Doğu ve Güneydoğu bölgesinde son haftalarda çıkan yangınları araştırmak üzere Türkiye’nin farklı illerinden yaşam savunucuları Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Ekoloji Komisyonu ve Mezopotamya Ekoloji Hareketi’nin davetiyle inceleme yapmak üzere bölgeye gitti.
Çevre ve Ekoloji Hareketi (ÇEHAV) avukatları, Yeşilgazete, Gaie dergisi, Mersin Nükleer Karşıtı Platform, Akader, Antikapitalist Müslümanlar’dan oluşan 40 kişilik ekip üç bölüme ayrılarak Botan, Diyarbakır ve Dersim bölgesini gezdi.
bianet'e konuşan gözlemciler, orman yangınlarının helikopter atışları nedeniyle olduğunu, devletin müdahale etmediği gibi halkın yangına müdahalesini de engellediğini, ne kadar alanın yandığının tespit edilemediğini ancak birçok canlının da yangınlarla yok olduğunu aktardı.
Batı daha duyarlı olmalı
Botan ekibine Rize’den katılan Necmettin Durmuş, batıda yaşayanları doğudaki doğa katliamına daha duyarlı olmaya çağırdı.
“Ben de Rize’den bir tas su getirmek için geldim. Gördüklerim içler acısı. Yanan yerlerde egemenlerin politikalarının bir sonucunu görüyoruz. Şu anda Cudi’deyiz, burası yine yanıyor, top atışları var. Batıdaki doğasever, hayvanseverlere sesleniyoruz. Batıda ve doğudaki tavşanla, elmanın ne farkı var. Herkes buradaki tahribata daha duyarlı olmalı.”
Yanan alanların hepsini göremiyoruz
Botan ekibine ÇEHAV adına katılan Deniz Gedik de yaşanan tahribatın envanteri çıkarılarak hukuki yollara başvurulacağını, dünya mirası olan bu alanlar için uluslararası girişimlerin de devreye sokulacağını belirtti.
“Nusaybin’de 40 dakikalık yolun hepsi kül olmuştu. Durum çok vahim. Hiçbir yerde tutarlı bilgi yok. Yangın alanlarının göremiyoruz, güvenlikli bölge nedeniyle geçiş sınırlaması var. Ne söylersek söyleyelim hep eksik kalmış olacak.
"Devletin yangını söndürmede katkısı yok. Halk kendi söndürmek istiyor ama geçişlerine izin verilmiyor. Yani göz göre yanan dağlar var. Yakılan yerlerin bir bölümü de 1990’larda boşaltılan köyler. İnsanlar yıllar sonra burada yaşamaya başlamışken tekrar köylerinden ayrılmak zorunda kalıyor.
Hukuki yollara başvurulacak
"Nusaybin Bagok’ta 800 hektar meşe ağaçları yanmış. Süryani köylerinin bahçelerindeki bağlar, badem ağacı, nar ağacı, incir ağaçları yanmış. Otların içinde yuva yapan bütün kuşlar, canlılar, kıyımla karşı karşıya. Yaşayan hiçbir bir şey görmedik.
"Şu anda yanan yerlerle ilgili rakam söylemiyoruz. Zaten bir amacımız da yanan yerlerin envanterini çıkarmak. Ne kadar alan yandı, özel arazi mi, hazine arazisi mi? DTK ve Mezopotamya Ekoloji Kolektifi hukuki başvurularda bulunacak. Zararın tazmini için dava açılacak. Yanan yerler doğal miras olduğu için uluslararası girişimlerde de bulunulacak. “
Köylü tırmıkla söndürmeye çalışıyor
Dersim grubundan Dersim Ekoloji Meclisi’nden Devrim Yücel, Dersim-Bingöl sınırındaki Yayladere yangınıyla birlikte tüm Dersim’de yaklaşık 1400 hektarlık bir alanın yandığını söyledi.
“Dersim merkeze bağlı köyleri ve Hozat bölgesini inceledik. Yangınların bir iki tanesi sigara izmariti ya da yanıcı maddeyle olmuş, onun dışındakiler çatışma nedeniyle çıkmış. Görgü tanıklarının ifadelerine göre, yangınlar helikopterden açılan ateş nedeniyle çıkıyor. Bir tane yangın ise sabotaj girişimi. Tozkoporan’da bir köyün etrafındaki otlar iki gün önce yakılmış, köylülerin fark etmesiyle söndürülmüş.
"Dersim’de Bingöl sınırındaki Yayladere’yi de katarsak yaklaşık 1400 hektarlık alan yok oldu. Bu yangınlardan yaban hayatı çok ciddi etkilendi. Yüzlerce kaplumbağa ölüsü gördük. Ayrıca kızılşahin, doğan ve kartallar, yavrularını alamadılar, nesli tehlike altındaki canlıların yaşamları tehdit altında.
"4’te üçü ormanla kaplı, zorlu bir coğrafyaya sahip Dersim’de sadece dört orman muhafaza müdürü var. Yangınlar gönüllü doğaseverlerin çabalarıyla söndürülmeye çalışılıyor. En büyük araçları tırmık. Orman Müdürlüğü de sağlıklı veri tutmuyor.”
Amaç bölgeyi insanızlaştırmak
Diyarbakır ekibine DTK adına katılan doğal tıp uzmanı Sergen Sucu, endemik bitki konusunda değerli bölgelerin tamamıyla kuraklaştırıldığını belirtti.
“Lice, Kulp, Bitlis bölgelerini gezdik. Ne kadar yerin yandığı ancak uydudan takiple tespit edilebilir. Sadece Lice’de 30 bin dönümlük bir alan, 15 köy evi yanmış. Yangınların temel sebebi helikopterden açılan ateşler. Devletin yangını söndürmek için giden halkı engellemesi dışında söndürmek adına hiçbir müdahalesi yok.
"Bir sürü kaplumbağa, eşek, keçi, kuş, envai çeşit böcek ölmüş. İncir, ayva, armut ağçları, Lice’de 250 dönüm asma bahçesi yanmış. Lice’nin üzümü meşhurdur, şimdi hasat zamanı. Köylü maddi olarak zor durumda. Endemik bitki konusunda değerli bir bölge tamamıyla kuraklaştırılmış.
"Burada amaç ekonomik çöküş ve ekolojik tahribatla bölgeyi insansızlaştırmak. Daha sonra da insansızlaştırılan bölgelere maden ocakları yapılmak isteniyor.” (NV)