Türkiye'de gazeteler, 170 yıla yaklaşan basın tarihi içerisinde, belli kriz dönemleri yaşadılar. Basının bugün içinde olduğu durumu da bir kriz olarak değerlendirmek yanlış olmaz. Tiraj, ekonomik yapı, geçen 20 yıl boyunca insana yatırım yapılmamasından kaynaklanan profesyonellerin yetersizliği bir yana, bugün yaşanan krizin en önemli yansıması genel olarak medyaya duyulan 'güven bunalımı'dır.
Gazetecileri ve gazeteleri güvenilmez, yalan söyleyen, siyasal ve ekonomik çıkar çevreleriyle içiçe geçmiş bir kurum olarak değerlendirmek kamuoyundaki hakim eğilim. Artık gazetesini koltuğunun altına ismi dışardan görünecek şekilde koyan ve onu kendi kimliğinin bir parçası olarak gören okurlar da kalmadı pek.
Bu sonucun pek çok nedeni sıralanabilir. Ancak, bizler açısından önemli olan bu sonuçta gazetecilik mesleğine ve mesleğin icra tarzına ait olan sorumluluğu görebilmektir. Yeni bir gazetenin başarısında en önemli rolü bu sorumluluğun gereğini yerine getirmek oynayacaktır.
Halkın gazetesi BİRGÜN, bir düzine kadar dev grubun, bir yandan kimya sanayiinden otomotive, bankacılıktan sağlık sektörüne, turizmden silah sanayiine kadar her alanda faaliyet gösterirken, öte yandan da uluslararası haber akışını ve kültürel üretimi de önemli ölçüde kontrol ettiği günümüz dünyasında, vatandaşların haberlerin doğruluğundan emin olamamalarının ve alternatif bilgi kanalları arayışlarının ürünüdür.
Medyaya holdinglerin hakim olması, siyaset-ticaret ve gazetecilik faaliyetlerinin iç içe geçmesi, gazeteciliği Türkiye'nin en az güvenilen mesleklerinden biri yaptı. Yarım asırdan uzun süre gazetecilik yapıp, meslekte en üst düzeylere gelmiş gazetecilerin bile 'Gazeteciyim demeye utanıyorum' dediği bir ülke oldu Türkiye. "Bağımsız olmayan yazılı, görüntülü basın yani medya, halka değil sadece bağımlı olduğu holdinge, bankaya hizmet eder.
Bu tür basının genel yayın müdürleri, baş yazarları ve köşe yazarları tetikçilik yapmak zorunda kalır. Türk basınının bugünkü durumu aynen böyledir..." diyor yarım asırlık bir gazeteci. İşte BİRGÜN, aynı zamanda bu duruma duyulan tepkinin, çalışan gazetecilerin de utanmayacakları, gurur duyacakları bir gazete ihtiyacının ürünüdür.
Medyanın güven kaybının bir başka nedeni de devletin resmi politikalarına karşı sorgulamadan uzak, aşırı uyumlu tavırdır. Farklı konulardaki resmi politika ve tavırların ülke gerçeklerini kucaklamaktan uzak oluşu, bu tavırları aynen yansıtma kaygısındaki hakim medyanın kitlelerle fikri ve duygusal bir bağ kurmasını engellemektedir.
Yeni bir gazete, BİRGÜN, okurun güvenini ve saygısını kazanabildiği ölçüde başarılı ve uzun ömürlü olabilir. Genel olarak kimlik bunalımı yaşanan bir toplumda, bireysel kimliklerin oluşumuna katkıda bulunabilen ve okurlarla özdeşleşebilen bir gazete, medyanın mevcut krizden çıkışında da yol gösterici bir rol oynayabilir.
Türkiye'de, "medya dördüncü güç mü, birinci güç mü?" tartışmaları yapılırken, 'dördüncü güç' olmanın yasama, yürütme ve yargı erklerini kamu adına denetlemek anlamına geldiği unutulup, varlığını siyasal ve ekonomik iktidarların hizmetinde olmaya bağlamayan bir gazetecilik anlayışı hakim oldu. İşini yalnızca hakim fikirleri yansıtmaktan ibaret saymayan, sesi hiç duyulmayanların sesi olan ve 'forum' işlevi de görebilen bir gazeteye gereksinim bütün çıplaklığı ile hissedilmeye başlandı.
Dünyanın savaşın eşiğinde olduğu günlerde bile sürmanşetlerini ve birinci sayfalarının tümünü rakip medya grubunun 'üç kağıt belgeleri'ne ayıran, devletçe el konulan bir bankayı el konulmadan bir gün önce en iyi banka olarak tanıtan, bir yılda bir tek holdingle ilgili 4000 kadar 'pozitif' haber yaparken, yüz binlerce işçi ve memurun Kızılay meydanında toplanmasında en küçük bir haber değeri görmeyen gazetelerden bıkkınlık geldi. Gazetelere ve gazetecilere olan güven bu anlayışlar yüzünden yerlerde sürünüyor.
Güvenin yeniden kazanılmasında anahtar kavram yine gazeteciliktir. Gazetecilik 'doğruyu söyleme mesleği'dir ve onu böyle anlayan insanlar tarafından yapıldığı ölçüde saygınlığını geri kazanacaktır. BİRGÜN herşeyden önce okurlarına 'doğruyu söyleme' konusunda söz vermektedir ve bundan asla taviz vermeyecektir.
Doğru bazı kesimleri dönem dönem kızdırsa ve şimşekleri gazetenin üzerine çekse bile, uzun dönemde en geniş okuyucu kitlesine ulaşmanın en kesin yoludur. Doğru, kimi zaman taraf olduğumuz tarafların kısa vadeli çıkarlarına ters düşüyor görünebilir, ancak uzun vadede yanlış üzerine hiçbir başarının inşası da mümkün değildir.
Son derece hızla değişen bir toplumda, hızlı kararlar alma zorunluluğuyla birlikte yaşıyoruz. Hızlı ama doğru kararlar ancak doğru ve çarpıtılmamış bilgi temelinde alınabiliyor. Bu, demokratik bir toplum olabilmenin de ön koşuludur. Demokrasi ancak doğru bilgilendirilmiş ve eleştirel olabilen vatandaşlar tarafından yaşatılabilecek bir rejimdir. Medyanın asli görevlerinden biri de böyle bir vatandaşlığın yaratılmasına katkı sağlamaktır.
Ne yazık ki, mevcut gazeteler içinde çarpıtılmamış haberlerle birinci sayfalarını hazırlayan, habere taraf olan herkesin görüşüne yer vererek doğruya azami olarak yaklaşmayı hedefleyen 'kaliteli bir gazete' kulvarı boş. Bu kulvarı doldurmak, ilk aşamada yüz binlerce okur kazandırmayabilir.
Ancak, böyle bir yayının hedef kitlesi de sanıldığından daha geniş. İnsanlara çarpıtılmamış veriler ve bilgiler sunulabilirse, o veriyi sunan gazeteden karar verme durumundaki bir politikacı, yeni alanlara açılacak bir işadamı, yeni stratejiler üzerine düşünen bir subay, bütçesini ayarlamak zorunda olan bir memur ya da grev kararı alıp almamak konusunda bocalayan bir sendikacı da yararlanabilir.
