Türkiye'nin ilk vicdani retçilerinden Vedat Zencir, Başbakan ve Bakanlar Kurulu üyelerine hitaben bir mektup yazarak, iletilmesi talebiyle Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a yolladı.
1990'da Vedat Zencir ve Tayfun Gönül Sokak dergisinden vicdani retlerini açıkladı. Eski Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 155. maddesinden (şimdiki kanunda, "Halkı, askerlik hizmetinden soğutacak etkinlikte teşvik veya telkinde bulunmak veya propaganda yapmak" olarak tanımlanan 318. madde) sivil mahkemede yargılandı. Zencir beraat ederken, Gönül'e üç ay hapis cezası verildi, ceza, para cezasına çevrildi.
Mektupta özetle şu ifadeler yer alıyor:
* Kişiliğim ve ahlaki duruşum gereği kendi adıma devletten herhangi bir şey talep etmeyi hep kendime zül saydım. Ama şu günlerde Osman Murat Ülke'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) açtığı davanın sonucu Avrupa Konseyi'nin Türkiye'ye verdiği sürenin dolmasına az bir süre kala, aceleye getirilmiş ve bizlerin görüşleri alınmadan yapılacak bir yasal düzenlemenin çıkarabileceği sorun ve haksızlıklara dikkatinizi çekmek isterim.
* Korkarım ki konunun mahiyeti tam anlaşılmadan çıkarılacak bir vicdani ret yasası Türkiye'nin sivilleşmesine, iç barışına ve vicdani retçilerin mağduriyetlerine karşılık gelmeyecektir.
* Eğer vicdani redde ilişkin yasa Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in açıkladığı gibi "AİHM kararı, zorunlu askerliği yapmamış olanlar için verilen cezai sözleşmeye aykırı bulunmuyor. Bu cezanın bir ömür boyu teselsül ettirilmesi orantısız bulunduğu için Türkiye ihlale konu kararın muhatabı olmuştur" diye yorumlanıp, salt askerliğe karşılık gelecek sivil hizmet düzenlemesi ile yetinilirse, bu öncelikle kararın eksik okunup yorumlandığı ve vicdani redde ilişkin uluslararası sözleşmelerdeki yükümlülük ve haklarımızın yeterince anlaşılmadığı anlamına gelir.
* Türkiye'de vicdani retçilerin büyük çoğunluğu (Yehova şahitleri ve Enver Aydın dışında) total retçidir. Yani bu insanlar öldürme ve ölme halini olağanlaştıran, dikte eden, hiçbir yapı içinde olmadıkları gibi bu göreve karşılık gelecek bir ikame çözümü de ahlaki sorumluluğun devamlılığı gereği onaylamazlar. Yasa yapıcı bu meselenin geleneğinde ve merkezinde olan insanları görmezden gelirse, vicdan muhasebesini hakkı ile yapan herkesin rahatsız olacağından eminim.
Vicdani retçiler ne olacak?
* Yasa yapıcı, 21 yıldır ortaya çıkan 100'ün üzerindeki vicdanı retçilerin durumunu ne yapacak? Bu insanların her biri yıllardır süreleri ve oranları farklı olmak üzere ciddi bedeller ödüyorlar. Bu bedeller arasında, her an alınma tedirginliği, kimlik alamama, evlenememe, iş kuramama ve hatta bir çocuk sahibi olamamanın ağırlığı var. AİHM'in Ülke'nin başvurusu üzerine verdiği karardaki "sivil ölüme mahkûm edilmiştir" tanımlaması tüm vicdani retçilerin hislerine tercüman oldu.
* Kutupsallığın ve çatışmanın olağanlaştığı, herkesin kendisini öteki ile tarif eder hale geldiği bu ülkede bizler her birimiz, bütün ötekileri anlamsızlaştıran "barış ötekileriyiz." (AS)