* Fotoğraf: Bundesregierung / Steffen Kugler (BM aracılığıyla)
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (BMMYK) 2022 Nansen Mülteci Ödülü ve Bölgesel Mülteci Ödülleri sahiplerini buldu.
Almanya eski şansölyesi, Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partili siyasetçi Angela Merkel, Nansen Mülteci Ödülü'ne layık görüldü.
İsviçre'de dün (10 Ekim) düzenlenen törende ödülünü alan Merkel, 2015-2016 yıllarında Suriye'deki savaştan kaçan 1,2 milyon mültecinin Almanya'ya kabul edilmesini sağlamasından ötürü ödüle layık görüldü.
Ödülünü Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi'nin elinden alan Merkel, ödül töreninde yaptığı konuşmada, Almanya'nın da imzacılarından olduğu 1951 Mülteciler Sözleşmesi'nde insan onurunu korumanın önemine dikkat çekildiğini kaydetti.
Merkel, "mülteci krizinin patlak verdiği yıllarda bazı siyasetçiler gibi Almanya'nın sadece Almanlara ait olması gerektiğini düşünmediğini" söyledi:
"Önemli olan ileride özgüven sahibi, özgür ve her insana açık bir ülke inşa edebilmektir. Elimizden gelenin en iyisini yaparsak bunu başarabiliriz.
"Mültecilerin ülkelerine güvenli bir şekilde geri dönebilmeleri için sürdürülebilir çözümler bulunmalıdır."
Nansen Bölgesel Mülteci Ödülleri
Almanya eski şansölyesi Angela Merkel'in yanı sıra Nansen Bölgesel Mülteci Ödülleri de sahiplerini buldu.
Nansen Afrika ödülü Moritanya'da 100'ün üzerinde orman yangınını söndüren mülteci Mbera Fire Brigade'e verildi.
Amerika kıtası ödülü Kosta Rika'da 50 yıldan fazla mültecilere hizmet veren Vincenta Gonzalez'e, Asya Pasifik ödülü Myanmar'da çok sayıda yerinden edilen sivile yardımda bulunan Meikswe Myanmar kuruluşuna, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ödülü ise Irak'ta IŞİD'in baskılarından kaçan Ezidi kadınlara tıbbi yardım sağlayan Dr. Nagham Hasan'a takdim edildi.
Nansen Mülteci Ödülü hakkında
150 bin dolar değerindeki Nansen ödülü Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (BMMYK) en büyük ödülü. Komiserlik ayrıca dört kişiyi daha mültecilerle ilgili çalışmalarından dolayı çeşitli ödüllere layık görüyor.
Ödül mültecileri, yerlerinden edilenleri ve vatansızları korumak için görevlerinin ötesinde çaba gösteren kişi, grup veya örgütlere veriliyor.
1954 yılından bu yana 60 kişiye verilen ödül Norveçli bilim insanı, kaşif ve diplomat Fridtjof Nansen'in adını taşıyor. Nansen, Birleşmiş Milletler'den önceki uluslararası örgüt Milletler Cemiyeti'nde mültecilerden sorumlu ilk komiser olarak görev yapmıştı.
Ödülü 2021 yılında yerlerinden edilen Yemenlilere verdiği desteklerden dolayı Yemen'deki İnsanı Kalkınma Derneği'nden Jeel Albena almıştı.
"Bunu başarabiliriz" ve siyasi sonuçları11 Eylül 2021 tarihinde bianet'te yayınlanan "Bir siyasetçinin portresi: Angela Merkel" yazısından: Angela Merkel'in şansölyelik döneminin bir diğer kırılma noktası ise şüphesiz 2015 yılında Avrupa'da yaşanan "mülteci krizi"ydi. Çoğunluğu Suriye, Afganistan ve Irak'taki çatışmalardan kaçan bir milyondan fazla göçmen 2015'de Avrupa'ya ulaşmış, binlerce mülteci Başbakan Viktor Orbán liderliğindeki Macaristan'ın sınırlarını kapatmasıyla başkent Budapeşte'deki tren istasyonunda mahsur kalmıştı. Bunun üzerine Merkel dönemin Avusturya Şansölyesi Werner Faymann'ı aradı ve iki ülke Eylül 2015'te mültecilere sınırlarını açtı. Britannica, Merkel'in "Bunu başarabiliriz" (Wir schaffen das) cümlesiyle özdeşleşen "açık kapı" siyasetinin siyasi sonuçlarını şöyle özetliyor: "2015'te bir milyondan fazla göçmen Almanya'ya giriş yaptı ve Merkel'in partisi mülteciler konusundaki duruşu sebebiyle büyük bir siyasi bedel ödedi. Göçmenlere tepki sokak protestolarında ve seçim sandığında kendisini gösterirken sağcı Almanya için Alternatif (AfD) Avrupa'daki yükselen popülizm ve yabancı düşmanlığı dalgasından nemalanan partilerdendi. "AfD, Eylül 2016'da Merkel'in memleketi Mecklenburg-Vorpommern eyaletindeki yerel seçimlerde CDU'yu geride bırakarak ikinci geldi. CDU bundan iki hafta sonra başkent Berlin'deki en kötü seçim performansını göstererek yerel yönetim koalisyonunun dışında bırakıldı." Diğer yandan, pek çok kişiye göre Merkel'in "mülteci dostu" yaklaşımı aslında o kadar da mülteci dostu değildi. Göç Araştırmaları Derneği'nden (GAR) Ekin Ürgen'in de altını çizdiği gibi, "Almanya gibi 'mülteci dostu' ülkeler de dahil olmak üzere, Avrupa'da göç karşıtı hava ve akabinde göçmenlerin ülkelere girişlerini engellemeye yönelik politika arayışları yaygınlaştı." AB ve Türkiye'nin Mart 2016'da vardığı "mülteci mutabakatı" da şüphesiz bu politika arayışlarının bir parçasıydı. |
(SD)