Britanya Tabipleri Birliği (British Medical Association - BMA) Temsilciler Kurulu Başkanı Dr. Latifa Patel, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur - Fincancı'nın tutukluluğunun ve TTB'ye yönelik baskıların sona erdirilmesi çağrısıyla 10 Kasım 2022'de Dışişleri Bakanlığı'na gönderilmek üzere bir mektup kaleme aldı.
Mektupta Dünya Tabipler Birliği bünyesinde çalışmalar yürüten Korur-Fincancı'nın mesleki etik değerlere sahip ve işkence karşıtı, deneyimli uzman bir hekim olduğu vurgulandı. Ayrıca Fincancı hakkında yürütülen soruşturmanın kendisinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği belirtilirken Türkiye'nin uluslararası bağlılıkları gereği insan haklarını koruyucu bir tutum geliştirmediği savunuldu.
Latifa Patel'in yazdığı mektupta yapılan çağrı ise şöyle:
"Türkiye Hükümeti, TTB'nin bağımsızlığına saygı göstermeli"
"Size, 26 Ekim 2022 tarihinden beri keyfi bir şekilde hapishanede tutulan, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı, Türk meslektaşımız Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın endişe verici durumuna dikkatinizi çekmek için Britanya Tabipler Birliği adına yazıyorum. Kendisinin derhal serbest bırakılması ve Türkiye Hükümetinin, TTB'nin bağımsızlığına saygı göstermesi konusunda sizi, Hükümet ile temasa geçmeye davet ediyorum.
"İkimizin de kurumlarının üyesi olduğu Dünya Tabipler Birliği (DTB) etkinlikleri çerçevesinde Prof. Dr. Fincancı ile düzenli olarak çalışmalarda bulunuruz. Kendisi, mesleğimizin etik değerlerine ve insan haklarına uzun süredir bağlı olan bir işkence karşıtı uzman ve deneyimli hekim olarak DTB'nin etkinliklerine katılır.
"İfade özgürlüğü ihlali"
"Yasaklanmış silahların kullanıldığı iddialarına yönelik bir araştırma yapılması çağrısında bulundu diye Prof. Dr. Fincancı'ya karşı adli soruşturma başlatılması kendisinin ifade özgürlüğünü ihlal ediyor ve Türkiye'nin uluslararası bağlılıkları gereği Türk makamlarının insan haklarını koruma görevleriyle uyumsuzluk gösteriyor. Bu adli soruşturma ayrıca, hekimler ve diğer sağlık çalışanlarının dar partizan çıkarların ötesinde sağlığa ve esenliğe odaklanmalarını gerektiren bağlayıcı sorumluluklarını, yani tıp mesleğinin temel ilkeleri olan tarafsızlığı ve bağlı olmamayı ihlal etme tehlikesini taşıyor.
"Onlarca yıl boyunca TTB ile birlikte çalıştık ve TTB'nin sağlıkla ilgili insan hakları konusunda gösterdiği çabalara uzun süredir saygı duyuyoruz. Ne var ki Türkiye hükümeti tekrar ve tekrar TTB'nin duruşuna karşı tehditkâr tavır sergiliyor. Bu tehditkâr tavır Türkiye sivil toplumunun altını oymaya dönük, Hükümet'in daha kapsamlı olan girişimlerinin süreğen bir parçasını oluşturuyor.
"Türkiye'de tıp mesleğine karşı devlet makamlarının kasıtlı olarak gösterdiği bu baskı eylemleri küresel sağlık ve insan hakları toplulukları için derin bir endişe konusudur. Prof. Dr. Fincancı'nın ve TTB'nin bağımsızlığının desteklenmesi için Türk makamları nezdinde tarafınızca yapılacak girişimlerin bir fark yaratacağına ve tıp mesleğinin uluslararası etik standartlarının korunmasına olumlu bir katkı sunacağına inanıyoruz. Yapacağınız girişimler ayrıca, Türkiye'nin altına imza atmış bulunduğu uluslararası insan hakları standartları ve araçlarıyla uyumlu biçimde, her koşul altında insan haklarının ve temel özgürlüklerin korunmasının önemine dair açık bir mesaj göndermiş olacaktır."
(ED/AÖ)