"AB'nin belirttiği 2005 yılı tarihinin reel olmadığını" düşünen Narlı, Avrupa'dan gelen tazyiklerin demokratikleşme sürecinin önünü açtığını söyledi.
Narlı, Bianet'in sorularını yanıtladı:
Tayip Erdoğan, AB'nin tarih vermesi tartışmaları sırasında "Onurumuzla Oynatmayız", daha önce de "Kenar mahalle değiliz" demişti. Bu sözler ne anlama geliyor?
Erdoğan, "Tarihler vermezlerse ya da realist bir tarih söz konusu olmazsa Müslüman olduğumuz içindir" de dedi. Avrupa'nın Türkiye ilişkin tereddütleri var, bu tereddütlerin başında insan hakları meselesi geliyor. Yeni hükümet Uyum Yasası'ndaki maddelerle bu konuda adım attı. Ancak, Avrupa'nın asıl endişesi Türkiye'nin nüfusu. Türkiye'deki nüfus onlara göre örgün eğitime sahip değil. Avrupa, hem Türkiye hem de Akdeniz ülkelerinde projelerle eğitimi destekliyordu, bunun arkasında yalnız AB'ye entegrasyon değil, ilişkilerin geliştirilmesi çabası da var. Türkiye örgün eğitim konuda adımlar atamadı.
AB'nin, Türkiye ile ilgili çekincelerini Avrupa Konvansiyonu Başkanı eski Fransa Cumhurbaşkanı Valerie Giscard D'estaing, "Türkiye'nin kültürü farklı" sözünde özetliyor aslında. Türkiye bu konudaki tepkilerini gösterirken, sorunların görmek istemiyor, "Müslüman olduğumuz için bizi istemiyorsunuz" diyen defansif bir pozisyona giriyor.
Avrupa Uyum Paketi'nden bahsettiniz. Ama YÖK protestosundan sonra tutuklama yapmayan polisin suçlanması örneğinde olduğu gibi aktüel hayat farklı ilerliyor...
Ülkenin kanunlarını değiştirebilirsiniz ama, yaptırım için siyasi kültürün değişmesi gerekir. Zaten AB'nin uygulamayı da görmek istemesinin altında bu yatıyor. Gelişmenin içselleştirilmesi gerekiyor kısacası.
AB Komisyon Üyesi Günther Verhuegen "Türkiye'nin hazmedilmesinden" bahsetti. Bu sözün anlamı ne?
Bu söz iki boyutlu olabilir: Birincisi ülkeyi coğrafi konumu, kültürü, nüfusu açısından hazmetmek; ikincisi de kültürünü tanıma, onu kendince tarif edebilmekten bahsedilmiş olabilir.
Aslında Avrupa ile 150 yıldır gerilimli bir ilişkimiz var, sürekli bir nefret, sevgi ilişkisi yaşanıyor...
Bu doğru ama Avrupa'dan gelen tazyikler demokratikleşmeye her zaman ivme kazandırmıştır. Mesela Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) daha önce idama karşı değildi ama şimdi terör faaliyetinde bile idamın uygulanmasına karşı olduğunu ifade ediyor. Bu anlamda AB'nin daha reel bir tarih vermesi gerektiğini düşünüyorum.
Size göre 2005 realistik bir tarih değil mi?
Tarih için tarih vermek Türkiye'de demokratikleşmeye ilişkin olumlu havanın kaybolmasına neden olabilir. Kaldı ki,bu kibar şekilde insanı reddetmektir, bu sözden Türkiye'nin zor hazmedileceği ortaya çıkıyor.
2005'de 25 ülkenin kabul etmesi daha da zor olacak.
Evet bu da tarihin realistik olmadığını gösterir...(NK/BB)