BM'nin yerli halkların insan hakları ve temel özgürlükleri konusundaki özel raportörü olan Stavenhagen, "Kökenleri yerli halkın haklı davalarında yatan mevcut krizin demokratik sistemin kurumları çerçevesinde ve diyalog yoluyla çözülmesini umduğunu" söyledi.
Staenhagen'a göre, Bolivya'nın yüz yüze olduğu sorunlar, hem Bolivya'da hem de Ekvador ve Guatemala'da, "tek kültürlü devlet modelinin dağıldığını" gösteriyor. Bu ülkelerde, nüfusun çoğunluğunu yerli halklar oluşturuyor.
Meksika'da bulunan Stavenhagen, Latin Amerika'daki yerli grupların istikrarı bozucu nitelikte bir siyasi ve toplumsal kuvvet olarak değerlendirilebileceğini söyleyen ABD istihbarat raporlarınıysa, sert bir şekilde eleştiriyor.
Devlet başkanı Carlos Mesa'nın pazartesi günü açıkladığı, ancak kongre tarafından henüz kabul edilmeyen istifası, ülkedeki toplumsal huzursuzluğu yatıştırmış değil.
Bolivya'nın 9.2 milyonluk nüfusunun yüzde 70'i yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Nüfusun yine yaklaşık yüzde 70'ini, yerli halk oluşturuyor.
Yerli hareketi, sendikalar ve campesino grupları, bir meclis oluşturulup anayasanın yeniden yazılmasını, yeni anayasanın ülkedeki 36 yerli gruba self-determinasyon hakkını ve karar verme süreçlerinde daha büyük bir rol vermesini istiyorlar.
Hareket, aynı zamanda, Bolivya doğal gazının ulusallaştırılmasını istiyor. Bolivya, Güney Amerika'da, Venezüella'dan sonraki en geniş doğal gaz rezervine sahip; ancak son nüfus sayımına göre, kentlerdeki hanelerin yalnızca yüzde 3'ünde doğal gaz var.
Öte yandan, iş çevrelerinin ve toprak sahiplerinin oluşturduğu bir başka hareket de ülkenin zengin doğu illeri için bölgesel özerklik istiyor; bu bölgede yoğun olarak bulunan doğal gaz üzerinde de yerel kontrolün artırılması için referandum çağrısı yapıyor.
Yerli, işçi ve campesino hareketiyse, doğu illerinin bölgesel özerklik taleplerine karşı çıkıyor.
Stavenhagen: İstikrarsızlığın kökeni neoliberal politikalar
BM raportörü Stavenhagen, "İstikrarsızlığın kökenleri neoliberal politikalarda, haklarına saygı duyulmasını isteyen yerli hareketinde değil" diyor.
Yerlilerin haklarından yana olan politik hareketler, aşırıcılıkla, radikalizmle ve ülkeyi iç çatışmanın eşiğine getirmekle suçlanıyor. Bolivya nüfusunun çoğunluğunu oluşturan yerli halkın, sorumsuzca ve uzlaşmaz bir şekilde davrandığını düşünüyor musunuz?
Bolivya'daki durum epey karmaşık. Ama açık olan bir şey var; yüzyıllardır görmezden gelinmiş olan yerli halkın katılımı giderek artıyor; bugün ülkede yaşananlarda da merkezi bir rol oynuyorlar.
Benim gördüğüm şey şu; yerliler çok iyi örgütlenmiş durumdalar; gayet haklı bir şekilde, ulusal ilişkilerde daha çok katılım hakkı istiyorlar, sadece birkaç toplumsal talebi dile getirmekle yetinmiyorlar. Meşru bir şekilde hesaba katılmak istiyorlar. Umarım bu sese kulak verilir ve bu iş de, umarım, demokratik sistem çerçevesinde çözümlenir.
Bolivya'daki demokrasi kuruluşları krizin ağırlığı altında çatırdıyor. Bununla başa çıkabilecekler mi dersiniz?
Yerli halkın büyük çoğunluğu oluşturduğu ülkelerde, toplumun egemen kesimlerinin çıkarlarına hizmet etmek üzere tasarlanmış ulus devletler olduğunu görüyoruz. Ama, Bolivya'daki ve Ekvador'daki krizler, bize tek kültürlü devletin dağılmakta olduğunu gösteriyor, çünkü yerli halk, meşru bir şekilde, kale alınmayı talep ediyor.
Devletler yeni kültürel modellere göre yeniden düzenlenmeli; bu da uzun zaman alacak.
Bolivya'nın hidrokarbon kaynaklarının tamamen ulusallaştırılması gibi taleplerin çözüm arayışlarına bir katkısı var mı?
Yerli hareketinin kimi radikal tavırları oldu; ama siyasetçilerle ekonomi yetkililerinin çoğu zaten böyle. Ben yerlilerin hidrokarbon kaynaklarının ulusallaştırılması talebinin meşru olduğuna inanıyorum; çünkü şimdiye kadar zenginlikten hiç pay almadılar.
Öte yandan, bütün bu kuvvetlerin Bolivya'yı bekleyen tehlikelerle yüzleşecek ve diyaloğa katılacak kadar sağduyulu olduğunu umuyorum.
ABD Ulusal İstihbarat Konseyi'nin "Küresel Eğilimler 2020 - Küresel Geleceği Haritalamak" raporu, yerli hareketini istikrara yönelik bir tehdit ve şiddete başvurabileceğini ima ediyor.
Bu raporların kalitesine ve ABD istihbarat organlarının yetersizliğine yabancı değiliz; Irak'ta kitle imha silahlarının varolduğunu iddia ettiklerinde tamamen yanılmışlardı.
Ama bunun da ötesinde, Latin Amerika'daki bazı ülkelerin, özellikle de And ülkelerinin yaşadığı istikrarsızlığın kökenlerinin tam da ABD'de ve onun dayattığı neoliberal reçetelerde olduğunu söylemek gerekli.
Yerlileri istikrarsızlığa neden olmakla suçlamak saçma, hele ABD'nin kontrol ettiği Dünya Bankası ve IMF'nin politikaları nedeniyle çektikleri onca acıdan sonra. Burada gördüğümüz, yerli halkın harekete geçmesidir; ama bu da katılıma olan ilgilerinin ve haklarına saygı duyulmasını talep etmelerinin bir sonucudur. (DC/TK)
* Diego Cevallos'un IPS'te yayınlanan röportajını Tolga Korkut Türkçeleştirdi.