Türkiye Barış Meclisi, Silopi'de askeriyenin denetimindeki BOTAŞ tesislerinde kayıpların bulunması için yapılacak kazının ertelenmesini kaygı verici buluyor. Barış Meclisi, faili meçhullerin faillerinin ortaya çıkarılmasının takipçisi olacağını vurguladı.
Şırnak Barosu avukatlarından Rojhat Dilsiz, Silopi savcılığının "güvenlik zafiyeti, kışkırtma ihtimali" gerekçeleriyle kazıyı erteledikten sonra, yeni bir gün de vermediğini, şimdi bir gün verilse bile "delillerin karartılmış olmasından" kuşkulandıklarını söyledi.
"Savcı 'Basına niye haber verdiniz' dedi"
Barış Meclisi'nin dün (7 Mart) İstanbul'da yaptığı basın açıklamasına katılan Dilsiz, erteleme kararının öncesinde savcının kendilerine "neden basına haber verdiniz" dediğini anlattığı savcının baskı altında olduğunu düşündüklerini söyledi.
Dilsiz, savcının gerekçelerinin de geçersiz olduğunu söyledi; kayıplardan kalanların bulunabileceği düşünülen 80 dönümlük arazinin Silopi'den 10 kilometre uzaklıkta, askeri karakolun içinde, yani bölgedeki "en güvenli yer" olduğunu dile getirdi.
Barış Meclisi de sözcüsü Hakan Tahmaz'ın okuduğu açıklamasında "Öldürülenlerin yakınlarının cansız bedenlere ulaşması ne gibi bir kışkırtmaya yol açabilir" diye sordu.
"Kazı gününden önce bir yüzbaşı savcıyla görüştü"
Dilsiz, bianet'e, Şırnak Barosu avukatlarının, kazı günü 5 Mart'tan bir gün önce, bir yüzbaşının adliyeye gelerek savcıyla bir saatten uzun bir süre görüştüğünü gördükleri bilgisini verdi. Dilsiz "Karakolun içindeki noktaların temizlenmiş olması büyük ihtimal" diye konuştu.
Şırnak Barosu, kayıp yakınlarının başvurularını toplayarak Aralık 2008'de Silopi Başsavcılığı'na başvurmuş, savcılık 19 Şubat'ta yapılan keşif çalışmasının ardından 5 Mart'ta kazıya başlanmasına karar vermişti.
Kayıpların JİTEM tarafından öldürülüp cesetlerinin bölgedeki kuyulara gömüldüğü bilgisi, eski PKK militanı ve JİTEM tetikçisi Abdülkadir Aygan'ın ve Tuncay Güney'in beyanlarında yer almıştı.
"Kimsesizler mezarlığı ve diğer noktalar da kazılmalı"
Dilsiz, BOTAŞ kuyularının bir simge haline geldiğini, ancak bölgede JİTEM tarafından öldürülenlerin gömüldüğü, bırakıldığı birçok nokta olduğunu, en çok kalıntının da kimsesizler mezarlığında bulunduğunu tahmin ettiklerini söyledi.
Cizre yolu üzerindeki Sinan tesisleri ve dere kenarlarındaki bazı noktalarda da kalıntıların bulunabileceğini düşündüklerini aktaran Dilsiz, "Asit kuyuları sözü de böyle simgeleşti. Oysa o dönemde o kadar pervasızlardı ki, kanıt yok etmek için asit kullanmamışlardır bile. Tarlalara gömdükleri cesetler yağmur yağdığında yüzeye çıkıyordu" dedi.
"Ergenekon davasıyla birleşmeli"
Barış Meclisi Ergenekon soruşturmasının faili meçhullerle ilişkilendirilmesinin ancak bu kuyuların açılmasıyla mümkün olduğunu söylerken, daha önce davaya müdahillik talepleri reddedilen Dilsiz, ikinci iddianamesi hazırlanan davaya müdahil olabilmeleri için bu noktaların açılmasını beklediklerini dile getirdi. Açıklamaya katılan Doğu Güneydoğu Dernekleri'nden Abdülhakim Daş da soruşturmaların birleştirilmesi gerektiğini söyledi.
"Hepimizin görevi"
Barış Meclisi üyesi Prof. Dr. Büşra Ersanlı da "Adalet ampul değil; adalet insanları acısı, sevinci, bayramı, taziyesiyle onurlu yaşatmak. Toplumla adaleti yan yana getirmek, bu haksız işleri soruşturmak hepimizin görevi" diye konuştu.
Dansçı ve aktivist Zeynep Tanbay kuyuların açılmasının Ergenekon'un bir kapısının açılması anlamına geleceğini, sessiz kalınmaması gerektiğini, sürecin takipçisi olacağını söyledi.
Söz alan Ayşe Berktay da "Kuyular açılacak denip iptal edilmesi acılara acı kattı. Bunu benim bünyen kaldırmıyor, kayıp yakınları nasıl tahammül etsin" dedi.
25 Ocak 2001'de Serdar Tanış'la birlikte kaybedilen HADEP İlçe yöneticisi Ebubekir Deniz'in abisi Mehmet Ata Deniz "Kardeşim ölü mü, sağ mı, bilmek istiyorum. Ölüyse, mezarına gidip çiçek bırakabilmek istiyorum" demişti. (TK)