Fotoğraf: Arif Hüdaverdi Yaman / Anadolu Ajansı
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin 2006'da aldığı 1738 ve 2015'te aldığı 2222 sayılı kararlar savaş ve çatışma gölgelerinde görev yapan gazeteci ve sivillerin korunmasını öngörüyor.
Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine yaptığı Barış Pınarı Harekatı'nın ilk yedi gününde ilk belirlemelere göre iki gazeteci öldü, sekiz gazeteci de yaralandı. İki gazetecinin ölümüyle sonuçlanan olay 13 Ekim'de Ras'ul Ayn'dan çıkan konvoya yönelik bomba atılmasıyla yaşandı.
ANHA haber ajansı muhabiri Seed Ehmed'in saldırıda anında, Çıra TV muhabiri Mihemed Hesen Reşo ise tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi ve bianet raportörü Erol Önderoğlu BM kararlarını hatırlatarak çatışmaya konu tarafları sivil ölümlerin önene geçmesi için önlem almaya çağırdı:
"BM kararları gazetecilerin korunmasını taahhüt ediyor"
"Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Aralık 2006’da oy birliğiyle aldığı 1738 sayılı karar, doğrudan gazetecilerin savaş ve çatışma yaşanan bölgelerde gazetecilerin korunmasını taahhüt ediyor.
"Karar ayrıca kişilerin gazeteci gibi hareket ettikleri sürece, çatışan unsurların herhangi bir tarafı yerine konulamayacağını ifade ediyor.
"Birleşmiş Milletler 2006’dan beri dünyanın birçok noktasında yaşanan çatışmaları göz önüne alınınca bu metnin yeterli olamayacağına karar verdi ve 2015’te bu sefer savaş ve çatışma bölgelerinde sivillerin korunmasına dair 2222 sayılı kararı aldı.
"Bu kararla birlikte çatışma ve savaş bölgelerinde çatışan güçler dışında savaşa sağlık yönünden müdahale etmek durumunda olan sivil personel, savaşı yerli yerinde araştıran sivil görevliler ve çatışma konusunda kamuoyunu bilgilendiren gazeteciler koruma altına alındı.
"2006’da alınan 1738 sayılı karara oranla bu karar sivil kişilerin korunması ve hedef alınmaması yönünden daha geniş bir karar.
"Ölüm, gazetecilerin haber uğruna karşı karşıya kaldıkları bir bedel haline geldi"
"Sınır Tanımayan Gazeteciler’in (RSF) raporuna göre 2018’de dünya genelinde 80 gazeteci hayatını kaybetti. 2018’de öldürülen 80 gazeteciden 44’ü yani yüzde 55’i çatışma bölgelerinde öldürüldü.
"Eğer örgütlü suçların hâklim olduğu bölgeleri ya da asayişin olmadığı bölgeleri bir kenara bıraktığımız zaman habercilerin çatışma ya da savaş bölgelerinde öldürülmesi, gazetecilerin haber uğruna karşı karşıya kaldıkları bir bedel haline geldi.
"Bu uluslararası taahhüt karşısında devletlerin operasyon yürütürken müdahale ettikleri bölgede Birleşmiş Milletler kararlarını göz önüne alınarak, bölgede sivil olarak kabul edilebilecek unsurların olup olmadığını gözetmesi gerekiyor.
"Birleşmiş Milletler’in bu kararları aslında Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yaptığı operasyon sırasında Kamışlı’da doğrudan hedef haline getirilen ve konvoyun arkasında bulunan uluslararası medya temsilcilerinin kıl payı kurtulduğu durumu yansıtıyor.
"Saldıran taraf saldırıdan sorumlu tutacak"
"Dolayısıyla gelecek günlerde silahlar bırakılmazsa gittikçe karışlık gösterecek bu bölgede Birleşmiş Milletler kararları gereği gazetecilerden uzak durulmasını gerekiyor.
"Sınır Tanımayan Gazeteciler olarak önümüzdeki günlerde de medya temsilcilerinin hedef alınması durumundaysa hangi ülke veya hangi çatışan unsur olursa olsun saldırıdan sorumlu tutacağımızı bildiriyoruz.
"Hatırlatmakta fayda var ki, bu bölgelerde gazetecilerin sahaya uygun ekipmanlarla kuşanması kadar gazeteci ilke ve prensipleri çerçevesinde hareket etmesi de o kadar önemli." (HA)