak, Jeyan Kader Gülşen’in hem yönettiği hem senaristliğini yaptığı film ilk kez, İKSV’nin düzenlediği İstanbul Film Festivali’nde seyirci ile buluşmuştu. Yapımcılığını Jeyan Kader Gülşen yapmış.
Film, toplum, aile baskısı ve kendi iç çatışmaları nedeniyle cinsel yönelimini gizleyen üç kişinin hayatına odaklanıyor.
Üç eşcinsel erkek olan Mustafa, Mehmet ve Yusuf, yaşadıkları küçük şehirlerinden ayrılarak İstanbul’a göç eder. Toplum ve aile baskısı nedeniyle sürekli rol yapıp, yalan söyler, yaşadıkları iki farklı dünya arasında sıkışıp kalırlar.
Mehmet ve Yusuf, muhafazakâr aile çevrelerinde birer aile babasıyken, kendi dünyalarında erkek sevgilileriyle tutku dolu ilişki yaşar. Mustafa ise Mehmet'in 15 yıldır birlikte olduğu sevgilisidir.
Zekiye Kaçak, Jeyan Kader Gülşen, belgeseli bianet’e anlattı:
"Hikâyemiz gerçek"
Belgesel fikri nasıl ortaya çıktı?
Jeyan Kader Gülşen: Türkiye’de birçok medya kurumunda çalıştım ve ben kendi adıma Türkiye medyası ile ilerleyemeyeceğimi gördüm.
O zaman “kendi bağımsız işlerimizi yapabilir miyiz?” diye düşündüm ve ara verdim.
O ara belgeselin karakterlerinden Mustafa benim emlakçı bir arkadaşımın yanında çalışıyordu. Ben onun yanına gidip geldikçe aklıma geldi. O arkadaşım da açık eşcinseldi. Mustafa bana “Benim evli sevgilim var” dedi. Bu sefer bu durum dikkatimi çekti. O beni çok etkiledi. Evli eşcinsel bir erkek o baskıyla yaşamak zorunda.
O anlatırken hikâye kendiliğinden gelişti. Mustafa dedi ki “O eşcinsel olduğunu kabul etmiyor, homofobik.”
“Her sevişmeden sonra beni dövdü” dedi, o zaman çok üzüldüm. Şunu anladım. Cinsel özgülüğün ne kadar kıymetli olduğunu düşündüm. 3-4 gün kafamda bu cümle döndü. Zekiye’ye de bu fikri açtım. Mustafa’ya da “Bu hikâyeyi belgesel yapsak sen konuşur musun?” dedim.
Meseleye hangi tarafından baksak herkes mağdur aslında. Kadın meselesi de var. Sonra, “Mehmet konuşur mu?” dedim.
“Benim için her şeyi yapar” dedi. Sonra ikisi ile konuştuk ve “benzer durumdaki arkadaşlarla görüşelim” dedik. Mustafa da benzer durumda çok insan olduğunu söyledi. Ön görüşmeler yaptık ve Zekiye ile konuştuk, başlamaya karar verdik.
Zekiye Kaçak: İlk duyduğumda üzerine çok düşündüm. Filmde de öyle olur üzerine düşündürüyorsa, kendinle empati kurduruyorsa bu hikaye gerçektir.
Gerçekten başarabilirsek çok güzel bir iş olur, güçlü bir mesaj verir. “Neden bu insanlar bir kadınla evlenip kendilerini gizliyor?”, “Neden bu kadınlar bu evliliğe itiliyor?”, “Neden mutsuz oluyor?”, “Çocuklar mutsuz oluyor, neden bu böyle?”, “Bu ortam nasıl oluşuyor?” bunları sorguladık.
“Biz belgeselini yapalım” dediğiniz zaman Mustafa ve Mehmet nasıl karşıladı? Bu güveni nasıl sağladınız?
Jeyan Kader Gülşen: Mustafa’dan kaynaklı oldu aslında. Biz onu seçtiğimiz gibi aslında, Mustafa da bizi seçti.
