Araştırma, zaten zenginlerin yaşadığı bölgelerde hane halkı gelirlerinin orantısızca arttığını ve zenginlerin toplumun diğer kesimlerinden yalıtılmış olarak yaşamaya başladığını gösterdi.
Aynı zamanda, son 15 yılda yoksul hanelerin sayısı artarken "aşırı yoksul"ların sayısı azaldı.
Rapor, 1968-2005 arasında refah ve yoksulluk verilerinin dağılımı detaylı bir biçimde gösteren veriler sunuyor.
Buna göre, Britanya'da ortalama gelire sahip -ne zengin ne de yoksul- hane sayısı düşüşte.
Toplumsal ayrım keskinleşiyor
1970'lerde zengin ve yoksul arasındaki fark daralırken, yeni-liberal politikaların uygulanmaya başladığı 1980 ve 1990'larda Britanya toplumu şiddetli biçimde kutuplaştı.
Margaret Thatcher'in başbakanlığıyla başlayan "yeni-liberal/muhafazakar" dönem Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) Ronald Reagan Türkiye'de de 12 Ocak kararları ve ardından Turgut Özal dönemiyle ilişkilendiriliyor.
2000'lerde yaşanan değişimlerse görece belirsiz. Yoksullar şehir merkezlerinde yoğunlaşırken zenginler şehirlerin sınırlarına doğru kaçıyor.
Yoksullar en fazla başkent Londra, Edinburgh, Liverpool, Birmingham gibi sanayi kentlerinde yoğunlaşırken, zenginler ise ülkenin güneyinde yoğunlukta.
Araştırmayı yürüten Danny Dorling, "Ortalama gelire sahip aileler özellikle ülkenin güneyinde kalmadı. Ya yoksullaştılar ya da başka bir yere göçtüler" dedi.
Çözüm yok: Öğrenilmiş eşitsizlik
Vakfın yayınladığı bir ikinci raporda, insanların son 20 yılda eşitsizliğin arttığını düşündüğünü gösterdi.
Araştırmaya katılanlar ekonomik eşitsizliğin varlığını belirtse de refah dağılımını iyileştirmek için ne yapılması gerektiği konusunda fikir birliği yok.
Araştırmacı Michael Orton "Artan eşitsizliğin ciddi sosyo-ekonomik sorunlara tol açtığını gösteren kanıtlar var. Herkes kimi işlere diğerlerinden daha fazla para verilmesini normal karşılıyor ama aradaki fark düşünülenden çok daha büyük" dedi.(EÜ)
* Raporlara ulaşmak ve daha fazla bilgi için vakfın web sitesi: (İngilizce) www.jrf.org.uk