Televizyonlar ve televizyonlarda habercilik çıtasını her gün biraz daha düşüren yaklaşım, gazeteler açısından bir dezavantaj olarak belirtilir. Okumayan ve aptallaştırılmış bir kitlenin varlığı öngörülerek, onlara bakacakları bol resimli, az yazılı ve ilkokul öğrencileri için yazılmış iri puntolu gazeteler çıkarılır. Bu tür gazetelerin geniş bir kitleye hitap etme şansı olduğu yadsınamaz. Ancak, bu anlayıştan dolayı gazetelere küsmüş ve 'doğru dürüst, okunacak' gazete arayan bir kesimin varlığı da kesin. BİRGÜN'ün hedef kitlesi de burada duruyor. Gazetecilik açısından gelecek de 'sığlaşmada' değil 'kalitede'.
2. Popüler Bir Gazete Mi? Kaliteli Bir Fikir Gazetesi Mi?
Yeni gazete tartışmaları içinde, özellikle solda, 'popüler gazete - kaliteli fikir gazetesi' kavramları üzerinde sıklıkla durulur. Popülerliğin vardırıldığı bayağılıklardan uzak olunacağını vurgulamak adına 'haysiyetli popülizm' gibi kavramlar üretilir. Popülerlik ve kalite ne denli birbirlerine terstir? Bunlar bütünüyle karşıt durumlar mıdır veya ne ölçüde birbirlerine yaklaştırılabilirler? BİRGÜN popülerlik, kalite-ciddiyet-fikir ayırımında, eğer böyle bir ayırım varsa, nerede duracaktır?
BİRGÜN sınırlı sayıda bir elitin okuyup anlayacağı nitelikte bir gazete olmayacaktır. En geniş kitlelere ulaşmayı hedeflemektedir. Bu anlamda, popüler bir gazete olacaktır. Ancak, popüler gazeteden kasıt BİRGÜN'ün yalnızca sıradan bir ilginçlik ölçütü temel alınarak, cinsiyet sömürüsü yapılarak, hiçbir toplumsal anlamı olmayan uyduruk haberlerle doldurulmuş, bir reklamda söylenildiği "tarafsız yorum" yapan bir gazete olması asla değildir.
BİRGÜN doğruyu söyleme konusundaki tavizsiz tavrıyla diğer "popüler" gazetelerden ayrılacaktır. Daha önemlisi, hakim popüler gazetelerin sıklıkla yaptığı gibi, doğru haberi uyduruk haberler arasına saklayan, çok sayıda dezenformasyona hizmet eden haber arasına vaziyeti kurtarmak için bir iki doğru haber sıkıştıran bir gazete olmayacak BİRGÜN. Önemli haberi önemsizlerin arasına başlık ve mizanpaj marifetleriyle gizlemeyecek.
Suya sabuna dokunmayan konularda yorum çeşitliliğine sahip ama temel konularda hep sermayeden yana belli bir yorumu dayatan bir gazete olmayacak. Doğru haberi yazmakla yetinmeyen, ama aynı zamanda yorum, analiz ve mizanpajdaki yer ve başlığın çekiciliği ile onu öne çıkaran bir yol izleyecek. Haber bombardımanı içinde doğru ve önemli haberi öne çıkarırken, "bilinmesi hoş ama boş bilgiler"in karşısına "bilmeye gereksinim duyduğumuz bilgiler"i dikerken hiç çekinmeden popüler gazetelerin kullandığı yöntemleri ve teknikleri kullanacak.
Batının gazetecilik tarihi irdelendiğinde iki büyük canlanma dönemi görülür: Fransız İhtilali ve sosyalist kitle partilerinin kuruluşu. Her iki dönemde de yoksullara gazete okutmaya çalışmak ana kaygı olmuştur. "Ciddi gazeteler" tarihsel olarak yoksulların oy kullanma haklarının olmadığı, ilgiye değer tek kamoyunun liberal burjuvalar ve entelektüeller olduğu bir dönemin geleneği üzerine otururlar. Bu kesimin kabulleneceği bir biçimi geliştirmişlerdir.
Oysa, sosyalist gazeteler kendilerini daha az eğitimli işçilere ve yoksullara okutmayı hedefliyorlardı ve bugün popüler gazetelerin kullandığı tekniklerin hemen tamamını onlar bulup geliştirdiler. Yoksulların oyları ve kamuoyu etkisi kıymete binmeye başlayınca, bir yandan eski tarz gazetelerini çıkaran burjuvazi, öte yandan da emekçi, yoksul kitleleri etkilemek için onların okumaya eğilimli oldukları tür gazeteleri siyasal içeriklerini boşaltıp, yerine seks, futbol ve skandal haberleri doldurarak yeniden ürettiler.
Ancak, içeriğin ciddiyetine ve kalitesine olan talep hiçbir dönemde azalmadı. Son yıllarda bazılarının ileri sürdüğü gibi, televizyonların insanlara sunduğu hız ve renk de ciddi gazetelere olan gereksinimi yok etmedi, tersine artırdı. TV'lerin imaj ve görüntü bombardımanı insanları daha sağlam bilgi ve haber arayışına da itmekte.
Savaş dönemleri 'toplumsal merak'ın doruğa çıktığı dönemlerdir ve TVler bu dönemde gelişmeleri anında izleyiciye aktararak en avantajlı duruma geçerler. Oysa, birinci Körfez Savaşı sırasında Batı'da yapılan araştırmalar magazin gazeteleri tiraj kaybederken ciddi gazetelerin tiraj kazandığını ortaya koydu. Son Irak işgali döneminde de benzer bir eğilimin görüldüğü söylenebilir.
Savaştan önce, 1990 Aralık ayında, tirajı 560 bin olan Guardian savaş döneminde savaşa karşı çıkan ciddi bir çizgi izledi ve tirajını 80 bin artırdı. Bir başka ciddi gazete olan Independent ise aynı dönemde tirajını 410 binden 460 bine çıkardı.
Savaşı hararetle destekleyen Daily Telegraph satışını 1 milyon 100 binden 1 milyon 250 bine çıkarırken 4 milyon tirajlı bulvar gazetesi Sun tirajına yalnızca 100 binlik bir ekleme yapabildi. Hafifliğin öncüsü olan ve İngiltere'de yarı çıplak 3. sayfa güzeli uygulamasını başlatan Sun bile bu uygulamasına da son vererek gelecekte hafiflikle gidebileceği daha fazla bir yol olmadığını gördüğü izlenimini yarattı.
Sözünü ettiğimiz dönem boyunca ciddi gazeteler Fransa'da da aynı çıkışı gerçekleştirdi. Le Monde savaşın ilk günü 900 bin basarak tirajını ikiye katlarken, Liberation da savaşın ilk haftası boyunca yüzde 65.5'lik bir tiraj artışı gerçekleştirdi. Benzer gelişmelerin Almanya, İtalya ve Yunanistan'da da yaşandığını gördük. Bu örnek, kriz dönemlerinde insanların daha güvenilir ve ciddi yayın organlarına yöneldiklerinin kanıtı sayılabilir.
Öte yandan, İngiltere'de Independent, içeriğini aynı tutarken 2003 Eylül'ünde bulvar gazetelerinin formunu deneyen yeni bir uygulama başlattı. Çok satan tabloid gazetelerin formunun Independent içeriğiyle kullanılmasının sonuçlarını bir süre sonra göreceğiz. Ancak, Independent yöneticilerini bu yola iten popüler gazetelerin formuyla daha fazla satabilecekleri düşüncesidir.
Türkiye'yi sürekli kriz halinde bir ülke olarak tanımlamak yanlış olmaz. Mevcut medya ortamında ifrata varan televoleci çizgiye duyulan tepkiyi de hesaba kattığımızda, Türkiye'de de daha ciddi ve kaliteli gazetelere olan ilgi ve talebin artacağı öngürülebilir. BİRGÜN bu anlamda ciddi bir fikir gazetesi olacaktır. Bakılacak değil okunacak bir gazete olacaktır.
