Bu durum AB liderlerini vatandaşlarına "daha fazla çocuk yapın" çağrısına itiyor. Almanya Başbakanı Schröder, Fransa Cumhurbaşkanı Chirac ve İspanya lideri Zapatero'nun AB Komisyonu'na konuyla ilgi gönderdiği mektubu da işin ciddiyetini anlatıyor. Hükümetler doğurganlığı artırmak için birbirinden ilginç fırsatlar sunuyor.
Almanya: AB'nin en büyük krizi yaşayan ülkesi. Doğurganlık oranı artmazsa bu yüzyılın sonunda nüfusu 82 milyondan 24 milyona düşecek. Hükümet doğan çocuk başına aylık 100 euro ödüyor. Kadınların hem çocuk sahibi olup hem de çalışabilmesi için yuvaların çoğu ücretsiz.
İtalya: Yüzde 0.8lik doğurganlık oranıyla Avrupa'nın en kötü durumdaki ülkesi. 2050 yılına kadar nüfusu 57 milyondan 41 milyona düşecek. Uzmanlar bu durumu Roma İmparatorluğu'nun çöküşüne benzetiyor. Çocuk doğuran her kadına 1000 euro, 2 ve daha fazla çocuk sahibi olan ailelere ise 5 yıl içerisinde 10 bin euro "bonus" veriliyor.
İspanya: Çocuk sahibi olan aileler, yılda çocuk başına 1000 euro daha az vergi ödüyor. Hükümet, "Bir kendiniz, bir eşiniz, bir de ülkenizin geleceği için 3 çocuk yapın!" sloganıyla çiftlere çocuk başına yılda 3 bin dolar ödemeyi taahhüt ediyor.
Fransa: Çocuk sahibi kadınlar 4 ay "tam maaşlı bebek izni" alabiliyor. Çocuklu ailelere ulaşım, konut, eğitim alanlarında büyük fırsatlar sunuluyor. Hükümet, "3 çocuk sahibi olun otomobiliniz bedavaya gelsin" çağrısı yapıyor.
İsveç bebek doğuran kadına 15 ay maaşlı izin veriyor
AB ülkeleri içerisinde hükümet teşviklerini en iyi uygulayan ülke İsveç. 1999 yılında 1.5 olan doğurganlık oranı hükümetin aldığı "rüya gibi" önlemlerle 1.71'e kadar yükseldi. İsveç hükümeti çocuk sahibi olan annelere 15 ay maaşlı izin imkanı tanıyor. Bu süre içinde ayrıldıkları işlerinden aldıkları maaşın yüzde 80'i ödeniyor. Babalar ise çocuklarıyla vakit geçirmek için hafta içi bir gün yine maaşlı izin yapabiliyor. Ayrıca doğan her çocuk için aileler 105 eurodan başlayan devlet yardımı alıyor.
AB'ye 159 milyon göçmen gerek
Çocuk hasta olduğunda da annenin 4 ay boyunca maaşlı izin kullanma hakkı mevcut. Aslında tüm bu önlemler ülkelerin gelecekteki ekonomik durumlarını etkilemesi açısından büyük önem taşıyor. Çünkü genç işgücünün tek alternatifi ülkeye büyük sayılarda göçmen girişini kabul etmek. Birleşmiş Milletler tarafından yapılan araştırmaya göre AB genelinde doğurganlık oranında değişme olmazsa, çalışan-emekli oranının korunabilmesi için 25 yıl içerisinde 159 milyon göçmen alınması gerekecek. (BB)