Haberin İngilizcesi için tıklayın
Barış için Akademisyenler’in “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisi imzacılarına yönelik davalarda bugün iki ismin ilk duruşmaları Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde görüldü.
Boğaziçi Üniversitesi’nde Eğitim Bilimleri fakültesinde araştırma görevlisi Melike Acar ve Atatürk Enstitüsü’nde öğretim görevlisi Ayşegün Soysal 27. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeydi.
Akademisyenler savunmalarını yapmadı, suçlamaları kabul etmediklerini belirterek derhal beraat taleplerini dile getirdi. Avukatları Meriç Eyüboğlu, derhal beraat ve birleştirme taleplerinde bulundu. Mahkeme talepleri reddetti. Bir sonraki duruşmalar 11 Ekim 09:30 ve 09.45'te.
Mahkeme heyeti şu isimlerden oluşuyordu: Mahkeme başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, üyeler Halit İçdemir ve Hüseyin Çoban, Cumhuriyet Savcısı Seçkin Yılmaz.
Akademisyen Yargılamaları haberlerinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
İmzacı akademisyenlere yönelik davalar, 5 Aralık 2017'de başladı. 4 Mayıs itibariyle 206 akademisyenin ilk duruşmaları görülürken içlerinden 13 kişinin davasında karar açıklandı. 13 akademisyen için de 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Galatasaray Üniversitesi’nden Prof. Dr. Zübeyde Füsun Üstel’in cezası dışında bütün cezalarda hükmün açıklanması geri bırakıldı.
Akademisyen Yargılamaları'nda kararlara buradan ulaşabilirsiniz.
Duruşma öncesi açıklamaBarış için Akademisyenler 2018-05-04 Basın Açıklaması, Çağlayan from Can Candan on Vimeo. * Video: Can Candan Duruşma öncesi açıklama yapan Barış İçin Akademisyenler “barış, özgürlük ve demokrasi dersleri vermeye devam ediyoruz” dedi. “Çağlayan’a sıcak havalar gelmedi, ülkeye adalet gelmedi. Bizim barış talebini dillendirmek, barış için çabalamaktan bir yorgunluğumuz yok. 300 celseden fazladır Çağlayan Adliyesi’nde bu barış, özgürlük ve demokrasi derslerini vermeye devam ediyoruz arkadaşlar. “Bu arada Onur Hamzaoğlu hocamız hala tutuklu. Öğrenci arkadaşlarımız hala tutuklu. Bunların tutuklu olmasına dair herhangi bir gerekçe yok, makul bir sebep yok. Buradaki yapılmaya çalışılan tek şey bu insanları dile getirdikleri siyasi görüşlerden, kanaatlerden ve barış talebinden dolayı korkutmak, terörize etmektir. Ama görüyorsunuz ki kimse korkmuyor, terörize olmuyor. Bu nedenle içeriye geçip davaları takip edeceğiz. Daha sonraki davaları takip etmeye devam edeceğiz. Hiçbir şekilde yılmayacağız. Kimseyi Çağlayan önünde bu soğuk havalarda yalnız bırakmayacağız. “ |
Derhal beraat ve birleştirme talebi
Avukatı Meriç Eyüboğlu, dosyanın bildiri nedeniyle açılan ilk dava olan 13. ACM'deki dava dosyası ile birleştirilmesi bu kabul edilmezse 27. ACM'deki davaların birleştirilmesi ve beraat taleplerinde bulundu.
Dosyaların birleştirilmesi neden önemli?
Eyüboğlu'nun beyanlarında şu ifadeler öne çıktı:
"13. ACM dosyasını incelerseniz aynı iddianameyle karşı karşıyayız. İddianameler birbirinin kopyası. İlkinde tutuklama talebi var. Bunda da sorgu tutukluluğu maddeleri yer alıyor. Hem fiili hem hukuki birlik mevcut.
“Dosyalar ayrı olabilir ama yazışmalar aynı. Bu ne anlama geliyor? Farklı mahkemelerden farklı suçlar çıkmasına yol açıyor. Adil yargılanma hakkının ihlali açısından önemli. Delillerin farklı toplanıyor olması sebebiyle önemli.