Bu popülerliğin reddi anlamına gelmez. BİRGÜN kendisini dar bir çevrenin gündemine hapsetmeyip geniş halk kesimlerinin gündemini gündem edinerek, halkın konuşup tartıştığı konuları sayfalarına taşıyarak, bunları işlerken halka yakın gelecek bir dil ve sunuş biçimi kullanarak popülerliği yakalayacaktır. Batının ciddi fikir gazetelerinin bizdeki gibi manşetleri olmadan, pek spot ve fotoğraf kullanmadan okuyucuya ulaşan şekli bizim için "ağır" kaçacaktır.
BİRGÜN görselliğe önem verişi, vurucu spot ve fotoğraf altı yazılarıyla da popülerliği yakalayacak, kısacası sol/sosyalist gazeteciliğe ait bir tarihsel miras olan kitle gazetesi tekniklerini kullanarak ve bunu yeniden siyasal ve sosyal içeriğiyle buluşturarak okuyucuların karşısına çıkacaktır. Fikri içeriği zengin ama kitlelerin okuyabileceği ve okumayı isteyeceği bir gazete olacaktır.
3. Yayın Politikası ve Çizgi
Her yayın organı toplumda var olan bir toplumsal-siyasal dalgayı yakalayıp onun üzerine oturabildiği ölçüde başarılı olur. BİRGÜN Türkiye toplumsal muhalefetinin ve örgütlü sivil toplumun sesi olacaktır. "Yazdıysa Doğrudur" diyebileceğimiz bir gazete istiyoruz! çağrı metninde ortaya konulan görüşler BİRGÜN'ün yayın politikasının ve çizgisinin ana hatlarını oluşturmaktadır.
BİRGÜN'ün gücü çağrı metnine imza koyanların gücünden, yaygın örgütlenme ağından gelmektedir. Bu hiçbir gazetede olmayan bir avantajdır. Bu gazetenin her okuru aynı zamanda bir muhabir olabilecek ve çevresinde olup bitenleri gazeteye aktarabilecektir.
BİRGÜN, Eğitim-Sen, KESK, TMMOB, TTB gibi kendisine destek veren sivil toplum örgütlerinin ağlarını kullaranak köylere kadar ulaşabilir ve çok yaygın bir okur-muhabir ağına kavuşabilir. Bu ilişki içinde ortaya çıkan gazeteciliğe eğilimli ve yetenekli okurlara dönem dönem verilecek gazetecilik eğitimi ile okurlardan sağlanacak katkının niceliği ve niteliği artırılabilir ve zamanla güçlü bir haber ajansına da sahip olunabilir.
Ancak, bu meslek örgütlerinin desteği gazetenin haberciliği açısından bir soruna da yol açmayacaktır. Söz gelimi bu örgütlerden birinin kongresinde "sandalyeler havada uçuştuğunda" da, siyaseten karşı olduğumuz bir başbakan bir kasabada "gerçekten de sevgi seliyle karşılandığında" gazete olup bitenleri eğilip bükülmeden haber yapacaktır.
BİRGÜN okurları haber almak için bir başka gazeteyi okumaya gereksinim duymayacaktır. Herhangi bir BİRGÜN okurunun "bir de şu gazeteyi alayım, bu gazeteyi alayım" gibi bir gereksinim duyması yeni gazete açısından başarısızlık sayılır ve BİRGÜN birden fazla gazete alan okurlarının birinci tercihi olmayı hedefler.
Gazeteyi eline alanlar, sadece bazı örgütlerin "eylemlerini, basın açıklamalarını, grevleri, taraftarı oldukları partinin abartılı yansıtılışını" değil, aynı zamanda
"MGK'daki polemikleri, AB uyum sürecini, özelleştirmeleri, Avrupa Kupaları'ndaki kulüplerimizi, Azerbaycan'ı, Kolombiya'yı... Bir maden göçüğünden fotoğrafları... Mahalli bir maçta işlenen cinayetin 'büyük' gazetelerin yazamadığı arka planını da" okuyabileceklerdir.
BİRGÜN Türkiye medyasına hakim olan 'bugünkü durum'un dışına çıkabilecek gazeteler olabileceğine ve olması gerektiğine inancın ürünüdür. Gazeteciliğin doğruyu söyleme mesleği olduğunu bilir ve doğruyu söyleyerek halkın güvenini kazanacağına emindir.
BİRGÜN'ü hazırlayanlar demokrasilerin ancak doğru bilgilendirilmiş ve eleştirel olan vatandaşlar tarafından kurulup yaşatabileceğini bilirler ve bu yüzden kendisini doğrudan başka hiçbir güce karşı sorumlu hissetmeyen bir gazetenin Türkiye demokrasisi için de yaşamsal olduğunun farkındadırlar.
Yıllardır izlenmekte olan IMF'ye teslimiyet programı vatandaşlara "tek doğru" olarak takdim edilirken, büyük bir işsizlik ve yoksullaşma süreci yaşayan; bir dizi anti-demokratik baskıya maruz kalan toplumun acil sorunlarının, gazete sayfalarına, TV ekranlarına doğru dürüst yansıtılamayışı BİRGÜN'e duyulan gereksinimin en somut ifadesidir.
BİRGÜN; işini yalnızca hakim fikirleri yansıtmaktan ibaret saymayan ve sesi hiç duyulmayanların da sesi olan bir gazete olacaktır.
* Hiçbir siyasal ya da ekonomik merkeze bağımlı olmayan,
* Bağımsız, özgürlüklerden ve demokrasiden taviz vermeyen, emekten yana, daha adil bir dünyanın mümkün olduğuna inanan,
* Sağ-liberal ABD merkezli ideolojik hegemonya karşısında ciddi bir ağırlık merkezi oluşturacak,
* Toplumu, uluslararası düzeyde ABD'ye boyun eğmenin, içeride de özelleştirmenin tek ve sorgulanamaz doğrular olduğuna inandırmaya çalışmayan,
* Hep barıştan yana olan, fırsatçılık ve çıkar ilişkileri yerine adalet ve eşitlik kavramlarını yücelten,
* Çevre, gençlik ve kadın sorunlarına duyarlı, her türlü cinsiyet ayrımcılığını reddeden, kültürel çeşitliliği zenginlik sayan,
* Türkiye'nin İstanbul'dan ibaret olmadığını bilen,
* Türkiye'de ve dünyada iyi şeyler de olduğunu gören, yaşama sevincini büyüten ve bunları sayfalarına taşıyan,
* Sendika, dernek, vakıf ve meslek kuruluşlarının çalışmalarında haber değeri bulan ve toplumun bu en dinamik kesimlerinin sesi olmaya çalışan,
* Halkın ilgilendiği ve merak ettiği konulara elitist bir tavırla dudak bükmeyen,
* Seviyeli bir magazinin, sporun ve 'hayata benzeyen' futbolun da hak ettiği yeri aldığı,
* Dünyayı ve bilimsel gelişmeleri yakından takip eden ve dünyanın en ücra köşelerinde yanan umut ışıklarına dikkat çeken,
* İletişimin tek yönlü bir süreç olmadığının farkında olan, okuyucudan gelen tepkilere göre kendisini sürekli yenileyebilen,
* Dayanışma ve gönüllü katkılara açık olmakla birlikte, çalışanlarına profesyonellik ölçüleriyle yaklaşan ve tüm haklarını teslim eden bir gazete olacaktır BİRGÜN.
BİRGÜN bir gazetenin her şeyden önce "haber" vermesi gerektiğine inanan ve vatandaşların "acaba bunu neden yazdılar?" diye sormadan, "yazdıysa doğrudur" diyerek okuyacakları bir gazete olacaktır.
