Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Komite, hükümeti sert şekilde eleştirerek işkence iddialarının etkin olarak soruşturulması ve işkencenin cezasız kalmaması için bir dizi acil önlem almaya çağırdı.
1-19 Kasım'da Cenevre'de toplanan komite, Türkiye'nin dört yıl gecikmeyle verdiği periodik raporla ilgili değerlendirme ve önerilerini açıkladı. 10 bağımsız uzmandan oluşan komite üye devletlerin İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlıkdışı veya Aşağılayıcı Muamele ve Cezaya Karşı Sözleşme'ye uyumunu izliyor.
Türkiye 1984'te oluşturulan sözleşmeyi dört yıl sonra imzaladı. Opsiyonel protokolüyse ısrarlı çağrılara karşın henüz onaylamadı.
Etkin soruşturma, caydırıcı cezalandırma
Raporda, Türkiye'nin bir önceki rapordan bu yana bir dizi uluslararası insan hakları sözleşmesini imzalaması, 2004 ve 2005'te Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Kanunu'nda işkence suçunun cezasının artırılarak savunma hakkının genişletilmesi, 2010 Anayasa değişikliği ve hükümetin "sıfır tolerans" açıklaması olumlu gelişmelere arasında sayıldı.
Komitenin endişe belirttiği konularsa oldukça uzun; uygulama ve düzenlemelerle ilgili eksiklere işaret ediyor:
İşkence ve cezasızlık: Komite süregiden işkence iddialarından, iddiaların bağımsız ve etkin şekilde soruşturulmamasından, suçlu bulunan kamu görevlilerininse cezalarının ertelenmesinden ciddi endişe duyduğunu söyledi. Soruşturmaların işkence değil, aşırı güç kullanmak gibi daha az ceza öngören TCK maddelerinden yürütüldüğünü ekledi.
Suçlananların soruşturmayı etkileyememeleri için soruşturma sırasında açığa alınması ya da uzaklaştırılmasını, "aşırı güç kullanımı"yla "işkence" suçu arasındaki ayrımın belirginleştirilmesini; kötü muamele ve işkence iddialarını etkin soruşturacak bağımsız mekanizmaların kurulmasını derhal kurulmasını önerdi.
Etkin soruşturma yokluğu: Komite savcıların işkenceyle suçlanan kolluk görevlileriyle ilgili soruşturmayı yine kolluğun yapması, savcıların engellerle kaşılaştığı iddialarından ve polise karşı idari soruşturma usülünün şeffaf ve açık olmamasından endişe duyduğunu belirtti. Sadece Bakanlığa bağlı Adli Tıp'ın bulgularının delil kabul edilmesi, bağımsız bir polisten şikayet mekanizmasının bulunmaması ve soruşturmaların ele alınış biçimi de endişe konusu.
Komite adli kolluğun ve savcılığın soruşturmaların etkin ve bağımsız olması için yetki, donanım ve sayılarının artıtılmasını önerdi. Savcı gelene kadar delillerin kaldırılmamasını, mahkemelerin ortadan kaldırılan delillerin önemli olabileceği olasılığnı göz önüne almasının sağlanmasını da söyledi.
Ayrıca, kurum bağlantısı gözetmeksizin, İstanbul Protokolü üzerine eğitim almış tüm uzman adli tıp doktorları ve sağlık personelinin sağladığı raporlar savcılar ve yargı yetkililerince değerlendirilmeli. Bağımsız polis şikayet mekanizması kurulmalı. CMK'nin 24 maddesi değiştirilerek anlaşmayla ilgili ihlallerle suçlanan üst düzey yetkililerin soruşturulması için özel izin gereği kaldırılmalı. (EÜ)
_______________________________________________________________________
* Raporun tam metnine ulaşmak için tıklayın. (İngilizce, .pdf)