“Zaten Türkiye’deki tüm soruşturmalar İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde birleştirildi. Şu an İstanbul Savcılığı'nda sayısını bilemediğim kadar dosya var. Başka illerde olan davalar da İstanbul’da.
"Tutarlı bir biçimde kime, neye dayanarak dava açıldığı belli değil. Ortada alalede hak ihlali durumu var. Bir süre ayrı davalar sürdü ama bir süre sonra mahkemeler fark etmeye başladı. Örneğin 35. ACM kendi mahkemesindeki davaları birleştirme kararı verdi.
“Öncelikli talebimiz 13. ACM deki mahkeme ile birleştirilmesi. Bu karara orası varmalıdır. O yüzden sizden talebimiz oraya talepte bulunmanızdır. Mahkeme aksini değerlendirecekse bu defa mahkemede bulunan aynı davaları birleştirilmesini talep ediyoruz.
“Suç unsurları oluşmadı"
“CMK 270/9’a göre derhal beraat kararı istiyoruz. TMK 7/2’de 2013’te yapılan değişiklikte şiddet ile ilgili düzenlemeler yapıldı. Bildirinin kendisinin şiddeti özendirmediği açık. Aksine buna karşı çıkıyor. Teknik olarak suç unsurları oluşmamış durumda.
“İfade özgürlüğünün kullanımı söz konusu. Hükümetin sadece eleştirildiği değil taleplerin dile getirildiği bir talep var. Bunu siz beğenmeyebilirsiniz, biz beğenmeyebiliriz ama bu ifade özgürlüğü hakkını engelleyemez. Politik konjonktüre göre değil hukuki kurallara göre değerlendirilmesi gerekir.
“Kaldı ki çözüm süreci olarak adlandırılan dönemde suç oluşturmayacak hususların sonra politik değerlendirmelerle suç oluşturur hale gelmesi mümkün değildir.”
Gerekçe gösterme talebine de ret
Mahkeme Melike Acar'ın duruşmasında birleştirme ve beraat taleplerini reddetti, savunma için bir sonraki duruşmaya kadar süre verdi.
Söz alan Avukat Meriç Eyüboğlu Ayşegün Soysal'ın duruşmasında önceki duruşmada dile getirdiği taleplerinin aynı olduğunu belirtti. Önceki söylediklerine ek olarak mahkemenin ret kararı vermesi durumunda gerekçesini belirtmesini istedi. Mahkeme bu duruşma için de beraat ve birleştirilme talepleri ile gerekçe gösterme talebini reddetti.
Ne olmuştu? 10 Ocak 2016'da "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi"nin (BAK) "Bu Suça Ortak Olmayacağız" bildirisi 1128 akademisyenin imzası ile yayınladı. Sonraki katılımlarla imza sayısı 2212 oldu. Akademisyenler hakkında Savcı İsmet Bozkurt’un hazırladığı iddianame ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) “örgüt propogandası” fiilini düzenleyen 7/2 maddesinden dava açıldı. 4 Mayıs itibariyle 5 Aralık 2017'den bu yana mahkemeye çıkan akademisyen sayısı 206 oldu. 13 akademisyen 1’er yıl 3’er ay hapis cezasına mahkum oldu. Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Zübeyde Füsun Üstel'in cezası hariç cezalarda hükmün açıklanması geri bırakıldı. Üstel’in cezasının ertelememe gerekçesi olarak "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep etmediği" ve "mahkemede suç işlemeyeceğine dair kanaat oluşmadığı" gösterildi. TIKLAYIN - Akademisyen yargılamalarında cezalar Barış akademisyenleri 10 Mart 2016’da “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisi nedeniyle yaşadıklarını basın toplantısında paylaştılar. Toplantıda açıklamaları yapan Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy (15 Mart 2016) ile Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı (31 Mart 2016) TMK 7/2'de düzenlenen “örgüt propagandası” suçlamasıyla tutuklandılar, 22 Nisan 2016’da serbest bırakıldılar. Savcının talebi üzerine Adalet Bakanlığı “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama"yı düzenleyen TCK 301. maddeden yargılama izni verdi. Dava sürüyor. Akademisyen yargılamaları haberlerinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz. |
(EÜ/BK)