Urfa Eyyübiye’ye bağlı Osmanlı Mahallesi’nde geçen hafta, Suriyeli bir aile ile yerli nüfustan bir aile arasında çıkan kavga, Suriyelilere yönelik ırkçı saldırıya dönüşmüştü.
Olayların üzerinden bir hafta geçmesine rağmen, Urfa’da özellikle Suriyelilerin yaşadığı Hayati Harrani, Süleymaniye, Bağlarbaşı gibi mahallelerde derin bir sessizlik ve endişe hakim.
Öyle ki, alışveriş yaptıkları bakkalın, oyun oynayan Suriyeli çocukların, boş sokakların dahi fotoğraflarını çekmenizden dahi rahatsız oluyorlar.
Neredeyse görünmez bir halde yaşamak istediklerini gözlemlediğiniz Suriyelilerden, hastanelerde tedavi altında olanların da doktorlarla dahi konuşurken Arapça konuşmamaya çalıştığı ya da sessizce konuştuğu söyleniyor.
Suriyeli esnaf kepenk kapattı
Irkçı saldırıların yaşandığı günün ertesi gününden itibaren Urfa’da Suriyeli öğrencilerin gittiği okullar tatil edildi. Polisin “Güvenliğinizi sağlamayız” dediği Suriyeliler evlerinden çıkmıyor. Yine Suriyeli esnafın yoğun olduğu Topçu Meydanı gibi yerlerde kepenkler kapalı.
Açık olan iş yerlerinde ise vitrinlerdeki Arapça yazılar silinmiş, Suriyeli olduğu bilinen kimi dükkânlara da Türkiye bayrağı asılı.
Saldırılara yol açan nefret söylemi
Urfa’da yaşanan bu olay, Suriyelilerin karıştığı ilk ölümlü olay. Kentte, sürekli olarak bu durum konuşuluyor. Daha önce de zaman zaman Suriyeliler ve yerel halk arasın tansiyonun yükseldiği dönemler olmasına rağmen, son olay tamamen, Suriyelilerin “düşman” gibi görülmesine neden olmuş.
Suriyeliler ve yerel halk arasında çıkan her olay adeta bir nefret söylemi zinciri gibi önce ön yargıların pekişmesine, sonra Suriyelilerin aynı görülmeye başlanmasına ve sonuçta ırkçı saldırılara dönüşürken, bu durum, Suriyelilere daha çok sosyal ölüm, yerel halka da daha çok milliyetçilik propagandası olarak yansıyor.
Sokaklar boş
Suriyelilerin adeta gettoya dönüşmüş yaşam alanlarının başında Eyyubiye İlçesi geliyor. Olayların çıktığı Osmaniye Mahallesi de bu ilçede bulunuyor. Yerel kaynakların verdiği bilgiye göre, en hareketli mahalleleri arasında olan bu mahallenin sokaklarında bugünlerde Suriyelilere ratlamak eskiye göre çok daha zor.
Bu nedenle de Osmaniye’nin yakınındaki Yeşil Türbe Meydanı’nda, yine Suriyelilerin yoğun ve ırkçı saldırılardan görece daha az etkilenmiş bir sokakta alıyoruz soluğu.
“Urfa bize Suriye oldu”
Arapça duvar yazılarının ve dar sokakların içinden geçerek vardığımız kocaman avluda, yedi çocuğu ve bir kısım akrabaları ile yaşayan Umman Ailesi karşılaşıyoruz. Yaklaşık altı yıl önce Urfa’ya göç etmek zorunda bırakılan aileden baba söze başlıyor:
“Savaştan kaçtık, bombadan kaçtık, burada da can güvenliğimiz kalmadı. Ne yapacağımızı şaşırdık. Çocuklarımı sokağa çıkartmıyorum. Urfa bize Suriye oldu. Olayların yaşandığı gece biz kapımızı kimseye açmadık. Başka mahallerde oturan akrabalardan yan komşularını bile evlerine saldırdığını duydum.”
“Koruma nerede?”
Türkiye’de kendilerine geçici koruma kimliği verildiğini söyleyen baba, “Kimlik var ancak nerede bunun koruması?” diye soruyor:
“Aklım almıyor. Gidin bakın Suriyelilerin dükkânları şuan talan edilmiştir. Türkler gibi Suriyelilerin içinde de iyiler, kötüler var. Hepimiz aynı değiliz. Bu kadar nefret nasıl oluştu? Biz bu nefreti daha önce hiç görmedik.”
“Gezmek için gelmedik buraya”
Tercümede yardımcı olan ailenin büyük kızı Fatuma aynı zamanda bir hemşire. Türkiye’ye geldikten 20 gün sonra hemen iş bulduğunu anlatan Fatuma, olan bitene en çok şaşıranlardan:
“İlk geldiğimiz yıllarda ‘İyi ki geldiniz, kardeşimsiniz’ diyorlardı. Şimdi nasıl oldu da durum bu hale geldi? Komşuluk ilişkileri sıfır. İnsanlar birbirleri ile konuşmaya korkuyor. Biz gezmek için gelmedik buraya. Savaştan kaçtık geldik”
“Medyanın haberleri şiddeti arttırıyor”
Evin büyük oğlu aslen öğretmen olan ancak Türkiye’de, “Ne iş olsa yaparım” diyen Xunaw, özellikle yerel medyanın çatışmaları körüklediğini düşünüyor. Yerel medyada Suriyelilere ilişkin hazırlanan ve “Urfa’dan gitsinler” mesajı içeren haberleri kızgınla gösteren Xunaw:
“Sokak röportajı diye bize nefret kusmuşlar. Medya fitnelik yapıyor. Bizim buradan gitmemizi istiyorlar. Sürekli olarak böyle haberler yapıyorlar. Medyanın haberleri şiddeti arttırıyor.” (EMK)