4. BİRGÜN'ün Örgütlenme Şeması ve Yönetim Biçimi
BİRGÜN örgütlenme şeması, yönetim biçimi ve çalışanlarıyla ilişkisi bakımından da dünya ölçeğinde bir örnek oluşturma iddiasındadır. Örgütlenme felsefesinin temelinde hakim medyaya alternatif bir kanal ve bir vatandaşlar gazetesi olma anlayışı vardır. Sermaye yapısı itibariyle bir patrona dayanmayan, toplumun değişik kesimlerinden çalışanların birikimleriyle kurulmuş olan SES İletişim AŞ'nin çıkardığı bir gazetedir.
BİRGÜN'ün patronu ve sahibi gerçek anlamda bu ülkenin vatandaşları ve gazetenin çalışanlarıdır. Gazetenin en üst kurumu YAYIN DENETLEME KURULU'dur. Yayın Denetleme Kurulu vatandaş gazeteciliği ve kamu yayıncılığı anlayışı çerçevesinde oluşturulmuştur. Gençlik, kadın, çevre hareketi, işçi, memur, köylü, öğretim üyesi, meslek kuruluşları, özürlüler, vb. gibi çevrelerin temsilcilerinden oluşan 30 kişilik bir grup SES A.Ş. tarafından 2 yıllık bir süre için YAYIN DENETLEME KURULU'nu oluşturmak üzere göreve çağırılır.
Yayın Denetleme Kurulu gazetenin yayın çizgisini izler, kamu adına denetler ve yılda en az iki kez toplanarak değerlendirmelerde bulunur. Gazetenin çıkış bildirgesinde ilan ettiği ilkeler doğrultusunda yayıncılık yapıp yapmadığına karar veren, onu bu doğrultuda yönlendiren kurul Yayın Denetleme Kurulu'dur.
Kurul yılda iki kez yapılan toplantılarda gazeteyi değerlendirir, gazete yönetimine ana rotayı çizer ve gerektiğinde genel yayın yönetmeni başkanlığındaki gazete yönetiminin görevden alınmasını talep edebilir.
Genel Yayın Yönetmeni başkanlığındaki GAZETE YÖNETİMİ gazetenin profesyonel olarak hazırlanmasından sorumludur. Yayın Denetleme Kurulu'nun denetimine açık olmakla birlikte, işine doğrudan müdahaleleri kabul etmeden profesyonel gazetecilik ölçüleri içinde ve tam bir editoryal bağımsızlığa sahip olarak çalışır. Yayın Denetleme Kurulu'nun öneri ve ikazlarını yılda iki kez yapılan Yayın Denetleme Kurulu toplantıları sonucunda alır ve gazeteyi bu uyarılar doğrultusunda hazırlar.
BİRGÜN'ün çıkışından bir yıl sonra gazetenin genel yayın yönetmeni, en az 10 yıl deneyimli gazete çalışanları arasından gazete çalışanlarınca seçilir. Çalışan gazetecilerin seçtiği Genel Yayın Yönetmeni, Yayın Denetleme Kurulu'nun onaylanması ve SES A.Ş. Yönetim Kurulu'nun ataması sonucu görevine başlar.
Gazetenin işleyişinde son söz sahibi olan Genel Yayın Yönetmeni, gazetenin bölümlerinin (dış politika, kültür sanat, spor, çalışma hayatı, vb) editörleri ve Ankara Temsilcisi'nden oluşan bir grupla gazeteyi yapar/yönetir. Burada son söz hakkı genel yayın yönetmeninin olmakla birlikte kararların kolektif aklın ürünü olması asıl tercihtir.
BİRGÜN çalışanları sendikaya üye olamaya özendirilirler ve her türlü sosyal haklarını kullanmaları emekten yana bir profesyonellik anlayışı içinde sağlanır. Çalışanlar belli yöntemlerle şirket hissesine sahip olmaya da özendirilerek BİRGÜN'ün çalışanların aynı zamanda ortak oldukları bir gazeteye dönüşmesi hedeflenir.
Öte yandan, BİRGÜN büroları ana hatları burada çizilen yaklaşımın okulu da olacaktır. Deneyimli muhabirlerin her birinin genç ve gazetecilik heyecanı duyan asistanları olacak, bu asistanlarla deneyimli muhabirler ve gazete yönetimi arasında artık unutulan "usta-çırak ilişkisi" mutlaka yeniden kurulacaktır. Gazeteciler arasında son derece yaygın olan güvensizlik duygusu ve yerini sağlama alma kaygısı BİRGÜN'de kurulacak dayanışmacı ilişki ve çalışana değer veren yapı sayesinde aşılabilecektir. Heyecanla başlanılan pek çok gazete projesi, bir süre sonra çekememezlikler, kıskançlıklar, engellemeler gibi sıradan "insanlık hallerinin" kıskacında büroların felç olmasıyla sonuçlanabilmiştir.
BİRGÜN büroları, bu tür "işyeri hastalıkları"nın, bütün büronun saygı duyduğu, yeteneklerine ve birikimine inandığı, kompleksleri olmayan bir yöneticiler tarafından yaratılacak bir arkadaşlık ortamı ve takım ruhu sayesinde aşıldığı bürolar olacaktır.
5. BİRGÜN Çalışanları El Kitabı
BİRGÜN yayına başladığı ilk günden itibaren bütün yazarları ve muhabirleri aracılığıyla mesleğin etik kurallarına uyacağını deklere eder. Bu etik kuralların neler oldukları, çalışanların hak ve sorumlulukları, gazetenin habercilik anlayışı ve haber yazma tarzı, dili, yapısı ve yönetim tarzı detaylı bir şekilde çalışanların el kitabında toplanmıştır. Gazeteyle ilgili bütün tarafların, aynı zamanda eğitici bir metin de olan, bu ilke ve sorumluluklar manzumesi çerçevesinde hareket etmesi beklenir. Bu kitapçıkta belirtilen ilke ve kuralları benimsemeyenler BİRGÜN'de çalışamazlar. Okurlar da, kolaylıkla edinebilecekleri bu kitapçıkla gazetelerini denetleme olanağına kavuşurlar.
6. Dil
Yapılan geniş katılımlı gazete toplantılarında bilinçli okur kitlesinin en çok yakındıkları konuların başında Türkiye gazetelerinin dil konusundaki özensiz, savruk yaklaşımları gelmekteydi. Güzel ve doğru Türkçe kullanımı BİRGÜN'ü diğer gazetelerden ayıran önemli özelliklerden biri olacaktır.
"Akla gelen ilk şey genellikle yeterince iyi değildir. Yazmak bir ikinci kez düşünme sanatıdır" denir. BİRGÜN yazmak ve dil konusunda son derece titiz olacaktır.
Dünyanın her yerinde gazete okuru sayısı gittikçe azalıyor. Haber kaynakları çoğaldı (TV, kablolu TV, İnternet, cep telefonları, vb) ve bu kaynaklara oturduğumuz yerden ulaşabiliyoruz. Bilgiye ulaşmak için okumak, özellikle gençler tarafından, ek bir çaba gibi görülmeye başlandı. Bu yüzden, okumanın bir keyif haline getirilmesi şart. BİRGÜN diliyle bu keyfi vermeyi amaçlamaktadır.
Gazetedeki haberlerin dili ile diğer yazıların dili arasında bir fark olması kaçınılmazdır. Diziler, röportajlar, ve haberler dışındaki yazılar öyküsel, edebi bir dille kaleme alınırken haberlerin dili son derece sade, basit ve direkt olacaktır. Doğru dil uzmanlık alanlarının jargonu değildir. Her konu ortalama insanın kavrayabileceği sade bir dille haberleştirilecektir.
