Barışın nükleer caydırıcılıkla değil, bölgesel ve küresel düzeyde sosyal, kültürel ve ekonomik işbirliği ile sağlanabileceğini savunan Yeşiller açıklamasında, "Hükümet, nükleer santral yapımı konusunda, Türkiye'nin neresinde olursa olsun bizleri karşısında bulacaktır" denildi.
Nükleer çılgınlık, bilime ve insanlığa karşı
6 Ağustos 1945'te Hiroşima'ya, 9 Ağustos 1945'te Nagazaki'ye atılan atom bombası sonucunda onbinlerce kişinin yaşamını yitirdiğini hatırlatan Yeşiller açıklamasında, şu ifadeler yer aldı:
* 59 yılda nükleer teknoloji, kitle imha silahları ve enerji santralleri biçiminde dünyaya yayıldı. Nükleer çılgınlık, sosyalist bloğun dağıldığı tek kutuplu dünyada da canlılığın ve insanlığın baş tehdidi olmayı sürdürüyor.
* Türkiye'de de, Karadeniz bölgesinde her gün yeni kanser vakaları ortaya çıktığı halde, Çernobil kazasından sonra alınmayan önlemlere ve sonuçlarına ilişkin ciddi bir araştırma yapılmıyor.
* İkitelli kazasında olduğu gibi, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nun (TAEK) ihmali nedeniyle sıradan insanlar kansere yakalanıyor.
* Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümeti ise, programında var olan nükleer teknolojiye sahip olmanın ötesine geçerek, nükleer güç olmayı hedeflediğini kanıtlar nitelikte üç adet nükleer enerji santralinin yapımını gündemine almış bulunuyor.
* Başbakan Erdoğan, Avrupa Birliği'ne (AB) tam üyelik için tarih alınması karşılığında, Euratom'a göbeğinden bağlı Fransa'nın Cumhurbaşkanı Chirac ile pazarlık yapabiliyor.
* Bizler, ister bomba, ister santral olsun, insanlara ölüm ve korkudan başka bir şey getirmeyen ve gölgesinde huzurlu bir uyku olmayan nükleer teknolojiyi bu coğrafyada görmek istemiyoruz.(BB)