Oradaki tek sorun Mustafa tek başına olamazdı Mehmet de olmalıydı. Mehmet konuşmalıydı ki onun yaşadığı mağduriyet de açığa çıkmalıydı. İkimiz Mehmet’in karşısına çıkınca biz de heyecanlandık. Onun ne yapacağını bilmiyorduk. Mehmet herhalde şöyle düşündü, “Mustafa güvendiyse ben de güvenebilirim.”
“Kurgumuz daha sinematografik”
İlgi nasıl belgesele?
Zekiye Kaçak: Çok güzel tepikler aldık. İnsanlara filmin duygusu geçmiş. Sıkılmadan filmi izlediklerini söylediler. Belgesel deyince konuşan kafa gibi düşünmüşler ama kurguyu görünce öyle hissetmediler.
Jeyan kader Gülşen: Bu yeni bir süreç. Belgesel, sinemaya da habere de yakın durmalı. Sorularınızın sizin olmadığınız bir görüntüde yanıtlanması ve yer alması gibi bir belgesel tarzı. Senaryo yazımını da birlikte yaptık.
Belgesel demek gerçek insanlar, gerçek hikâyeleri ile sinematografik dille anlatmak oluyor. Türkiye’de reklam tanıtım filmleri ile belgeseli çok karıştırıyorlar. Bizim anlattığımız her şey gerçek, bence bu etkiledi insanları. İlk gösterimde hep birlikte izlemek başka bir etki yaptı. Katmer katmer oluşturduğumuz bir kurgu var ve hiçbiri tesadüf değil.
Belgeselin yolculuğu nasıl ilerleyecek?
Zekiye Kaçak: Uçan Süpürge var önümüzdeki günlerde. İkimiz de çok insan izlesin, paylaşılsın istiyoruz.
Jeyan Kader Gülşen: Dijital platformların da ilgisi var. İki tane büyük festival var Türkiye’de. İstanbul Film Festivalinde gösterilen filmleri Antalya Film Festivali göstermiyor. İstanbul Film Festivali bunu yapmıyor. Belgesel sinema yapmak çok zor, üretim yapmak zor. Üretim az ve neden bütün festivallerde gösteremiyoruz? Biz bu kararı anlamıyoruz.
“İki erkek aşkı bu kadar mı naif anlatılır” diyen çok oldu. Merkeze insani duyguları koyarak aşkı cinsiyetten uzak düşünerek anlatmaya çalıştık. İzleyicide de bunun olduğunu görmek bizi mutlu etti. Hikâyemizin, en azından yapmak istediğimiz şeyin karşılığını görmek bizi çok mutlu etti.
Filmin künyesi ve konusu
Senaryo: Zekiye Kaçak, Jeyan Kader Gülşen
Kurgu: Jeyan Kader Gülşen, Zekiye Kaçak
Müzik: Vedat Yıldırım, Cansun Küçüktürk
Yapımcı: Jeyan Kader Gülşen
Mustafa, Mehmet ve Yusuf, küçük şehirlerden, kasabalardan, metropol şehir İstanbul’a göç etmiş, muhafazakâr ailelerden gelen üç eşcinsel erkek.
Karakterlerin sürekli rol yapmaktan ve yalan söylemekten bunalmış, yaşadıkları ile hayal ettikleri arasında bocalayan, sıkışıp kalmış̧ dünyalarını ele alan film, derin kadın mağduriyetini de hissettiriyor.
Mehmet ve Yusuf, kendi muhafazakâr aile çevrelerinde heteroseksüel bir erkek ve birer aile babası. İç dünyalarındaysa erkek sevgililerine tutkuyla âşıklar ve gerçekliklerini sadece onlarla kurdukları paralel hayatlarında yaşıyorlar. Filmin lokomotif karakteri Mustafa ise Mehmet’in 15 yıl beraberlik yaşadığı ve bir türlü kopamadığı sevgilisi.
(EMK/AÖ)