Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen Güvenlik Konseyine ülkedeki son durum üzerine verdiği raporda Ahmet eş-Şara liderliğindeki "geçiş yönetiminin" Kürtler ve Aleviler'e dönük siyasetlerinin istikrarsızlığı gidermekten uzak olduğunu belirtti.
Pedersen Alevilerin yoğun olarak yaşadıkları Hama ve Humus'ta "Eski rejim yetkililerinin kötü muameleye uğradığı veya yargısız infaz edildiği görünen videoların dolaştığı görüldü." dedi.
Pedersen Kürtlerin yaşadıkları Kuzey ve Doğu Suriye'de de "çatışma devam ediyor ve Suriye'nin egemenliği, birliği ve toprak bütünlüğü için çok gerçek tehditler de var." dedi.
Pedersen raporunun konuları
Pedersen raporunda altı noktaya işaret etti:
Birincisi: Geçici yetkililerin otoritelerini yapılandırma ve sağlamlaştırma çalışmaları.
İkincisi: Geçici yetkililerin kontrolü altındaki bölgelerdeki istikrarsızlık belirtileri.
Üçüncüsü: Geçici yetkililerin kontrolü altında olmayan belli bölgelerde süren çatışmalar ve Suriye'nin egemenlik ve toprak bütünlüğüne yönelik tehditler.
Dördüncüsü: Suriye halkının ihtiyaçlarının kritikliğinin sürüyor olması.
Beşincisi: Siyasal geçişin hangi yönde ilerleyeceğinin belirsizliği.
Altıncısı: 2254 Sayılı kararın geçerliliği ve uygulanabilirliği.
Alevilerin durumu
Pedersen'in raporunun ikinci noktası açıkça bu şekilde özneleştirilmemiş olmakla birlikte eski rejim yanlısı olduğu iddia edilenlere yönelik olarak Hama ve Humus'ta sürdürülen operasyonların asli mağduru Suriye Arap Alevilerinin (Nusayriler) karşılaştıkları ihlallerini kapsıyor. Pedersen raporunda şunları kaydediyor:
Hukuk ve düzenin iyi olduğu birçok alan olmasına rağmen, kıyı bölgesinde ve özellikle Humus ve Hama'da, aşağılayıcı ve küçük düşürücü muameleye dair anlatımlar da dahil olmak üzere çok sayıda şiddet olayı raporu gördük. Geçici yetkililer ayrıca "tarama operasyonları" olarak adlandırdıkları, savaş suçlarıyla suçladıkları veya silah teslim etmeyi ve yerleşmeyi reddettiğini iddia ettikleri eski yetkilileri veya unsurları tutukladılar.
Geçici yetkililer içinde olmak üzere, eski rejim unsurları olarak tanımlanan kişilerle çatışmalar yaşandığına dair bazı raporlar var.
Eski rejimden yetkililerin suistimal edildiği veya yargısız infaz edildiği görünen videoların dolaştığı görüldü - ancak geçici yetkililerin bazı failleri tutukladığına dair raporlar not ediyoruz.
Ayrıca kamu sektörünün yeniden yapılandırılmasına yönelik planların birçok kişiyi geçim kaynaksız bırakabileceğine, bu durumun onları ihtiyaç sahibi duruma düşürebileceğine ve istikrarı daha da tehlikeye atabileceğine dair raporlar da var. Bu ve diğer tüm konularda, geçici yetkilileri Suriye'deki tüm topluluklara güvence ve güven eli uzatmaya, yeni Suriye'nin inşasında herkesin aktif katılımını teşvik etmeye çağırıyoruz.
Kürtlerin durumu
Pedersen Raporu'nun üçüncü noktasında Türkiye, Türkiye'nin desteklediği Suriye Milli Ordusu (SMO) gibi Kürt karşıtı güçler ve IŞİD ile Kürtler ve müttefiklerinin çatışma halinde olduğu geçici yetkililerin kontrolü dışındaki Doğu ve Kuzey Suriye'deki durumu değerlendiriyor. Pedersen raporunda şöyle diyor:
Üçüncü nokta: geçici yetkililerin kontrolü dışında önemli alanlar var, çatışma devam ediyor ve Suriye'nin egemenliği, birliği ve toprak bütünlüğü için çok gerçek tehditler de var.
Kuzeydoğu ve Halep şehrinin bazı kısımları SDG ve YPG'nin kontrolü altında kalmaya devam ediyor. Aralık'ta Münbiç yakınlarında ABD aracılığıyla sağlanan ateşkese rağmen, özellikle SDG ve Suriye Ulusal Ordusu güçleri arasında çatışmalar ve topçu ateşi alışverişleri olduğu bildirildi. Türkiye, Türk askeri operasyonlarının kuzeydoğuda yoğunlaşabileceğine dair açık bir olasılık olduğunu gösteren açıklamalarda bulundu.
Aynı zamanda, geçici yetkililer ve geçen hafta Şam'da bir araya gelen SDG arasında diyalog kanalları kuruldu. Kamuoyuna yapılan açıklamalar, pozisyonların belirlendiğine işaret ediyor ancak yakın bir anlaşma olasılığını henüz göstermiyor.
Aynı zamanda, geçici yetkililer ve geçen hafta Şam'da bir araya gelen SDG arasında diyalog kanalları kuruldu. Kamuoyuna yapılan açıklamalara göre pozisyonları belirlenmiş olmakla birlikte yakın bir anlaşma olasılığı henüz görülmüyor.
Tüm diyalog kanallarının daha da geliştirilmesi çağrısında bulunmaya ve desteklemeye devam ediyorum ve tüm tarafları askeri çatışma olmadan bir yol bulmaya çağırıyorum.
(AEK)