Muhabirler anlatmak istediklerini hiç dolandırmadan doğrudan söyleyebilmeli, bunun için her şeyden önce kendileri doğru anlayabilmelidirler. Haberi yazdığı kitleyi tanımak da onlara anlatmada muhabire kolaylık sağlar. BİRGÜN muhabirleri bu türden becerilerini geliştirmeleri için mutlaka dönem dönem meslek içi eğitime tabi tutulacaklardır.
Saygın ve ciddiye alınan bir gazete olmakla sıcak ve keyifle okunan bir gazete olmak birbiriyle çelişmez ve ikisi arasındaki sentez de büyük ölçüde kullanılan dille yapılabilir. Haberde yukarda belirtilen türde bir dil kullanılırken, gazetenin diğer bölümlerinde daha öyküsel, edebi, hicveden, ironik bir dil kullanılması ciddi gazetede sıcaklığı sağlayabilir.
7. Hedef Kitle
Yukarda niteliğine ilişkin ana çizgileri ortaya koyduğumuz bir gazete nispeten eğitimli bir kesimin, orta ve üst orta sınıftan insanların ve emekçi kitlelerin örgütlü kesimleri ile önde gelenlerinin okuyacağı bir gazete olacaktır. BİRGÜN popüler gazetelerin kullandıkları teknikleri kullanarak çok daha geniş kitlelere ulaşmayı da hedeflemektedir.
Yine de, BİRGÜN'ün en kolay iletişim kurabileceği kesim üniversite öğrencileri ve üniversite mezunları olacaktır. Üniversitelerde ders veren binlerce öğretim üyesinden sol-demokrat çizgide olanların kendilerini çok yakın hissettikleri bir gazete de yoktur. BİRGÜN, aydınların ve sanatseverlerin de tiryaki olacakları bir gazete olacaktır.
Orta sınıfın değişik katmanları içinde yer alan öğretmenler, diğer kamu çalışanları, doktorlar ve subaylar, eğitimli ve vizyonu olan işadamları ve sendikacılar da böyle bir gazetenin hedef kitlesi içinde yer alır. Her gazetecinin sabah gazeteye geldiğinde yaptığı ilk iş gazetede imzasını aramaktır. Bu okur için de aynen böyledir. Yani, okur, içinde kendini bulabildiği gazeteyi alır. Dolayısıyla yukarda adı geçen kesimler kendilerini gazetede bulabilmelidirler. BİRGÜN'nün çağrı metnine imza koyan muhalif sivil toplum örgütleri, meslek örgütleri ve onların üyeleri gazetede kendilerini bulacaklardır.
Türkiye'nin sorunlarına olan seviyeli yaklaşım ve nitelikli habercilik gazeteyi diplomatik çevrelerin de yakından izlediği ve vazgeçilemez gördüğü bir yayın haline getirebilir. Özellikle Ankara'daki yaşamları, görüşleri ve ülkelerinin renkleri ile gazeteye taşınabilecek diplomatik çevreler, başta kendilerini buldukları için aldıkları gazetenin zamanla tiryakisi olabilirler. Bu tür çevrelerin vazgeçemediği bir yayın olmak gazeteye tirajından öte bir etkinlik sağlayacaktır
BİRGÜN her şeyden önce toplumsal muhalefet dalgasının sesi olmayı hedeflemektedir. Toplumsal muhalefet kesimleri; işçiler, gençler, kadınlar, öğrenciler, öğretmenler, profesyoneller, çevreciler onun asıl hedef kitlesidir. Bu toplumsal kesimlerin yalnızca bir okur değil, muhabir-okur olmaları BİRGÜN'ün gücü olacaktır.
8. 'İstanbul Gazetesi' Olmayacak.
Türkiye'nin çok sayıdaki "ulusal" gazetelerinin aslında birer "yerel" gazete olduğuna, birer İstanbul gazetesi olduklarına ilişkin zaman zaman traji-komik olabilen örnekler vardır. Türkiye gazetelerinin çoğu ülkeyi İstanbul'dan ibaret gören bir anlayışla hazırlanmaktadır.
Bu gazetelerde Ankara yalnızca siyasetle var olabilirken, diğer Anadolu kentleri hemen hemen hiç yoktur. Bu yüzden, Marmara'nın ortasından geçen fay hattının biraz güneye kaydığı saptanınca sevinç çığlıkları atan, karakış dalgası doğuya kayınca "oh" diye haykıran manşetler atabilen gazetelerimiz vardır. Oysa fay hattının güneyinde Bursa, doğuda ise başka kentlerimiz yer almakta buralarda da bizim insanlarımız yaşamaktadır.
3. sayfadaki cinayet haberleri bile Türkiye İstanbul'dan ibaret sanılarak hazırlanır: "Dün gece Bahçelievler'de bir kadın sarhoş kocasını baltayla keserek öldürdü". Ulusal gazetede bu haberi okuyan Tokatlı, Ankaralı ve yaşadığı kentte bir Bahçelievler olan nice Türkiyeli, "Acaba hangi komşum bu cinayeti işledi?" diye etrafına bakınmaya başlar. Oysa o gazeteyi hazırlayanlar için Türkiye İstanbul'dur ve yalnızca İstanbul'da bir Bahçelievler vardır. Bu yüzden haberlerinde "İstanbul Bahçelievler'de" demeye de gerek görmezler.
Türkiye gazetelerini okuyan birisi üretimin yalnızca İstanbul'da gerçekleştirildiğini, sanayiinin yalnızca İstanbul'da olduğunu, üniversite hayatının, sporun, sanatın ve eğlencenin yalnızca İstanbul'da yaşandığını sanacaktır. Oysa, Ankara'da, Eskişehir'de, Gaziantep'te, Çorum'da da üretim gerçekleştirilmekte, Anadolu'nun dört bir yanına yayılmış üniversitelerde de bir şeyler yapılmaya çalışılmakta, spor, sanat ve eğlence her yerde bir şekilde var olmakta, var olmaya çalışmaktadır.
BİRGÜN Türkiye'yi İstanbul'dan ibaret sanan anlayışa yenilmeyecek, ciddi bir yurt haberciliği yapacaktır. Ona destek veren meslek kuruluşlarının ve sivil toplum örgütlerinin ülkenin en ücra köşelerine kadar ulaşan örgütlenme ağı, buralarda yaşayan okurların aynı zamanda birer muhabir gibi gazeteyi sahiplenmeleri, bu konuda BİRGÜN'ün ayrıcalığı olacaktır.
BİRGÜN İstanbul dışında yaşana sanat-kültür etkinliklerinin yansıtılmasına özel bir önem verecek ve böylece Anadolu'nun cılız kalmış sanat-kültür yaşamına da destek olmaya çalışacaktır.
Türkiye başkentinin yüzde 70'i gecekondulardan oluşuyor ve gecekondulaşma hemen her kentte gözlenen önemli bir toplumsal olgu. Gecekondu aynı zamanda alt sınıf insanlarının mekanı. Kente ve topluma ilişkin çok önemli dinamikleri içinde barındırıyor.
Türkiye çok çarpıcı bir gelir uçurumu ve korkunç bir yoksulluk da yaşıyor. Buraların gazeteye taşınabilmesi bu önemli toplumsal olgu ve dinamiklerin de görülebilmesi demek. BİRGÜN yurdun her yanındaki gecekonduları, varoşları ve buraların yoksul yaşamlarını da sayfalarına taşıyacak. Ancak bunu hamasi bir yoksulluk edebiyatı ile ajitatif ve slogansal düzeyde değil, üniversitelerde yapılan ciddi gecekondu ve yoksulluk araştırmaları ışığında ve onları bir günlük gazete için "popülarize" ederek yapacak.
