bianet'in bugün (13 Eylül) görüştüğü yerel yöneticiler, insan hakları savunucuları, yerel gazeteciler, bombalamanın Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) PKK'ye ateşkes çağrısının hemen ardından gelmesine dikkat çekti; bugün kentte yapılan açıklamaların hepsinde "barış için sağduyunun ve şiddetsizliğin şart olduğunun vurgulandığını" söyledi.
Hepsinin ortak kanısı, bombalama olayının, böyle bir dönemde, yalnızca şiddet yanlılarının işine yarayacağı. Gözlemlerine göre Diyarbakır'da yaşayanlar sarsılmış durumdalar; ancak sağduyu çağrıları da etkili oluyor.
Patlamanın gerçekleştiği Bağlar beldesinin Belediye Başkan Vekili Hüsamettin Çelik, Diyarbakırlı yazar Şeyhmus Diken, Gün TV Haber Müdürü Yasemin Ergin, Diyarbakır Barosu avukatlarından Cengiz Analay, İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Başkanı Selahattin Demirtaş, İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Diyarbakır Şubesi Başkanı Nesip Yıldırım'la Diyarbakır'da patlama sonrasını konuştuk
Çelik: Bağlar'ın seçilmesi tesadüf değil
Hüsamettin Çelik, "halkın kesinlikle bir provokasyon olduğuna inandığı" olayla ilgili acilen bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını gerektiğini, olayın faillerinin bir an önce ortaya çıkarılması gerektiğini söyledi.
Belediye Başkan Vekili olduğu Bağlar'ı şöyle anlatıyor Çelik: "Bu provokasyon için Bağlar'ın seçilmesi kesinlikle tesadüf değil. Bu bir gözdağıdır.
"Bağlar, Son 20-25 yılda kurulmuş bir alan. Resmi nüfus 300 binin üzerinde; göçler de hesaba katıldığında 400 binin üzerinde. İşsizlik had safhada. Yoksulluk yoğun. Geçen yılın rakamlarına göre ilköğretimde 77 bin 123 öğrenci var. Genç nüfus fazla. Sosyoekonomik olarak Diyarbakır'ın en yoksul en yoksun bölgesi."
Çelik, Bağlar'ın taban olarak da DTP'ye en yakın, en fazla oyun çıktığı bölge olduğunu söylüyor. "Mart'taki olaylar da ağırlıklı olarak Bağlar'da yaşanmıştı" diyor.
Diyarbakır'da halkın gergin psikolojisini de şöyle özetliyor Çelik:
"Halk şiddeti atlatmaya 20 yıl süren savaştan dolayı alışkın. Ama bu saldırıyı ateşkes çağrısına bir yanıt olarak yorumluyor. Bu, onlara göre, savaşta dizginleri elinde bulunduranların, savaşta çıkarı olanların yanıtı.
"Halk derinden etkilendi. Çatışmaların en yoğun olduğu süreçte bile böylesi bir şey yaşanmamıştı. Çünkü bu tamamen sivillere yönelik bir katliam. Biz bile kendimize gelmiş durumda değiliz. Halk ateşkes çağrısını olumlu karşılamıştı. Barış için on adım atmaya hazırlar. Devletin de bir adım atmasına razılar."
Çelik bu konuda basına çok önemli bir rol düştüğünü de ekliyor. "Burada yaşananlar bütün gerçekliğiyle duyurulmalı. Diyarbakırlılara mikrofon uzatılmalı. Bu yapılırsa, barışa katkıda bulunur."
Diken: Herkes şokta; ama "provokasyona gelmeyeceğiz" diyor
Yazar Diken, konuştuğumuzda, Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'le birlikte Diyarbakır'a yeni dönmüştü. "Herkes şokta" diyor.
"Barış seslerinin çıktığı, barış çağrısının yapıldığı bir dönemde bu patlamanın gerçekleşmesi herkesi tedirgin etti. Genelde herkes bunun provokasyon olduğunu söylüyor. Geçmiş günleri, 90'lı yılları anımsatan bir olay olarak değerlendiriyor. Fakat 'provokasyona gelmeyeceğiz, oyuna gelinmesin, gerginlik yaşanmasın' diyorlar."
Ergin: Halk provokasyon diyor, demokratik tepkiden söz ediyor
Gün boyunca kentteki olayları izleyen Gün TV Haber Müdürü Yasemin Ergin de, "İnsanlar derinden etkilenmiş durumdalar" diyor. "Barış taleplerinin hemen ardından böyle bir saldırının gelmesine çok tepkililer."
