"Bu tartışmanın yapılmasını, sivilleşme ve demokratikleşme adına çok önemli buluyorum. 'İyi vatandaş', 'iyi Türk' olmanın tanımı ille de ölmekle öldürmekten mi gelmeli, yoksa insanların sivil alanda yapacakları katkılar mı değerlendirilmeli?
"Umarım bu sorgulamalar, bize insan hayatının değeri üzerine düşünme fırsatı verir. Öne çıkan değer ölüm, şehitlik, öldürmek değil, yaşam ve yaşatmak olmalı."
Altınay: Erdoğan'ın sözleri çok sorunlu
Altınay, "Öldürmenin değil, insan yaşamının ve yaşatmanın kutsal olduğunun görüldüğü daha sivil bir siyasa, hepimizin özlediği ve arzu edeceği bir şeydir" diyor.
Başbakan Erdoğan'ın dün Balıkesir'de konuşurken kalabalığın içinden birinin "şehit cenazesi görmek istemiyoruz artık" demesi üzerine söylediği "Askerlik yan gelip yatma yeri değil. ... Biz tarih boyunca neleri konuştuk, neleri paylaştık. Kaldı ki biz hep şunu söyledik; 'Git oğlum git, ya gazi ol ya şehit ol' diyerek ellerine kına yakarak evlatlarımızı askere gönderdik" sözleri içinse "Çok sorunlu" diyor.
"Kimsenin çocuğunu şehit, gazi olsun diye askere gönderdiğini düşünmüyorum. Bir başbakanın sorumluluğu kimsenin ölmemesini sağlamaktır. Dolayısıyla, bir anlamda, sorumsuzluk ifadesi bu sözler."
"Sivilleşme tek taraflı olamıyor"
Altınay, bu sorgulamaların "hayatı daha önemsedikçe, merkeze aldıkça, yaşadığımız sorunları da başka şekillerde, konuşarak çözmenin önünü açabileceğini" söylüyor.
Ancak, "Bu sivilleşme için Kürt hareketinin sivilleşmesi de şart."
"Bu çok önemli" diyor Altınay; yoksa eğer bu süreç "tek taraflı olursa, sadece tıkanacaktır."
"Son dönemde şunu görüyorum, 'Her Türk asker doğar'ın karşılığında, 'Her Kürt gerilla doğar' sloganı öne çıkıyor. Bunlar karşılıklı birbirini besliyorlar. Oysa yaşayan ve yaşatan sivil bireyler olarak doğmalıyız. Hayalimiz bu olmalı."
"Erdoğan'ın Türkiyelilik'ten bu sertliğe nasıl geldiği iyi okunmalı"
Ancak Altınay, yalnızca Erdoğan'ı eleştirmekle kalınmaması gerektiği görüşünde.
"Erdoğan'ın Kürt sorununu başka düzlemlerde çözmek için de önemli atılımlar yapmış olduğunu düşünüyorum. Geçen yıl Diyarbakır'da 'Türkiyelilik'ten söz ettiğinde, kimse ona sahip çıkmamıştı; 'şehitlerin kanını yerde bırakıyorsun' denmişti."
"Erdoğan'ı eleştirmek yerine, hep birlikte, siyasal kültürümüze bakmak gerek" diyen Altınay ekliyor. "Eğer şehit cenazesi görmek istemiyorsak ne yapmak gerek, şiddet yerine sivil diyaloğun hakim olduğu ortamı nasıl yakalarız, diye bakmamız gerek. Erdoğan'ın çıkışının herkes tarafından desteklenmesi gerek."
Altınay'a göre Erdoğan'ın o dönemden bu döneme nasıl geldiğine bakmak çok önemli.
"Nasıl sertleşti? Çok yalnız bırakıldı. Erdoğan sivil dilin peşine düştüğünde, şehitliği öne çıkaranlar oldu. Sözleri üzerine fikir bina eden olmadı; tersine yeterince sert olmamakla, vatan hainliğiyle suçlandı. Dünkü açıklaması sorumsuz bir açıklama, ama ardındaki süreci iyi okumak gerek. Burada hem ana muhalefette, hem kamuoyunda sorumluluk var." (TK)