9. Gazetenin Temel Bölümleri
BİRGÜN gazetecilerin profesyonelliği ile belli alanların uzmanlarının uzmanlıklarının bir potada eritildiği bazı temel bölümlerden, ana sayfalardan oluşacak. Bu sayfaların sorumluları olan editörler, gazeteye destek veren uzmanların dilinden anlayan, onların birikimlerini gazetecilik gözlüğü ile görüp değerlendirerek hazırladığı sayfaya taşıyabilen profesyoneller olacaktır. Editörler, hazırladıkları sayfalar için çalışan muhabirlerin alanlarında uzmanlaşmaları için onlara her türlü desteği verecektir.
A-Birinci Sayfa
BİRGÜN'ün birinci sayfası, popüler gazete-kaliteli/fikir gazetesi bölümünde tartışılan anlayış çerçevesinde popüler gazete teknikleri kullanılarak hazırlanacak, fotograf ve renk kullanımından kaçınılmayacaktır. Ancak, birinci sayfada en çarpıcı biçimde sunulan haberler, haberin devamında ve içeride bütün boyutlarıyla ve ciddi gazetelerin titizliğiyle verilecektir.
Birinci sayfa önemli haberin abur cubur haberler arasına saklandığı değil, bağıra bağıra öne çıkarıldığı sayfalar olacaktır. Hükümet Irak'a asker gönderme kararı almışsa (6.10.2003), dünyanın önemli kanalları (BBC) bunu ana haber bülteninde birinci haber olarak geniş bir dosya halinde işliyor ama Türkiye'nin büyük (!) gazeteleri koca manşetlerle öne çıkardıkları "savcı cesetleri cinayet yerinde kontrol etmedi" (Hürriyet, 7.10.2003) haberlerinin altında minicik görüyorlarsa, burada ciddi bir habercilik sorunu var demektir.
BİRGÜN'ün birinci sayfaları "gerçek haber"in saklandığı değil, en çarpıcı şekilde sunulduğu bir vitrin olacaktır.
BİRGÜN fotograf enflasyonu yaşanan, okunmaktan çok bakılmak için hazırlanmış bir gazete olmayacak. Fotograflara, "başlı başına bir haber" olduğu kadar, bir sanat eseri gözüyle bakıp yer verecek. Bir kare fotoğrafın çok şey anlattığı bilinerek hazırlanacak BİRGÜN. Birinci sayfadan çarpıcı bir fotoğrafı yorumsuz vermek ve foto muhabirlerinin emeklerini en saygın tarzda değerlendirmek gazetemizin önemli özelliklerinden olacak.
B- Politika/Parlamento/Partiler
Politika haberleri Ankara bürolarının asli işi olarak görülür. Bu anlamda BİRGÜN'ün Ankara bürosu da son derece donanımlı olacaktır. Ancak, yerel politika da gazetede kendisine hak ettiği ölçüde yer bulacaktır.
Politika haberlerinin izlenmesinde muhabirin niteliği son derece önemlidir. Donanımsız, yetersiz, alanına hakim olmayan muhabirlerin, politika alanında kaynaklarıyla kurdukları vıcık vıcık ilişkiler, muhabirleri kısa sürede kaynağın sesi haline getirmekte, zamanla parti içi saflaşmalarda bile taraf olan muhabirler ortaya çıkmaktadır. Bu ilişkiler üzerinden gazetelere sıklıkla "önemli" görünen ama kaynağı hep belirsiz kalan haberler akar. Bu tür haberlerde önemli ölçüde yönlendirme vardır.
Kaynağı belirli politika haberleri neredeyse basın toplantıları, grup ve komisyon toplantıları ve politikacıların özel demeçleri ile sınırlanmış durumdadır. Bu haberlerde de önemli noktaların satır aralarında kaybolduğu, ana unsurun geri plana itildiği görülür sık sık. Muhabirler "yakın oldukları" kaynaktan aldıkları haberleri farklı kaynaklardan doğrulama konusunda fazla istekli davranmazlar.
"Abi, birşeyler söyle de yazalım" tarzında bir gazeteci-kaynak ilişkisi, bugün alınan bir demece karşı bir demeci, özellikle yarın alarak güya bir taşla iki, üç haber düşürme anlayışı politika haberciliğinin ciddi hastalıkları olarak görülmektedir. Bu iş liderler düzeyinde yapıldığında önemli bir gazetecilik başarısı sağlandığı düşünülmekte, liderler de yalnızca köşe yazarlarına ve Ankara temsilcilerine konuştuğundan muhabirler işlevsizleşmektedir. Liderlerin söylediği sıradan sözlerin "önemli gazetecilere" söylenince manşet olması muhabirleri daha da edilginleştirmektedir.
BİRGÜN'de bu hastalıklara yer olmayacaktır. BİRGÜN muhabirleri, inisiyatif alanları geniş, donanımlı, politika alanında uzmanlaşmış ve bu uzmanlığı sürekli bir meslek içi eğitimle geliştiren muhabirler olacaktır. Muhabirlerimiz "Bugün bir açıklamanız olacak mı efendim"in ötesinde sorular sorabilecek, haberlerini haberin tüm unsurlarına yer vererek yazabilecek gazeteciler olacaktırlar.
Siyasette eğilimler, yönelimler, hedefler vardır. BİRGÜN verilen demeçleri bunlarla örtüştüren, demeçlerin altındaki ana yönelimleri saptayıp öne çıkaran, analitik bir siyaset haberciliği yapacak, bunu yaparken çerçevesini yalnızca parlamentodaki partiler ile sınırlamayacaktır.
C- Forum Sayfası
BİRGÜN'ün ciddi bir fikir gazetesi olma özelliği hergün hazırlanacak olan forum sayfasıyla de görülebilecektir. Forum sayfasında ilişki kurulan aydınlar ve uzmanlar gündemdeki konulara ilişkin düşüncelerini özgürce ifade edecek, akademik çevrelerle ilişkiler geliştirilerek onların birikimlerini, araştırmalarını forum sayfası üzerinden okurlarla paylaşmaları sağlanacaktır. Forum sayfası belki bir-iki yüzle ifade edilebilecek entellektüel birikim sahibi yazarın düzenli olarak BİRGÜN okurlarıyla buluştuğu bir platform olacaktır. Bu sayfanın editörü hem bu çevrelerle ilişkiden hem de sayfanın hazırlanması ve gazetenin diğer bölümlerini beslemesinden sorumlu olacaktır.
Forum sayfası, üniversitelerle gazetenin hem yazar hem de okur düzeyinde de organik bağlarının kurulmasını sağlayacaktır. Sosyoloji, siyaset bilimi, iletişim, çevre, nükleer enerji, tıp, vb. alanlarda çalışan çok sayıda bilim adamı ile gazete bu sayfada sağlam ilişkiler geliştirdikçe, bu çevrelerin ürünleri gazetenin diğer bölümlerinde de haber, röportaj ya da dizi yazı olarak da değerlendirilebilecektir.
D- Dünya / Dış Haber / Diplomasi
BİRGÜN dünyada olup bitenleri yakından izleyen ve dünya haberlerine geniş yer ayıran bir gazete olacak. Dünyanın şekillenmesine yol açacak nitelikteki uluslararası gelişmeler ve olaylar, daha adil ve güzel bir dünya adına umut verici gelişmeler BİRGÜN'de mercek altına alınacaklar. Doğal olarak, Türkiye'yi ilgilendiren dünya haberleri daha yakından izlenecek.
