Fotoğraf: https://www.egitimreformugirisimi.org/
Eğitim Reformu Girişimi'nin (ERG) "Uzun Hikâye" yazı dizisinin son bölümü "Kahraman Değil, Öğretmenim" yayınlandı.
Kaleme aldığı araştırma ERG Araştırmacısı, gazeteci Umay Aktaş-Salman'ın "Merkeziyetçi eğitim sistemi, öğretmenin özne olabilmesinin önündeki en büyük engellerden biri olabiliyor" diyor.
"Öğretmenlerin kahraman değil, özne olmaya ihtiyacı var"
"Ders içeriklerinden öğretmenin mesleki gelişimine kadar, öğretmenler pek çok konuda yeterince söz sahibi değil. Ancak bir yandan da öğretmen çoğu zaman her şeyin sorumlusu gibi görülüyor. Pek çok sorunun çözümünde öğretmenlerin bir kahraman, kurtarıcı olması beklenebiliyor. Oysa öğretmenlerin kahraman değil özne olmaya ihtiyacı var. Öğretmenlerin, eğitim içeriğinin oluşturulmasından eğitimle ilgili yapılan sistem değişikliklerine, kendi mesleki gelişimleriyle ilgili uygulanan politikalara kadar pek çok alanda etkin olması, seslerinin duyulur, fikirlerinin hayata geçebilir olması ve desteklenmeleri gerekiyor. Bu, daha nitelikli bir eğitim için önemli."
Mezun olduktan iki ay sonra 4. sınıfları okutmaya başlayan Mine Öğretmen, kalabalık, çokkültürlü bir okulda görev yapıyordu. Eğitim fakültesinde öğrendikleri çoğu durumda sahadaki durumla örtüşmüyordu. Kendini yetersiz ve yalnız hissetmeye başladı. Mine Öğretmen Aktaş-Salman'a yaşadıklarını şu cümlelerle aktarıyor:
"Kendimizi göreve nasıl hazırlayacaktık?"
"Aslında fakültede öğrendiklerim teorik arka planı çok güzel dolduruyordu. Çocuğa yaklaşma pedagojisini biliyordum. Öğretmen uygulamaları da var ama haftada bir gün gittiğin uygulamayla donanımlı bir öğretmen olarak çıkmıyorsun fakülteden. Son sınıfta gittiğim okulda öğretmeni izleyerek öğrenmeye çalışıyordum. Bir hocamız sahanın çok farklı deneyim olduğunu söylerdi. 'Burada öğrendikleriniz sahada yaşadıklarınızla çarpışacak. Hepiniz Doğu'da göreve başlayacaksınız hazırlayın kendinizi' derdi. Ama nasıl? Nasıl hazırlayacaktık?"
13 yıllık Fen Bilgisi öğretmeni Veysel Özdemir'in de anlattıkları öğretmenlerin özne olmasının önündeki engellere dair önemli tespitler içeriyor. Özdemir şu bilgileri aktarıyor:
"Bir noktadan sonra yalnızlaşıyorsunuz"
"Bir öğretmen olarak çoğu zaman kendimi özne değil de nesne gibi hissettim. 'Yıllık planları, verilen programları uygula, prosedürleri yerine getir'. Çoğunlukla 'kazasız belasız bugünü geçirelim' düşüncesi hakim oluyor. Aktaran rolündeyiz. Öğrencileri de aktif görmüyoruz. Bir noktadan sonra da yalnızlaşıyorsunuz. Bir şeyi değiştiremeyeceğimizi düşünüyoruz. Öğretmen, okul içinde bazen bir tek sınıf ortamında alanı varmış gibi hissediyor. O ortamda da maddi yetersizlikler olabiliyor. Kendi çapınızda bir şeyler yaptığınızda üst amirden destek bekliyorsunuz, engellenip geçiştirildiğinizde hayal kırıklığı yaşıyorsunuz. Hiyerarşinin olduğu yerde, merkeziyetçi bir yapının olduğu yerde öğretmen nesneleşiyor." (AÖ)
Araştırmanın tamamına buradan ulaşabilirsiniz.