Kimse vicdanını rahat tutmasın çünkü, panzerlerin gölgesinde çocukluk düşlerini savaşa teslim ederek büyüyen Filistinli çocukların bize ve tüm dünya insanlarına verdikleri bir dersi anlayamayarak döndük rahat vicdanlarımızın kuşatılmış kalelerine.
Bombalar bir kenti yok etmeden önce
O çocuklar kaldırımdan söktükleri taşları panzerlere fırlatarak ve üzerlerine çevrilmiş yüzlerce namluya ellerinde olan tek silahla, kaldırım taşları ile meydan okuyarak bizim yüzünü avuçlarının ardına gizleyerek dolaşmaya alışmış insanlığımıza tokat atmışlardı aslında. Üstelik bunu tokat atmak niyeti ile de yapmamışlardı .
Düşündükleri tek şey bombalar bir kenti yok etmeden önce bir kaç dakika daha yaşayabilmekti. Biz, ne mali olduğu aslında çok da önemli olmayan televizyonlarımızın karşısında, bir ölüm ticaretine daha seyirci olurken.
Filistinli çocukların bir dakika daha fazla yaşamaları için kaldırım taşı olamayan bizler, umarım çoğumuzun farkında bile olmadığı o tokat bir kez daha atılmadan, Iraklı Kürt ve Arap çocuklarının sesiz çığlıklarını işitebiliriz ve bu savaşı durdurabiliriz.
TEKEL ve vicdan
Sakın kimse evlerindeki televizyonları pencereden atmaya kalkışmasın elimizden gelenin en iyisi hala bu değilken... Benim vicdanim rahat değil. TEKEL 2001 kullanıyorum. Ve sigaramı üreten ülkenin parlamentosu savaşa destek çikletleri satıyor ve yaşamaya inanan çocukların umutlarını pazarlıyor 80 yıldır 80 dolara Ankara, İstanbul, Bursa ... ve Diyarbakır sokaklarında...Benim vicdanım rahat değil çünkü İskenderunda Amerikan askerlerinden imzalı fotoğraf isteyen insanları Don Kişot'a hala inanan bir çocuğun gözleri ile gördüm.
6 Nisan'da İstanbulda yapılacak "Savaşa Hayır" mitinginde bu yazıyı okuyan herkesi görmek umudu ile bu defa yüreklerimizin birlikte olması ye(t)meyecek. (BB)