Gazeteler dünyada olup bitenleri, bir ölçüde kendi muhabirleri aracılığıyla aktarsalar da asıl olarak ajans haberciliğinin etkisi altında izliyorlar. Dünya ile okurların fazla ilgilenmediğini varsayıldığından ya da dünyaya ciddi bir ilgi pahalı olduğundan bu alandan uzaklaşan bir yaklaşım hakim. BİRGÜN değişik ülkelerdeki doğal okur-muhabir ağını kullanarak, dünyayı yalnızca kuru haberle değil, renkli, öyküsel dille yazılmış, ilginç ama aynı zamanda analitik yazılarla izleyecek. Özellikle hafta sonları dünyanın değişik yörelerinden gönderilen keyifli yazıları sayfalarına taşıyacak.
Uzman yazarların analizleri, değişik dünya gazetelerinden yapılan çeviriler, farklı ülkelerde benzer çizgide yayın yapan gazetelerle gerçekleştirilen işbirliklerinin ürünleri, ve ciddi muhalif websitelerinin yayınları BİRGÜN sayfalarında okurlara ulaşacak. Büyükelçilikler ve yabancı ülke temsilcilikleri hemen yanı başımızdaki dünyaya açılan kapılardır.
Buralarla yalnızca haber düzeyinde bir ilişki değil, onların gözüyle Türkiye'yi irdeleyen, onların sosyal hayatlarını ve çevrelerini gazeteye taşıyan ve yine onlar üzerinden ülkelerinin renklerini, kültürünü gazeteye aktaran bir ilişki kurulacaktır. Aynı şekilde, Dışişleri Bakanlığı ile kurulacak sağlıklı bir ilişki de dünyayı izlemenin en önemli araçlarındandır. BİRGÜN dünya sayfalarını bu tür nitelikli ilişkileri kurabilecek muhabirleri aracılığıyla hazırlayıp okuyucularına sunacaktır.
E- Ekonomi/Çalışma Yaşamı
Ekonomi sayfaları BİRGÜN'ü diğer gazetelerden ayıran sayfalardan bir başkası olacak. Bu sayfalar, ekonominin yalnızca borsa ve holding haberleri olarak görülmediği, toplumsal çerçevesi içine oturtulmamış rakamlar yığını olmayan, ekonomiye çalışanların perspektifinden bakan, ekonomiyi anlaşılamaz bir yüksek uzmanlık alanı olmaktan çıkaran ve çalışma yaşamı ile bir bütünlük içinde ele alan sayfalar olarak hazırlanacaktır. Üniversitelerdeki akademisyenler ile sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri ve sendikaların ekonomi ve çalışma yaşamı üzerine araştırma ve değerlendirmeleri bu sayfalarda yerini bulacaktır.
Ancak, BİRGÜN'ün ekonomi sayfaları bütün toplumun ekonomik yaşamını etkileyen önemli kararların Hazine, Merkez Bankası, Maliye Bakanlığı gibi kuruluşlarda, ekonomi bürokrasisinin tepelerinde alındığının farkında olan bir anlayışla ve buralardan haber alabilen kanallara da sahip olan bir yapıyla hazırlanacaktır.
F- Yurt Haberleri
Hakim medyanın daha çok bir sansayon, cinayet ve kaza haberciliği alanı olarak değerlendirdiği 3. sayfalar BİRGÜN'de bir yurt haberleri sayfası olarak hazırlanacaktır. Ajanslar yurdun dörtbir yanından hergün kimsenin dikkatini çekmeyen çok sayıda haber geçmektedir. BİRGÜN bu haberleri kendi muhabir ağı içinde gelen haberlerle de birleştirerek ve onların toplumsal süreçlerle ilişkisini kurarak değerlendirecektir. Bu anlamda da, "çok ciddi" bir gazetecilik yapacaktır.
Belli bir yörede tekrar eden haberlerin, intiharların ya da trafik kazalarının, tek tek olaylar olarak değil, farklı boyutlarıyla ve tarihsel-toplumsal çerçevesine işaret edilerek haberleştirilişini göreceğiz BİRGÜN'de. Polisiye olaylar, adliyelerden ve yüksek yargı kurumlarından gazeteye akan haberler de aynı anlayışla değerlendirilecektir.
G- Spor
BİRGÜN asla spora, futbola dudak büken bir gazete olmayacak. Spor sayfalarımız, "Sadece spor sayfaları bile bizim gazeteyi almak için yeterli bir sebep olmalı. Futboldan başka sporlar olduğunu da bilerek en iyi futbol haberlerini, yorumlarını, istatistiklerini biz vermeliyiz. Muhalifiz diye dudak bükenler bile pazartesi günleri bizi okumalı" anlayışıyla ve "çok iyi bir spor servisi" tarafından hazırlanacaktır.
H- Röportaj/Dizi Yazılar
BİRGÜN'ün sürekli bölümlerinden biri de Röportaj/Dizi Yazılar sayfası olacak. Gazete, röportaj ve dizi yazılara özel bir önem verecek ve bu yazıları üç noktadan değerlendirerek ele alacak:
1) Mutlaka keyifle okunan bir dille, edebi nitelikli olarak yazılmaları gözetilecek,
2) Sosyolojik bir değerleri olmasına dikkat edilecek,
3) Özellikle başlangıçta, iyi tanımlanmış ve geniş kitleleri konu seçip onların sorunlarını ve onları anlatan konular ele alınacak. Bu üçüncü nokta, özellikle ilk günlerde gazeteye okur kazanmak açısından önemli. Örneğin, öğretmenler, astsubaylar, mühendisler, doktorlar, üniversiteliler gibi belli bir meslek grubunu hedef alan diziler o kesimlerin doğrudan ilgisini çekecek, bir dizi çerçevesinde kendisini bulmak için gazeteyi alanlar, karşılarında iyi bir gazete görürlerse onu almaya devam edebileceklerdir.
I- Okur Mektupları
BİRGÜN, okur tepkisinin (feed back), okurla karşılıklı etkileşim içinde olmanın her yayın faaliyetinin başarısı için son derece önemli olduğunu çok iyi bilmektedir. Gazetenin okurlarla olan dinamik ve interaktif ilişkisi gazete sayfalarında da görülebilecektir. Okurun nabzını tutmak, okurla bütünleşmek artık büyük ölçüde unutulan okur mektupları aracılığıyla mümkündür. BİRGÜN mutlaka okurlara kendini açacak, ikinci sayfasının yarısına yakınını okur mektuplarına ayıracak ve bu mektuplardan yansıyan değerlendirmeleri mutlaka dikkate alacaktır.
İ- Eğlence/Magazin/Bulmaca
Genel olarak medyanın ve bu arada gazetelerin işlevlerinden biri de eğlendirmek, okurun hoşca vakit geçirmesine katkıda bulunmaktır. BİRGÜN bu işlevi önemsemez bir anlayışla hazırlanmayacaktır. Halkın ilgisini çeken ve her yerde konuşulan TV dizileri, filmler, bu filmlerin yıldızları, yaşamları merak edilen sanatçılar ve ünlüler de gazetenin ilgi alanına girecek.
BİRGÜN yalnızca İstanbul'daki ve belli başlı metropollerdeki eğlence yaşamını değil, yurdun farklı yörelerindeki eğlence yaşamını da sayfalarına taşıyacaktır. Kuşkusuz, BİRGÜN'ün buraları ve buralardan gelen haberleri işleyiş tarzı diğer gazetelerden farklı ve kendi yayın politikasına uygun olacaktır. Bu arada, meraklıları BİRGÜN'de bulmaca çözmenin keyfini de yaşayacaklar.
