Deniz Tanrısı Poseidon 'un altın yeleli atlarını barındırdığı mağaraların bulunduğu ... Bereket Tanrısı 'nın konuk olduğu...
Kuzey'den yani Yunanistan'dan göçeden Akhaların yerleştiği...
Zeytini, zeytinyağı, şarabı, keçisi-koyunu, peyniri, kekiği, bin bir derde deva otları, balığı, insanı güzelleştiren çamuru, altın kumlu plajları, doğurgan güzel kadınları ile ünlü ada...
Bugün Çanakkale Boğazı 'nı nasıl koruyorsa, Troya Savaşı sırasında denizden kontrolü elinde tutuyordu.
İmroz ya da şimdilerdeki adıyla da Gökçeada.
Filler tepişirken fatura adalıya çıkmış
1957'de İstanbul'daki Rumlara yönelik 6-7 Eylül olaylarında; 1960'larda hızlanan Kıbrıs'taki Türk-Rum çatışması sırasında; ardından açık cezaevi ve devlet üretme çiftliği kurulması ile başlayıp istimlakler ve en son da 1974'te Kıbrıs çıkartmasıyla yürüyen süreçte İmroz hep kan kaybetmiş.
Türkiye ile Yunanistan arasındaki siyasi gerginliğin ceremesini çekmiş bir ada İmroz .
Her siyasi gerginlik; stratejik nedenlerle harman olup, adanın Rumsuzlaştırılmasına vesile olmuş.
İstenmediklerini anlamak
Açık cezaevi kurulması için toprakları istimlak edilmiş; "evet demişler"; ve bir kısım Rum göçetmiş .
Mahkûmlar kadınlarına tecavüz etmiş, katlanmışlar.
Devlet üretme çiftliği için bir kez daha toprakları istimlak edilmiş ona da "evet" demişler; yine bir kısım Rum göçetmiş ...
1970'li yıllarda okullarında Rumca eğitim yapılamayınca istenmediklerini anlamış; ve topluca göçetmişler ..
...Ve ada , adalıktan çıkmış . Bağlar bozulmuş, zeytinlikler orman olmuş , şaraphaneler yıkılmış, evler ve kadınların dedikodu yaptığı ortak çamaşırhaneler virane olmuş, 13 köy insansız, deniz sahipsiz, okullar çocuksuz kalmış, kiliseler cemaatsizleşmiş.
Anadolu kokulu adalılar
Hayattaki her boşluk doldurulur kuralı işlemeye başlamış. Anadolu'nun deniz görmemiş insanları iskân edilmiş İmroz'a. Alel acele adı da değiştirilmiş ve İmroz bir anda Gökçeada olmuş.
Köyleri baraj suları altında kalanlar, sel-çığ-heyelan felaketzedeleri Isparta'dan, Burdur'dan, Of'tan, Sivas 'tan getirilip iskan edilmişler adaya.
Hayatlarında bağ görmemiş, zeytinlik görmemiş şarap içmemiş Anadolu insanları yavaş yavaş bir martı misali adada yaşamaya başlamışlar. Denize baka baka balık tutar olmuş, teknelerle denize açılmışlar ; bağlara baka baka bağcılık; zeytin ağaçlarına baka baka zeytincilik yapar olmuşlar. Yeni yeni turizmcilikle tanışmışlar.
Kışları martılarla konuşa konuşa Anadolu kokulu bir adalılık filizlenir olmuş. Bir varmış bir yokmuş İmroz 'da... Ve başka şeyler de...(YÖ/NU)