Bu sözler, 9 Ağustos Yerli Halklar Günü'nde konuşan BM Genel Sekreteri Kofi Annan'a ait.
"Yerli kültürleri ve insan ailesine katkılarını büyük bir sevinçle karşılıyoruz" diyen Annan, evlerinden tahliye edilen, yoksulluk, hastalık gibi kabul edilemez zorluklarla mücadele eden, ayrımcılıkla karşılaşan, en temel insan haklarından mahrum kalan yerli halkların karşılaştıkları zorlukları anımsattı.
"Bu yıl başka bir döneme girerken, hatırlamamız gerekir ki sadece diyalog yeterli değil. Odak noktamız, yerli halkların haklarını korumak, toprakları, dilleri, yaşam koşulları ve kültürleri kapsamında olanaklarını geliştirmek için harekete geçmek olmalı."
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) de, yerli halklara iyi bir gelecek sağlamak için katkıda bulunma sözünü yineledi. ILO'nun sosyal eşitlik üzerine kurulduğunu söyleyen Genel Direktör Juan Somavia, bu eşitliğin dünya halklarının ve kabile insanlarının hayatlarına yansımadığını söyledi.
UAÖ: Ayrımcı devlet politikaları son bulmalı
Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) de yaptığı açıklamada, son yüzyılda gelişmeler sağlanmasına rağmen, yönetimlerin temel insan haklarını sağlamada başarısız olmaları nedeniyle, yerli halkların, zorluk ve tehlike içinde yaşadığını kaydetti.
Ayrımcı devlet politikaları, silahlı çatışmaların etkileri ve özel ekonomik menfaatler nedeniyle, yerli halkların topraklarından uzaklaştırıldıklarını belirten UAÖ, refahları ve yaşamaları için hayati nitelik taşıyan kaynaklarından ve geleneklerinden uzaklaştırılan halkların gıda, sağlık, barınma gibi insani haklardan mahrum bırakıldıklarını ve yoksulluk, hastalık ve şiddetle karşı karşıya kaldıklarını ifade etti.
Geleneksel yaşamlarının bozulması nedeniyle, kentsel yerleşimlere göç etmiş veya askeri varlığın ağırlıklı olarak bulunduğu topraklarda yaşayan yerli kadınların ırkçı ve cinsel ayrımcılığa maruz kaldıklarını belirten UAÖ, çeşitli bölgelerden örnekler verdi.
* Brezilya'da Macuxi halkının toprak hakları Brezilya devleti tarafından yüzyıllarca süren mücadeleden sonra kabul edildi. Ancak, yerli halkın çoğunluğunun, ekonomik, sosyal ve kültürel hakları yadsınıyor, tehdit ediliyor ve şiddet içeren saldırılara maruz kalıyorlar.
* Guarani-Kaiowá yerli halkı ise toprak hakları için mücadele verirken, halk üyeleri ve topraklar üzerinde yerleşmiş çiftlik sahipleri arasında şiddetli anlaşmazlıklar yaşanıyor.
* Bangladeş'in Khagrachari Bölgesi'nde 26 ağustos 2003 tarihinde Bengali yerleşimcileri 9 kadına tecavüz etmiş, yüzlerce kabile evini ateşe verdi ve cezasız kaldı. 24 Temmuz 2005 tarihinde de, Khagrachari'nin bir köyünde düzinelerce kabile köylüsü ordu görevlileri tarafından dövüldü.
* Kanada istatistiklerine göre, yerli genç kadınların şiddet nedeniyle ölüm oranları, diğer kadınlara göre 5 kat daha fazla. Yerli halk örgütleri, adalet sistemindeki önyargılar ve ekonomik olarak dışlanma gibi önemli unsurların işaret edilmesi konusunda yeterince çalışma yapılmadığını söylüyor.
Uluslararası Af Örgütü, etkili koruma sistemlerinin sağlanması için tüm devletleri yerli halklarla dayanışmaya çağırırken, acil eylem gerektiren önemli ölçütleri sıraladı:
* Yerli halkların korunması ve toprak haklarının sınır belirlenerek sağlanması, anlaşmazlıkların adil yollarla çözülmesi.
* Varolan insan hakları standartlarının güçlendirilmesini ve yeniden inşasını sağlayan Birleşmiş Milletler Yerli Halkların Hakları Bildirgesi'nin benimsenmesi.
* Uluslararası Çalışma Örgütü'nün Yerli ve Kabile Halklarının Hakları ile ilgili 169 No'lu sözleşmesinin (1989) kabul edilmesi ve şartlarının uygulanması. (NG/TK)
* Bu haber Neval Gündoğdu tarafından derlendi.