Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, İstanbul’da 4 Ekim'de Semih Çelik tarafından öldürülen Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner için Feminist Boğaziçi ve Öğrenci Temsilciliği Kurulu’nun (ÖTK) çağrısıyla dün (7 Ekim) saat 18.00’de Kuzey Kampüs’te Eğitim Fakültesi önünde toplandı.
Erkek şiddetini protesto etmek isteyen yüzlerce öğrenci, Kuzey Kampüs kapısına yürüdü.
*Fotoğraf: Hilal İlhan
Buradan Güney Kampüs’e geçip, basın açıklamasını orada okumak isteyen öğrencilere özel güvenlik birimi (ÖGB) ile polis izin vermedi ve kampüs kapısı öğrencilere kapatıldı. Ardından çevik kuvvet, kapının önünde barikat oluşturdu.
Boğaziçi öğrencileri polise seslendi: "Polis baksana kaç kişiyiz saysana"
— bianet (@bianet_org) October 7, 2024
📹: @tongaege pic.twitter.com/zCDL9X8ZUH
Direniş sonuç verdi
Polis, ÖGB ve öğrenciler arasındaki müzakere süreci uzun süre devam etti. Bu esnada öğrenciler, sloganlarıyla müzakereci arkadaşlarına destek verdi.
Fotoğraf: Hilal İlhan
Öğrenciler “Jin, Jiyan, Azadî (Kadın, yaşam, özgürlük)”, “Yaşasın feminist mücadelemiz”, “Polis baksana, kaç kişiyiz saysana”, “Yürü, yürü Güney’e”, “Aç, aç, barikatı aç”, “Geceleri de, sokakları da, meydanları da terk etmiyoruz” sloganları attı.
Fotoğraf: Hilal İlhan
Öğrencilerin uzun süren direnişi sonuç verdi. Polisle yapılan müzakereler sonrası, kitlenin Güney Kampüs kapısına kadar yürümesine izin verildi, ancak kampüs içine alınmadılar.
*Fotoğraf: Hilal İlhan
Yolun trafiğe kapatılmasının ardından, kampüs kapısındaki çevik kuvvet barikatı kaldırıldı. Öğrenciler, yolda kurulan başka bir polis barikatı önünde durduruldu ve basın açıklamasını burada okudular.
Boğaziçi öğrencilerinin Güney Kampüs'e yürüyüşü başladı.
— bianet (@bianet_org) October 7, 2024
📹: @tongaege pic.twitter.com/hmei3FzbeL
“Cinayeti, hasta ve bağımlıydı diyerek hafifletmeye çalışamazsınız”
Okunan basın açıklaması özetle şöyle:
“4 Ekim günü, fail Semih Çelik tarafından yarım saat arayla katledilen İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil için bizler de kampüslerimizden sesleniyoruz. İkbal ve Ayşenur, 19 yaşında iki genç kadındı. Bugün burada bizim sıra arkadaşlarımız olacak yaşlardayken bir erkek tarafından katledildiler. Failin planlı bir şekilde işlediği açık olan cinayeti, hasta ve bağımlıydı diyerek hafifletmeye çalışamazsınız.”
İstanbul’da bir erkek iki kadını katlederken devlet; koruyucu, önleyici ve caydırıcı hiçbir adım atmıyor. Yine devletin cezasızlıkla ödüllendirdiği iki fail, Beyoğlu’nda bir kadını taciz edip yere düşürüyor. Bu iki erkek suç kayıtlarına rağmen serbest bırakılıyor. Ardından sosyal medyada yayılması ve tepkilerin gelmesi sonucu yakalanıyor. Devlet; yargısıyla, kolluğuyla şiddete maruz kalanların beyanlarına göre değil, sosyal medya tepkilerine göre görevini yapmaya tenezzül ediyor. Erkek şiddetine maruz kalan kadınlar seslerini duyurabilmek, şiddetten uzaklaşabilmek için karakollara değil sosyal medyaya başvuruyor.
ERKEK ŞİDDETİ ÇETELESİ EYLÜL 2024
Erkekler Eylül’de 33 kadını öldürdü
Üniversiteler fail dolu
Boğaziçi Üniversitesi’nde Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu (CİTÖK) 3 yıldır işlevsiz ve bizler, üniversite içerisinde yaşadığımız erkek şiddetine karşı CİTÖK’e başvuramıyoruz. Bizler, yurtlara giderken karanlık yollarda taciz ediliyoruz, mahallelerimizde güvende yürüyemiyoruz ve kampüslerimizde erkek şiddetine maruz kalıyoruz. Failler aramızda. Üniversiteler; öğrencilerinden akademisyenlerine, çalışanlarından yönetimine fail dolu.
Şiddeti önleyecek olan yaptırımların uygulanması bir yana İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek, kadınların mücadelesiyle elde edilen kazanımlarını gasp ederek, 6284 sayılı kanunu tartışmaya açarak, üniversitelerde CİTÖK’leri kapatarak, şiddet uygulayanları serbest bırakarak failleri cesaretlendiren bir iktidar ile karşı karşıyayız.
Erkek şiddeti Eylül 2024
İtirazımız, isyanımız var
'O saatte dışarıda ne yapıyordu?' sözleriyle, güçlü aile birliği politikalarıyla bizleri aileye, evlere, dört duvara mahkûm etmek istediğinizi biliyoruz. Kadınların kahkahasına, kaç çocuk yapacağına, hangi saate hangi sokakta olacağına karar vermeye çalışan cinsiyetçi diliniz, erkekleri cesaretlendiriyor. Kadınları; güçlü ve kutsal olarak tanımladığınız şiddet, baskı, sömürü dolu ailenin ‘makbul’ ferdi haline getirmek istiyorsunuz. Bunu kabul etmiyoruz. Kadın düşmanı politikalarınıza itirazımız, isyanımız var!
Bizler, üniversiteli feministler olarak, etrafımızı saran erkek egemen sisteme karşı birbirimize daha da kenetleniyor, mücadelemizi kampüslerden sokaklara taşıyoruz. Kampüslerde de sokaklarda da güvenli bir şekilde yaşamak istiyoruz ve bunun için sonuna kadar mücadele edeceğiz.” (ET/TY)