Ancak, sağduyu zemininin varolduğunu gözlediklerini de bildiriyor.
"Yapılan her basın açıklamasında bunun bir provokasyon olduğu vurgulandı; sağduyu çağrısı yapıldı. Sokakta röportajlar da yaptık. Halk bunun bir provokasyon olduğunu tespit ediyor, ama sağduyu çağrılarına kulak veriyor. Tepki dendiğinde, demokratik tepkiden söz ediliyor."
Analay: Sağduyu kaybedilirse, olaylar kontrol edilemez noktaya gelebilir
Avukat Analay, bir yandan tedirginliğin de ötesine geçen bir ruh halini gözlediğini söylüyor. "Yeniden faili meçhul cinayetlerle mi karşılaşacağız, kaygısı var insanlarda. Ciddi bir şekilde, bunun provokasyon olduğuna inanıyorlar. Diyarbakır gibi bir bölgede, DTP'nin ateşkes çağrısının hemen ardından sivilleri hedef alan böyle bir saldırı, ister istemez akla bunu getiriyor."
Analay, "Kim yapmış olursa olsun, eli silahlı olanları güçlendirdi bu saldırı" diyor.
"Diyarbakır 28 Mart'ın yaralarını taşıyor"
Analay'ın dikkat çektiği bir başka noktada sağduyunun gerekliliği.
"Yoksa kent patlama noktasına gelebilir. Sağduyu kaybedilirse, bugün 10 kişiyi öldüren olay, 100'lerce kişinin ölümüne neden olacak olayların önünü açabilir.
Diyarbakır 28 Mart'ın yaralarını taşıyor hâlâ. Her gün onlarca insan yargılanıyor. Toplamda 600 küsur yetişkin, 200 küsur çocuk Diyarbakır'da yargılanıyor."
Demirtaş: Kontrgerillanın devamı
İHD'den Demirtaş da, bombalamayla ilgili iki yorumun yaygın olduğuna işaret ediyor.
"Birincisi, insanlar buna ' Kesinlikle 90'lı yıllardaki kontrgerilla faaliyetlerinin devamı' diye bakıyor.
"İkincisi de PKK'ye ateşkes çağrısıyla olan bağlantı. Bu saldırı tesadüf değil. Kamuoyunda, önümüzdeki günlerde PKK'den ateşkes geleceği beklentisi oluşmuştu. Bunun halka gözdağı vermeye yönelik bir eylem olduğu, PKK ateşkesi düşünüyorsa, PKK'yi destekleyenlerin PKK'yi zorlaması yönünde bir tahrik eylemi olduğu konuşuluyor."
Demirtaş, 90'lı yıllardan iki olay anımsatıyor.
"1996'da yine PKK'den ateşkes çağrısı beklenirken, Şırnak'ta Güçlükonak katliamı yaşandı. Bu olay ateşkesin zora sokulması eylemine çok benziyor.
"Ama, Gaffar Okan suikastının sonrasında, Diyarbakır halkı cenazede provokasyonu boşa çıkarmıştı. Bunu şimdi de yapabilirler. Ben halkın sağduyulu davranacağını tahmin ediyorum; yoksa bölge çok olumsuz gelişmelere gebe demektir."
Demirtaş, çatışmaların en yoğun olduğu 90'lı yıllarda bile Diyarbakır'da böyle bir saldırının yaşanmadığını da ekliyor.
"Diyarbakır tarihinde böylesi ilk olay bu. Tek tek saldırılarda, günde on kişi öldüğü de oldu; ama sivillere yönelik toplu bir saldırı ilk kez gerçekleşiyor."
Yıldırım: Sağduyu olanağı var
MAZLUMDER'den Yıldırım'sa, Diyarbakır'daki psikolojiyi "çok kötü" diye niteliyor.
"Diyarbakır'da bomba patlaması pek rastlanan bir şey değildir. İnsanlarda, 'Eski günlere mi döndürülmek isteniyoruz' endişeleri var. Kesinlikle provokasyon diye düşünüyorlar.
"Sağduyu olanağı var. Halkın, siyasi partiler, belediyeler, sivil toplum örgütü temsilcilerinin çağrılarına kulak vereceğini düşünüyorum...." (TK/EK)