Birleşmiş Milletler (BM), cezaevlerindeki incelemeye engel olan Avustralya’nın işkence karşıtı misyonuna son verdi.
BM İşkenceyi Önleme Alt Komitesi (SPT), Yeni Güney Galler Eyaleti ve Queensland Eyaletleri’nde Avustralya’nın, İşkenceye Karşı Sözleşmenin İsteğe Bağlı Protokolü (OPCAT) taahhüdü kapsamında müfettişlerin cezaevlerine tam erişimine izin vermediği gerekçesiyle buralara ziyareti durdurduğunu duyurmuştu.
Al Jazeera’nin haberine göre, SPT, Avustralya'nın işkence karşıtı misyonuna son verildiğini açıkladı.
AA’nın aktardığına göre, Maldivler Yüksek Mahkeme Yargıcı Aisha Muhammed, Avustralya’nın uluslararası sorumluluğunu apaçık bir şekilde yerine getirmediğini ifade ederek, SPT'nin bu kararının hafife alınmaması gerektiğini kaydetti.
Avustralya, 2017’de OPCAT’i onaylayarak tutukluları koruyan ve tesisleri denetime tabi kılan reformları taahhüt etmişti.
“Avustralya’nın Guantanamo'su”na şaibeli işletme
Avustralya, Nauru Adası'nda 111 mültecinin kaldığı gözaltı merkezini yönetmesi için ABD merkezli özel cezaevi işletme firması Yönetim ve Eğitim Şirketi (MTC) ile günlük 760 bin dolara anlaştı.
The Guardian’ın haberine göre, daha önce idare ettiği cezaevlerinde "ağır ihmal" ve "ağır güvenlik kusurları" ile suçlanan MTC, Avustralya'nın, Nauru Adası'na gönderdiği mültecilerin tutulduğu gözaltı merkezinin yönetimini devraldı.
MTC, 111 mültecinin barındığı ve “Avustralya'nın Guantanamo'su” olarak adlandırılan gözaltı merkezinin yönetimi için Avustralya hükümetiyle günlüğü 760 bin dolardan 62 günlük sözleşme imzaladı. Anlaşmaya göre Avustralya, MTC'ye 62 gün için mülteci başına yaklaşık 425 bin dolar ödeyecek.
Merkezin yönetimini yapan bir önceki firma Canstruct International (CI), 2017-2022 yıllarında 1,82 milyar dolar almıştı. Canstruct International döneminde kampın aylık yönetim maliyeti 35 ila 40 milyon dolar tutarken, kamptaki kişi sayısı yüzde 90 azalmasına karşın MTC'nin aynı işi günlüğü 760 bin dolara alması meclis incelemesine neden oldu.
The Guardian, Canstruct International'ın aynı işe daha düşük fiyat teklif etmesine karşın hükümetin daha yüksek rakama MTC'yi tercih ettiğini yazdı.
Avustralya İçişleri Bakanlığından bir yetkili, The Guardian'a yaptığı açıklamada, MTC ile yapılan iki aylık sözleşmenin, yeni bir firmaya geçişin farklı mali yükümlülükleri olduğunu ancak hizmette aksama olmayacağını kaydetti.
MTC, ABD'de gözaltındaki bir kadının tecavüze uğraması, firar eden mahkumların 2 kişiyi öldürmesi ve bazı tutuklulara aylarca hücre hapsi cezası verdiği iddialarıyla yargılanıyor. Şirket ayrıca, iş sözleşmeleri karşılığı cezaevi yönetimlerine rüşvet vermek suçundan 5 milyon dolar tazminat ödedi.
Nauru Adası
Nauru gözaltı merkezi, Manus Adası'ndaki gözaltı merkezinin kapatılmasının ardından Avustralya'nın tek açık deniz gözaltı merkezi konumunda bulunuyor. Avustralya, şimdiye kadar, adada yasa dışı olarak gözaltına aldığı 1900'den fazla kişiye 70 milyon dolardan fazla tazminat ödemek zorunda kaldı.
Nauru ve Avustralya, 2021'de Pasifik ada devletinde (Nauru) "gözaltı merkezinin" kalıcı olmasını taahhüt eden bir mutabakat zaptı imzalamıştı.
Avustralya'nın göç politikası, Avustralya'ya ulaşmaya çalışan ya da denizde yakalanan sığınmacıların gözaltı merkezlerine gönderilmesini gerektiriyor.
İnsan hakları örgütleri, Avustralya'nın mültecilere yönelik muamelesini ve gözaltı merkezlerindeki koşulları kınarken Avustralya, bunun tehlikeli deniz yolculuklarını önlemede etkili olabileceğini savunuyor.
OPCAT hakkında
İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşme’nin İhtiyari Protokolü (OPCAT)
Hem BM nezdinde hem de bölgesel kuruluşlar nezdinde oluşturulan insan hakları belgeleri, bu belgelere taraf devletlere, belgelerin uygulanmasını teşvik etmek, izlemek veya uygulamak gibi amaçlarla yerel düzeyde kurumlar oluşturulması veya var olan Kurumların görevlendirilmesi yönünde yükümlülükler getiriyor. Bu insan hakları belgelerinden biri de OPCAT.
Özgürlüklerinden yoksun bırakılan kişilerin korunmasını güçlendirmek için tasarlanmış uluslararası bir insan hakları sözleşmesidir. Haziran 2006’da yürürlüğe girdi.
Merkezinde, alıkonulma yerlerine düzenli, bağımsız ziyaretler sisteminin suiistimallere karşı önemli bir koruma görevi görebileceği ve doğası gereği halkın gözünün dışında kalan yerlerde işkence ve kötü muameleyi önleyebileceği fikri bulunuyor. (Kaynak)
TIKLAYIN - BM İşkenceyi Önleme Komitesi: Türkiye’deki durum endişe verici
(AS)