11. BIFED Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali yarın (9 Ekim) başlıyor, 13 Ekim’de sona eriyor. Gösterimler her sene olduğu gibi bu sene de “ücretsiz”.
BIFED belgeselleri, artık Eskişehir, Bodrum, Gökçeada ve yurt dışında İspanya ile Yunanistan’da da izleyici ile buluşturuyor.
Festival Yönetmeni Petra Holzer, “Gelecek nesiller için bir umut yaratmaya çalışıyoruz, bu da bir şeydir, hiç yoktan iyidir” diyor.
“Tartışmalar verimli oluyor”
Bu yılki seçkideki filmler hangi kriterler göz önünde bulundurularak seçildi? Filmlerde özellikle öne çıkarmak istediğiniz belirli çevresel konular var mı?
Seçki, dünya çapında 500 film arasından yapıldı. Aslında temayı biz değil, “iyi” filmler belirliyor. Bu yıl, kolonyal tarihe çok geniş bir perspektiften bakan filmler var. Bu sayede, yaşadığımız ekolojik problemlerin, sömürgeciliğin, göçün, yoksulluğun köklerinin bugünde değil, hiç bitmeyen kolonyal süreçte aranması gerektiğini görüyoruz.
Yönetmenlerle yapılacak söyleşiler ve izleyicilerin bu etkileşimlere katılımı hakkında bilgi verebilir misiniz? Bu etkileşimler nasıl bir farkındalık yaratmayı hedefliyor?
BIFED’de gösterilen filmlerin büyük çoğunluğu, hakikati bilen ve bunu dillendirmeye, yaymaya çabalayan, anlattığı konuya, yere, ilişkilere hâkim yerel belgeselcilerin filmleri. Alışılmışın, öğrenilmişin dışındalar. Bu yüzden, farklı bakış açıları getirerek izleyenlerin algısını değiştirebiliyor. Bu tür filmlerin ardından verimli tartışmalar olabiliyor. Diğer yandan,daha çok genç bir festivalken çok fazla yabancı konuğumuz olurdu. Maalesef, giderek yönetmenlerin gelmeyi daha az istedikleri bir ülke olduk. Her yıl da azalıyor. Bu böyle.
Festival sadece belgesel gösterimlerinden mi ibaret olacak yoksa atölye çalışmaları ve yan etkinlikler de olacak mı? Katılımcılar için başka hangi deneyimler sunulacak?
Festivalde belgesel gösterimlerinden başka, tamamlayıcı, etkiyi ve farkındalığı artırıcı etkinlikler de olacak. Can Azbazdar’la film müzikleri üzerine bir atölye çalışması var. Fatma Genç’le, Doğu Karadeniz’de bir monokültüre dönüşen çay ve fındıktan önceki geleneksel tarım örüntüsünün ve biyoçeşitliliğin gözden geçirileceği bir söyleşi planlandı.
Ümit Hamlacıbaşı’nın Çömlekçi Tanrılar başlıklı buluşmasında, pişmiş topraktan üretilen eşyalardan konuşulacak. Duyusal Ekoloji Yürüyüş Atölyesi, Make A Wish/Bir Dilek Tut Derneğinin bir etkinliği ve ana yarışma jüri üyelerinden yazar, yapımcı Eleonora Isunza’nın, “Karbon Nötr Etkinlikler” başlıklı bir çalışması da konukları bekliyor.
“Festivalin en büyük destekçisi Bozcaadalılar”
Festival yerel halkla nasıl bir iş birliği içinde gerçekleştiriliyor? Yerel topluluğun bu festivale katkıları ve tepkileri nasıl oldu?
Bu festivalin en büyük destekçisi Bozcaadalılar. Evlerini, pansiyonlarını, yerel yemeklerini ve şaraplarını ama en başta salonları doldurarak belgesel sevgilerini paylaşıyorlar. Ve bu destek her geçen yıl katlanarak büyüyor.
Festivalin ekolojik farkındalık üzerindeki uzun vadeli etkileri ne olacak? İzleyicilerin festivalden nasıl bir farkındalık veya ilhamla ayrılmasını umuyorsunuz?
“Hiçbir etkisi olmayacak” diyeceğim dünyanın gidişine bakarak ama bir umut olmadan da olmuyor işte. Gelecek nesilleri gerçekten de samimiyetle düşünen insanlar bir araya gelince bireylerin yalnızlığı kırılıyor ve aslında sahte bir umut herkese yayılıyor. Bu da bir şeydir. Hiç yoktan iyidir.
Geçmiş yıllardaki festivallerin çevre duyarlılığına olan somut katkıları üzerine geri dönüşler aldınız mı? Bu katkılardan bazı örnekler verebilir misiniz?
Festival, ülkede Eskişehir’e, Bodrum’a, Gökçeada’ya yurt dışında İspanya ve Yunanistan’a ulaştı. BIFED oralarda da yapılıyor. Ayrıca, adada filmleri izleyen bir çok izleyicimiz bu filmleri sendikalarında, okullarında, sivil toplum kuruluşlarında göstermek istiyor. Bu da demektir ki herkes bu filmlerden bir değişim, bir katkı bekliyor.
“Savurganlık yapmamaya gayret ediyoruz”
Festivalin düzenlenmesinde sürdürülebilirlik açısından nelere dikkat ediliyor? Karbon ayak izini en aza indirmek için alınan önlemler var mı?
Festivalimiz küçücük bir adada. Sloganımız “yerel, küçük, yavaş”. Filmleri gösterdiğimiz salonlar yürüyüş mesafesinde. Konukların ulaşımlarını iyi planlayıp mümkün olduğunca topluca seyahat ediyoruz. Hediyemiz bir bez torba. Para, zaman, emek… Hiçbirinde savurganlık yapmamaya gayret ediyoruz.
Bu yıl nasıl bir motivasyonla hazırlandınız?
Az evvel de bahsettiğim gibi BIFED’in farklı coğrafyalara ulaşması, BIFED filmlerini göstermek isteyen platformların artması, bu filmlerden bir değişim ve katkı beklentisi motivasyonumuzu artırıyor. Bu yıl her yıl olduğu gibi yirmi beş kişilik bir ekibin yanı sıra, bizi çok mutlu eden eski arkadaşımız Nigâr’ın ve yeni gençlerin katılımıyla daha güçlü olduk sanırım.
Siz son olarak ne eklemek istersiniz?
Bu yıl, okyanuslardaki plastiği toplayarak ve elektrikli araçlara geçme tarihini çok öne çekerek samimi bir çevre dostu olduğunu gösteren KIA ana sponsorumuz oldu. Kurucu sponsorumuz da rüzgâr enerjisi üreten Demirer Enerji. Buna ek olarak Mey Diageo, Goethe Enstitüsü, TAKK, Avusturya Kültür Ofisini de yerel destekçilere eklemek ve teşekkür etmek isteriz.