Haberin İngilizcesi için tıklayın
Yaklaşık bir aydır Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Boğaziçi Üniversitesi'nden dokuz erkek öğrenci ortak bir mektup yazdı.
TIKLAYIN - Boğaziçili Tutuklu Kadın Öğrencilerden Mektup Var
Yazdıkları mektupta cezaevi koşullarından bahseden öğrenciler, arkadaşlarının gösterdikleri dayanışmanın kendilerini özgürleştirdiğini söyledi.
Yasağa karşı "Özgürlük Kütüphanesi"
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri okuldaki masa açma ve protesto yapma yasağına karşı buldukları yaratıcı yöntemlerle tutuklu arkadaşları için dayanışmaya devam ediyor.
"Meşgul etmek etimolojik olarak bir şeylerle uğraşmak anlamına geldiği gibi bir alanı işgal etmek anlamına da gelmektedir. Biz de 13 tutuklu arkadaşımız için Güney Meydan'da meşgul oluyoruz!" diyen öğrenciler Güney Kampüs'teki meydanda bir "Özgürlük Kütüphanesi" oluşturdular.
Her tutuklu arkadaşları için bir raf ayrılan kitaplıkta tutuklu arkadaşlarının okudukları kitaplar ve her biri için oluşturulmuş hatıra defterleri yer alıyor.
Öğrenciler burada kitap bağışında bulunabildiği ve oradaki kitapları okuyabildiği gibi arkadaşları için yazı bırakabiliyor.
Tutuklu erkek öğrencilerin mektubuSilivri Cezaevi'nde bir aya yakın süredir tutuklu bulunan dokuz erkek öğrenci kaleme aldıkları açık mektupta şu ifadeleri kullandı: Sevgili Boğaziçililer, Öncelikle, pek çoğumuza malum olanı ilan edelim. Üniversitemizin özgürlükçü, her kesimden öğrencinin ifade hakkını savunan, demokrat ve en önemlisi vicdanlı duruşu Boğaziçi Üniversitesinin kimi çevrelerce hedef tahtasına oturtulmasına ve giderek ağırlaşan, hukuktan uzak/politik yaptırımlara maruz kalmasına neden olmuştur. Silivri Cezaevinde tutsak bulunan arkadaşlarınız olarak, bizim hakkımızda verilen hükümlerin de yukarıdaki politik bağlam dışında hiçbir izahı olmadığı kanısındayız. Bu nedenledir ki, özgürlüğümüzün kısıtlanmış olduğu bu zindanda yatarken vicdanımız rahattır ve moralimiz yüksektir. Ancak moralimizi yüksek tutan en büyük etken, bizleri burada yalnız bırakmayan hukukçu arkadaşlarımızın sizden getirdikleri haberlerdir. Üniversitemizde ve geniş bir özgürlükçü mecrada "yokluğumuzu fark ettirmemeniz", yaşanılan hukuksuzluğu ve hak ihlallerini olanca absürtlüğüyle gözler önüne sermeniz ve dayanışmanızla bizi burada özgür kılıyorsunuz. Her birinize teker teker teşekkürlerimizi sunuyoruz ve dayanışmanızı en içten duygularla selamlıyoruz. Bulunduğunuz fedakârca girişimleri ve zulme karşı birlikteliğinizi kutluyor; bileşenlerin çoğalarak ve güçlenerek bu cesareti bulaştırmaya devam edeceğine inanıyoruz. Yaşananların ve yaptırımların akademinin evrensel değerlerine; özgür düşünme, tartışma ve bilimsel üretim yapmaya bir saldırı niteliğinde olduğunu düşünüyoruz. Üç haftadan uzun bir süredir kitap ve defterlerimize erişemememizin, gözaltı ve cezaevinin zorlayıcı koşullarının ve belki de en önemlisi üniversite ortamından alıkonulmamızın bu saldırının pratikteki yansımaları olduğunu söyleyebiliriz. Biz bu saldırılar karşısında bulunduğumuz yeri bir üniversiteye çevirme, düşünme, tartışma ve üretim yapabilme noktasında sürekli çabalamaktayız. Matematik, felsefe, edebiyat gibi insani ve akademik değeri olan tüm konular hakkında bildiğimiz oranda düşünmeye, yazmaya ve hem kendi aramızda hem de koğuştaki diğer tutsak arkadaşlarımızla tartışmaya devam etmekteyiz. (Umuyoruz ki yazdıklarımızı en kısa zaman içinde çeşitli yollarla size ulaştırabileceğiz.) Buradan açık çağrımızdır: Düşünme ve üretmemiz için gerekli kitap ve kaynaklara ulaşmakta zorluk yaşıyoruz ve bu konuda da dayanışmanızı eksik etmeyeceğinizi biliyoruz. Son olarak belirtmek istiyoruz ki, üniversitemizi ve sizleri çok seviyoruz. Sizi özledik ve tekrar görüşeceğimiz günleri düşlüyoruz. Tekrardan dayanışmanızı selamlıyoruz. Burada yalnız olmadığımızı ve sizlerin de bizimle olduğunu, beraber olduğumuzu biliyoruz. Sizin de sizlerle birlikte olduğumuzdan emin olmanızı istiyoruz. Yılmayacağız.
|
* Olayın geçmişi ve detaylarıyla ilgili daha geniş bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
(EÜ/PT)