İktidar bloku, kadınların boşanma hakkının temel güvencesi olan erkeğin nafaka yükümlülüğünü ortadan kaldırma hazırlıklarına yeniden başladı.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019'da açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında Meclis'e sevk edilen 2. Yargı paketiyle "süresiz nafaka ve icralık çocuk tartışmalarının sona ereceğini" erkeklere müjde olarak duyurmuştu. Ancak kamuoyundan gelen, bazı AKP'li kadınların da katıldığı tepkiler sonucu ve "daha kapsamlı çalışma gerektiği" gerekçesiyle bu düzenleme paket içine konulmadı.
BBC Türkçe'den Ayşe Sayın'nın haberine göre, "yoksulluk nafakası"nı kaldıran düzenlemeyi raftan indirme hazırlıkları sürüyor. Hazırlıkların merkezi Adalet Bakanlığı. Bakanlığın hazırlıkları, çiftler hangi süreyle evli kalmışlarsa boşanma halinde erkeğin kadına o süre boyunca nafaka ödemesini esas alan bir düzenleme çevresinde dönüyor.
Buna göre evlilik altı ay sürmüşse erkek kadına, boşanmadan sonra altı aydan, altı yıl sürmüşse altı yıldan sonra nafaka ödemekle yükümlü olmayacak. Nafaka almaya hak kazanan eş, bu süre bitiminde, bir işte çalışmıyor veya bir gelir elde etmiyorsa, nafakayı devlet ödeyecek.
Nafaka Erdoğan tarafından tartışmaya açıldığı dönemde "Eşitiz" Eşitlik İzleme Kadın Grubu'ndan Avukat Hülya Gülbahar, bunun "'Boşanmış Babalar Platformu' olarak başlayan ve sonra 'Süresiz Nafaka Mağdurları' olarak devam eden kadın hakları karşıtı hareketin koçbaşı olarak kullandığı bir konu" olduğuna dikkat çekmişti.
Gülbahar bu kadın hakları karşıtlarının "Sadece yoksulluk nafakasının süreye bağlı olmasını talep etm[ekle]" kalmadıklarını, "Yargıtay'ın 'yoksulluk' tanımının da kaldırılmasını" istediklerine dikkat çekmişti.
Yargıtay'ın Anayasa'nın 55. ve 17./1 Maddelerine dayanarak "yeme, içme, barınma, sağlık gibi giderlerin yanı sıra aynı zamanda kültürel ihtiyaçların da giderilememesi hali" olarak belirlediği yoksulluk tanımının ve buradan hareketle belirlenen "yoksulluk nafakası"nın sona erdirilmek istenmesini, Hülya Gülbahar, "kadının emeğine ve bedenine hükmetme" niyeti olarak değerlendiriyordu.
Gülbahar: Konu yalnızca nafaka da değil
Gülbahar öte yandan o dönem, TBMM bünyesinde kurulan "Boşanma Komisyonu"nun yalnızca "nafaka" konusunda değil "üç temel başlıkta değişiklik" yapmak istediğine dikkat çekiyordu.
"Medeni Kanundaki haklar üzerinden kadınların ekonomik haklarına saldırılıyor, bunun başını da yoksulluk nafakası çekiyor. Çünkü yoksulluk nafakasını kaldırdıkları zaman hemen arkasından gidilecek hikâye evlilik içerisinde edinilen malların eşit paylaşılması olacak.
"TCK üzerinden ise özellikle çocuklarla girilen cinsel ilişki yaşının tartışılmaya açılması ve genç evliliklerin önünün açılması, bunu yapanların cezaevinden kurtarılması tartışmaları yürüyor. Bu Boşanmış Babalar Platformu'nun talepleri arasında genç evlilere af getirilmesi de var. Şu anda Meclis gündeminde ikisi birden duruyor."
Kadın örgütlerinden gelen bu doğrultudaki benzer itirazlar üzerine konu yargı paketlerine sokulamadan rafa kalktı.
Konu 2022'de TBMM'ye gelebilir
Ancak Adalet Bakanlığı'nın seçimlere en çok bir buçuk yıl kalmışken tasarıyı raftan indirme ve siyasal gündeme taşıma zamanının geldiğini düşündüğü anlaşılıyor.
Ayşe Sayın'ın haberine göre "üst düzey bir bakanlık yetkilisi", düzenlemenin mali yükünü hesapladıklarını "Meclis'e gelmesinin gecikmesinin nedeni"nin de bu olduğunu söylüyor: "Eğer kadınlar da buna evet derse konu 2022'de Meclis gündemine gelebilir."
Kadın hakları savunucuları bu tasarının ruhunun büyük ölçüde AKP'nin ve devletin erkek seçkinlerinin toplum, aile, devlet ilişkileri anlayışlarını yansıttığında birleşiyor.
Avukat Hülya Gülbahar, 2019'daki tartışmalar sırasında "Devlete bu konuda güvenemeyeceğimizi hep söylüyoruz." diyordu. "Çünkü siyasetçilerden biri [...] 'sosyal devlet anlayışını da abartmamak lazım nedir bu dul maaşı' demişti. Yani ayda bir verilen 275 TL'lik dul maaşı bile çok görülüyor."
"Bu dul maaşı tartışmaları yapılırken kadın örgütleri olarak bu maaşın boşanan kadınlara da verilmesi gerektiğini belirttik. Dulluk sadece eş öldüğünde değil boşanmayla da olur diye. Ancak bu şekilde kadınları boşanmaya teşvik ederiz diyerek toptan reddettiler.
"Hani nafakayı devlet ödesin diyorlar ya işte biz bu tartışmayı dul maaşı sırasında yaptık. Ama devlet kapı duvar. Çünkü devlet zaten kadının boşanması kavramına karşı."
KONDA kamuoyu araştırma şirketinin 2020'da sonuçlandırdığı araştırmaya göreyse halk iktidar blokundan çok farklı düşünüyor: Kadın/erkek fark etmeksizin toplumun çoğunluğu için boşanma "normal" ve büyük çoğunluk kesinlikle hem çocukların eğitimi tamamlanana kadar "iştirak nafakası"nın hem kadının mağduriyetinin güvencesi olan "yoksulluk nafakası"nın devamından yana. (AEK)