J- Eğitim / Sağlık
BİRGÜN eğitim ve sağlık konularına özel önem verecek ve bu konuları hergün düzenli olarak ayırdığı bir sayfa aracılığı ile izleyecektir. Her iki alan da bu alanın uzmanı olan hekimler ve eğitimcilerle işbirliği içinde ve asıl olarak onların katkıları koordine edilerek gazetenin sayfalarına taşınacaktır. BİRGÜN'ü var eden toplumsal kesimler arasında Tabip Odaları, SES ve Eğitim-Sen gibi meslek örgütlerinin önemli bir yer tutuyor olmaları gazetenin en önemli avantajlarındandır.
BİRGÜN, hakim medyadan farklı olarak, eğitim ve sağlık alanlarının birer kamu hizmeti alanı olduğu ve bu hizmetlerden bütün vatandaşların eşit olarak yararlanması gerektiği anlayışıyla hazırlanacaktır. Sağlık ve eğitimde özelleştirmenin güzelleştirme anlamına geldiği savını yerleştirmeye çalışan hakim medyaya karşı, eğitim ve sağlığın birer tüketim nesneleri olarak görülemeyeceği anlayışını öne çıkaracaktır.
Bu anlayış, gazetenin haberciliğini de şekillendirecek, 5 yıldızlı otel gibi hastaneleri öne çıkaran, zayıflatma endüstrisiyle ilgili diyet haberlerine çarşaf çarşaf yer veren değil, bunların yerine temiz su kullanımıyla ilgili araştırmaları öne çıkaran sağlık sayfaları olacak BİRGÜN'ün. Gazetede ilaç endüstrisinin açık ya da gizli propagandası yapılmayacak, akılcı ilaç kullanımını öne çıkaran haberler yapılacak.
Her gün bir sınava hazırlanmakta olan milyonlarca çocuk ve gencin varlığının farkında olunarak, onların sorunlarına eğilinecek. Bu gençler, karşılaştıkları sorunlarda kendilerine yol gösterecek uzmanlara BİRGÜN sayfalarında ulaşabilecekler. Bir anlamda, gerek sağlık gerekse de eğitim alanlarında BİRGÜN okurlarının kolaylıkla ulaşabilecekleri ve sorularına yanıt alabilecekleri "Güzin ablalar"ı olacak.
K- Kültür/Sanat (Sinema/TV)
BİRGÜN, okurlarına, zengin, İstanbul'un ötesine de ulaşabilen, sanat-kültür faaliyetlerinin her alanını kapsamaya çalışan bir sayfa hazırlamaya çalışacak, daha güzel ve daha adil bir dünyanın mümkün olduğuna inanan sanatçıların kültür insanlarının katkılarıyla bu sayfasını renklendirecektir.
L- Köşe Yazarları
BİRGÜN'de diğer gazetelerde gözlenen köşe yazarı enflasyonu olmayacak. Haberi köşe yazısı gibi sunan yazarlar da olmayacak. BİRGÜN muhabirlerin uzmanlaşmasını ve uzman muhabirlerin kendi alanlarında haber-analizler yazmasını özendirecek. Ancak, okurun dünyayı anlamasını, algılamasını ve anlamlandırmasını kolaylaştıracak, keyifle okunacak köşe yazarları da olacak gazetenin.
M- İlan/Reklam
BİRGÜN reklam ve ilan gelirleri pastasından alabileceği en büyük payı almak için profesyonel bir çaba içinde olacaktır. Buradan gelecek gelir gazetenin ekonomik olarak kendini sürdürebilmesi açısından önemli bir kaynaktır. Ancak, ilanlar yalnızca sağlayacakları ekonomik fayda üzerinden değerlendirilemezler.
İlanlar, özellikle de küçük ilanlar, bir gazetenin okunmasını sağlayan önemli unsurlardandır ve okur kitlesinin belli özgün sorunları üzerinden kendi aralarında haberleşmelerinin de bir aracıdır. Otomobilini ya da evini satmak isteyen bir okurla, otomobil ya da ev almak isteyen bir okurunu buluşturmak, eleman arayan bir okurla iş arayan bir okuru bir araya getirmek hem BİRGÜN'ü okurlar açısından işlevsel kılar, hem de okur çevresini genişletir.
Bu yüzden, BİRGÜN ve onu destekleyen kesimler özellikle başlangıçta, doğrudan bir ekonomik gelir de beklemeden, küçük ilanlar almak için özel bir çaba sarfedeceklerdir.
10. Ekler
BİRGÜN haftanın belli günlerinde belli konularda ekler hazırlayıp bunları okurlarla buluşturma çabası içinde de olacaktır. Şimdilerde, sol ve muhalif genç çevrelerce çıkarılan bazı (mizah) dergilerin ek olarak verilebilmesi için çaba sarf edilecektir.
A- Çocuk:
Bir gazete nihayet evlere giren ve evlerde de okunan bir yayındır. Bu nedenle şu veya bu şekilde ailelerle ilişkiye geçer. Aile biraz da çocuk demektir. Oysa Türkiye'de çocukları da düşünen ve onlar için hazırlanan başarılı bir gazete örneği yok gibi. BİRGÜN'de özellikle bazı İslamcı yayınların doldurmaya çalıştığı bu alan ihmal edilmeyecek.
Haftada bir gün (Cuma) verilen çocuk eki, yalnızca çocukları eğlendirmeyi, onlara oyun oynatmayı hedefleyen bir gazete değil, onların içinde yaşadıkları ve kendilerini bekleyen dünyayı anlamalarına yönelik bir haber gazetesi olacak. Bir hafta boyunca yaşanan ve gazetede büyükler için yazılan yurt ve dünya olayları, çocuk ekinde onlar için hazırlanmış bir haftalık haber gazetesi gibi sunulacak, bu sunum uzmanların ve pedagogların katkılarıyla şekillendirilecek, hatta bu ekin asıl olarak çocuklar tarafından hazırlanması özendirilecektir.
Çocuk gazetesi okullara gidip, hem öğretmen hem de öğrencilerle organik bir bağ kurarak çocukların ürünlerini (resim, şiir, kompozisyon) sayfalarına taşıyabilecektir. Çocukların yaratıcılığını geliştiren yazılar, yarışmalar, bulmacalar, çocuklarla ilgili haberler, çağdaş çocuk masalları, çocuk sağlığı, çocuk tiyatrolarından ve filmlerinden haberler, çocuk kitaplarının tanıtımı, çocuk dünyasındaki önemli olayların (boşanma gibi) çocuklarca anlaşılmasına katkı sağlayacak yazılar, vb. bu ekte rastlanacak bölümler olacaktır.
B- Internet
Ek ya da gazete içinde bir bölüm olarak İnternet de BİRGÜN'de hak ettiği yeri bulacak. Muhalif İnternet sitelerinin yakın takibinden gazetenin diğer bölümleri de beslenebilecektir.
C- Eğitim/Sağlık
Belli dönemlerde eğitim ve sağlık alanlardaki uzmanların katkısıyla hazırlanan ekler, kitapçıklar dağıtılabilecek. Dershanelerin katkısıyla üniversite ya da kolejlere hazırlık için test kitapçıkları verilebilecektir. Yine, dil öğrenimine hizmet edecek eklerin verilmesi de düşünülecektir.
D- Kitap
BİRGÜN ciddi bir kitap eki hazırlayacak, kitap eki farklı kültür ve sanat etkinliklerini de içeren daha zengin bir ek olarak hazırlanabilecektir. (DT/NM)
* Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Genel Başkanı Doğan Tılıç'ın yazısı ÇGD Bursa Şubesinin yayın organı Çağdaş'ın Ekim 2003 sayısından alındı.