Besteci Hasan Yükselir’in ilk kez Berlin'de sahnelenen Nazım Hikmet Müzikali, “OD - Sevda Ateşten Bir Gömlek", 23 yıl sonra yenilenmiş olarak şimdi de İstanbul’da.
Yaşamını Almanya ve Türkiye’de sürdüren Müzisyen Hasan Yükselir’in eserini Ümit Çırak yönetti. Müzikalin Türkiye prömiyeri 29 Mayıs’ta Bakırköy’de Cem Karaca Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek.
Müzikal daha sonra da 5 ve 13 Haziran tarihlerinde Kadıköy’de Baba Sahne’de sahnelecek.
Hasan Yükselir’in yazıp, kurgulayıp bestelediği müzikali Ümit Çıkar yönetti. Çırak’ın oynadığı müzikalde, piyanoyu Ozan Sarıboğa, kontrbası Çağatay Öncü, gitarı Erçin Bendivar, klarneti Burak Can Olçaray, kemanı Veysel Lekesizgöz çalıyor.
Aşk ve ayrılıkları...
Hasan Yükselir 2 perdelik eseriyle ilgili olarak şunları söylüyor:
"20 yüzyıl dünya sanatına damgasını vurmuş hayatlarının en azından bir döneminde veya tümünde sosyalizme inanmış birçok insan vardır: Mayakovski, Greene, Orwell, Neruda, Kobo, Pasolini, Picasso, Eluard, Brecht ve tabiki Nazım Hikmet. İsimlerini yazdığım bu yazarlar, ressamlar, şairler, sinema sanatçıları, dünya sanatının vazgeçilmez kültürel zenginlikleridir...
"17 yılını Türkiye'nin değişik cezaevlerinde geçiren muhalif şair, adam öldürmedi, hırsızlık yapmadı! Şiir, oyun, roman, yazdı. Sanatını cezaevinden dünyaya duyurdu. Hapishanenin içinde ve dışında 20. yüzyıla damgasını vuran ona şekil veren olayların içinde yaşadı.
"OD Nazım Hikmet Müzikali, hapishane koşullarında bile politik mücadeleyi sanatsal yaratıma dönüştüren büyük şairin, yaşamı boyunca yakasını bırakmayan aşk ve ayrılıklarını konu alan şiirlerinden kurgulandı.
“Nazım gibi insanlar nerede olurlarsa olsunlar, hiçbir zaman yabancı değillerdir; yürekleri uluslararası pasaportlarıdır onların”.
"Yapıtlarında dil, din, milliyet farkı gözetmeyen büyük sanatçının 'hasretiyle'... 'Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine bu hasret bizim.'"
"Dünyanın bütün insanlarını kucaklamış"
Ümit Çırak ise şu dizelerle Nazım Hikmet Müzikali’ni anlatıyor:
“Dizeleri ile bir şairin peşine düşmek…
“Yaşamını eserlerine klavuz kılmış bir şairin hem de… Hem de ömrü boyunca yılmadan sürdürdüğü politik mücadelesini sanatsal yaratıma dönüştürmüş bir şairin… “Oyunları, mektupları, romanları, otobiyografik eserleri, şiirleri ile dünyanın bütün insanlarını kucaklamış, ‘… Bir delikanlı bir kızı sevdiğinde şiirlerimi okusun, yaşlı bir adamı ölümün kederi kapladığında şiirlerimi okusun…’ diyen Nazım Hikmet 17 yıllık hapisliğinin yalnızlığına ve yoksunluğuna rağmen insan olmaktan, sevdalanmaktan hiç geri durmamış.
“Yaşamın yıkıcılığı karşısında ‘Rüzgâra Karşı Yürüyen Adam’ olmuş Nazım Hikmet. Böylesi bir dirayetin yanında şiirleri birçok dünya şairinde hayranlık uyandırmış öyle ki; Pablo Neruda’ya ‘biz onun yanında şair bile değiliz’ dedirtecek kadar.
“Biz de Nazım’ın hapislik ve sürgün yılları boyunca yaşadığı aşklarının, ayrılıklarının izini süren bir yolculuğa çıkıyoruz.”(AÖ)