Türkiye'nin petro kimya endüstrisini geliştirmek için 1965 yılında kurulan Petkim özelleştirilmek üzere gün sayarken, İlab Holding (Kem - Orbit Ortak Girişimi) Uzan Grubu'na ait Standart Kimya, Sanko Holding, Vakıflar Bankası, Zorlu Petrol Gaz ve Kimya Ürünleri şirketleri Petkim'e talip olmuştu.
"Blok satış birilerini zengin edecek"
Son olarak Sanko ile Zorlu Grubu güçlerini birleştirme kararı aldılar. Ve Petkim'in, blok satış yöntemiyle özelleştirilmesinde kritik ay olan Haziran'a girildi.
1991 - 1992 yılları arasında Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı yapan Dr. Ali Nail Kubalı ile 1992 - 1994 ve 1999 - 2001 yılları arasında aynı görevi yürüten Uğur Yüce; blok satış yöntemiyle özelleştirilmesinin büyük sakıncalar doğuracağını düşünüyor.
Kubalı Petkim'in özelleştirilmesindeki sakıncalar için şunları söyledi:
"Petkim tek fabrikadan kurulu değil. Öncelikle temel bir yatırımı var. Bu yatırım naftayı işler ve anti ürünler yapılacak hammaddeler üretir. Ayrıca kendi içinde PVC, polipropilen gibi ürünleri üreten alt fabrikalar vardır.
Bunlar Türkiye'de Petkim bünyesinde birleştirilmişken dünyada ise her biri müstakil fabrikalar olarak kuruluyor. Bu kadar geniş bir yelpazede ürün işleyen dünyada bir başka fabrika yok. Petkim'i alacak şirket bana göre ilk olarak; parçalara ayırıp, tekrar satacaktır.
Petkim; al, parçala, sat yöntemine oldukça müsait. Bunu neden devlet yapmıyor, anlamıyorum. Benim görev aldığım dönemde, parçalanarak nasıl özelleştirileceğine yönelik bir model geliştirilmişti. Bu model devletin arşivlerinde vardır. Blok satış, doğrudan doğruya devletin bir varlığını birinin cebine koymasıdır"
"Petkim, Türkiye için doğal monopol niteliğindedir. Devlet sorumlu hareket eder; sanayicisini kollar, 'gümrük duvarının arkasındayım' diyebilir. Ancak burası özel sektöre geçtiği zaman onların hiç böyle kaygıları olmayacaktır.
Üstelik özel sektör gümrük duvarının sağladığı olanağı kendisi için sonuna kadar kullanabilir, hatta belki işine geleceği için yukarılara çekebilir. Ya da tamamıyla serbest rekabete açılır o zaman da devlet önemli kritik ve stratejik bir gücünün yok olmasını göze alabilecek midir? Bunu sorgulamak gerekir."
"Barajı, limanı, arazileri var ama blok satılıyor"
Uğur Yüce de "blok satış yöntemine karşı çıkarak "kesinlikle doğru değil" diyerek şu açıklamaları yaptı:.
" Öncelikle 3 önemli üretim hattını ayırmak gerekir. Sonra herbirinin kendi içinde ayrıca Petkim'in yüzde 51 veya değil ama mutlaka içinde yer aldığı ortaklıklar oluşturulabilir. Ayrıca Petkim'in diğer hizmetleri için de bir şirket kurulması lazım. Bu kuruluşumuz kapsamında oldukça stratejik farklı unsurlar da var.
Örneğin, bir barajı var ve bu baraj Aliağa'daki demir - çelik tesislerine su veriyor ve kalan miktarı da İzmir'e içme suyu olarak satıyor. Ayrıca birçok kuruluşa profesyonel hizmet veren bir limanı sözkonusu. Üçüncüsü bir enerji santralı bulunuyor ve o da 320 megavata kadar elektrik verebiliyor. Dördüncüsü hiçbir kamu tesisinde olmayacak lojmanlar ve sosyal tesisler hazinesi mevcut. Ve son olarak en değerli yerlerde ikinci bir Petkim kurabilecek kadar arazisi var.
Bu arazilerin büyüklüğü, mevcut tesislerin üç katı. Sadece bu saydıklarım dahi Petkim'in blok satış fiyatından daha değerli. Blok satış fiyatını ödeyerek alacak kimse herşeyi bedavaya almış olacak.
Petkim olmazsa Türkiye'ye giren ürünlerin aynısının yüzde 30 daha kalitesiz olarak girebilir. İzmir'deki bir toplantı sırasında dönemin özelleştirmeden sorumlu Devlet Bakanı olan Abdüllatif Şener'e blok satışın ülkenin ulusal çıkarlarına aykırı olduğunu anlattım.
Petkim'in yönetiminden geçtiğimiz günlerde karışık bir şekilde ayrılan Kemal Çolakoğlu ise blok satış yöntemini doğru buluyor.
Çolakoğlu, "Haziran ayında Petkim'in özelleşmesinin tamamlanacağını öngördüğünü" söyledi. Yüzde 4'ü halka açık olan Petkim'in piyasa değeri 857 milyon dolar olarak açıklanırken, özelleştirmeye talip olanlar 10'ar milyon dolar teminat mektuplarını yatırdılar. (NK)