Hayvan hakları savunucuları Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nca hazırladığı ve Başbakanlık'ça Meclise sunulan "5199 numaralı Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"na tepkili; Mecliste görüşülmesi beklenen iki ayrı yasa tasarısının da geri çekilmesini talep ediyor.
Hayvan hakları savunucuları sahipsiz hayvanların uyutulması gibi konularda mevcut yasanın özünü koruyan, doğal hayat parkları, evde beslenecek hayvan sayısına kısıtlama gibi yeni maddeler içeren tasarının hayvanları değil insanları koruma amacı güttüğünü söylüyor.
bianet'in konuştuğu İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Hülya Yalçın, Yaşam Hakkına Saygı Derneği'nden Özgün Öztürk, Manisa Hayvanları Koruma Derneği'nden Reyhan Elbirliler ve Yeryüzüne Özgürlük Derneği'nden Burak Özgüner hayvanları korumak için yepyeni bir yasaya ihtiyaç olduğunu savunuyor, yeni yasa için de sivil toplum örgütlerinin de katıldığı bir komisyon kurulması gerektiği konusunda birleşiyor.
Yalçın: Toplumun görüşü alınmalıydı
Kararlar masaüstünde alınır ama bu kararların malzemesi ve mutfağı sokaktır. Yani bu kararı alırken toplumdan ve sahada bulunanlardan görüş alınması gerekiyor.
Eski yasaya göre iyileştirme yapılan tek nokta tecavüz ve işkenceye verilecek ceza. Ancak bu hayvanlar şehir dışına götürüldüğünde böyle bir suç işlendiğinde de kimsenin haberi olmayacak.
Eğer iyi niyetli bir yasa olsaydı, pet shoplardaki satışları durdururlardı. Yurtdışından hayvan getirilip satıldığı sürece, sokaklardaki hayvanların toplanması ranta dönüştürülecek. Canlının acı çekmesi ve ya bizlerin onları korumaya çalışması bu tasarının kesinlikle umrunda değil.
Öztürk: Yepyeni bir yasaya ihtiyaç var
Mecliste iki yasa tasarısı var: Umut Oran'ın Şubat'ta verdiği tasarıyla şu anda tartışılan Veysel Eroğlu'nun Mayıs'ta verdiği tasarı. İkisine de karşıyız. Tasarılarından herhangi biri geçerse, Türkiye'de hayvan haklarının sonu gelecek. Sokakta hayvan kalmayacak.
İki tasarı da geri çekilsin ve bu konuda çalışan sivil toplum örgütlerinin katılımıyla yeni bir komisyon oluşturulsun.
Elbirliler: Sokakta hayvansız olamayız
İçinde "ötenazi", "ölüm", "deney" olan bir kanun "koruma" başlığında geçemez. Bu yasada, adı üzerinde korumayla ilgili maddeler olması lazım. Meclisteki iki tasarıdan biri yasalaşırsa, her tarafta sayısız Hayırsız Ada'lar oluşacaktır.
Mevcut hayvanları koruma yasaları uygulanmadı. Şimdi belediyelerin ihmalinin ceremesini hayvanlar çekecek. Tasarıda görevler yanlış yerlere verilmiş. Örneğin, kısırlaştırma görevini Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na vermişler. Bu bakanlığı ilgilendiren hayvan sadece ettir, gıdadır.
Ben barınakta çalışıyorum. Hem kültürel olarak hem ekolojik denge açısından, biz sokakta hayvansız olamayız. Ayrıca barınaklar, kendine özgü bir dokusu olan ormana taşınamaz.
Özgüner: Steril sokaklara doğru
Bu tasarı, özellikle sokakta yaşayan hayvanların bir bir toplanıp devletçe oluşturulacağı iddia edilen "doğal yaşam parkları"na hapsedilmesini öngörüyor. Devlet, bu yasa tasarısı ile "steril" sokakları hazırlamak için düğmeye basmış durumda. Bunu da kentsel dönüşümde ya da uluslararası zirve toplantılarında olduğu gibi yok ederek, yıkarak yapmak istiyor.
Bazı köpek ırklarının devlete teslim edilmesi isteniyor. Bunun adı faşizmden başka bir şey değil. Devlet, elli köpeklik barınaklarına hapsettiği köpeğin, kedinin en doğal yaşamsal ihtiyacını karşılamakta acze düşmüş iken oluşturmak istediği o orman hapishanelerinde ne zulümler yaşatacak hayvanlara, kim bilir.
Tasarı geri çekilmeldiği takdirde hayvanlara yasal bir soykırım ve tecrit uygulanmaya başlanacak. Zaten koruma yasası diye sunulan yasaya, hayvan katlinin kılıfı olarak hazırlanmış olan Gıda, Yem ve Veteriner Hizmetleri Kanunu ile Umumî Hıfzısıhha Kanununun eklenmesi de bu endişelerimizle örtüşüyor, niyeti alenen ortaya koyuyor. (ÇT)