* 1999 Genel Seçimlerinde, bir Kürt ve Demokrat olarak oyumu HADEP'e verdim. Almış olduğu 4.70'lik oy yüzdesini de, asla bir seçim yenilgisi gibi değil, gurur duyduğum bir netice olarak değerlendirdim.
* Çünkü benim meselem bir baraj meselesi değil, ahlaki ve siyasi duruş meselesiydi. Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) istese de, istemese de, Türkiye'nin bir Kürt Partisi olarak seçimlere katılmıştı; hiç de küçümsenmeyecek bir oy almıştı. Koca bir kitlenin tercihlerini değerlendirmeyen ve dikkate almayan bu barajın ayıbı da, HADEP'in ve Kürtlerin değil, Türkiye'nin yöneticilerinindi.
* Eğer mesele ille de meclise girmek olarak düşünülüyorsa, bunun yolu yüzde 10 barajını aşmaktır. O zaman da gidip barajı aşabileceğiniz yapılarla ittifak yaparsınız. Bunun da adresi, kendi solundakiler değil, kendi sağındaki sol veya merkez sol yapılar olabilirdi. "İttifak sorunumu hallettim", "baraj işi tamam" demek matematiksel bir hatadır ve sadece bir moral bakımdan bir anlam taşıyabilir. Ayrıca, sosyal olaylarda 2+2 her zaman 4 etmez, bazen bir sıçrama yapar 10-15 olabilir, bazen de ters teper ve o dahi olabilir. İtirazım yüzde 10 rakamını aşabilmenin hesabına yönelikti.
* Benim meselem, bu ülkenin özgür birer yurttaşı olması gereken herkesin ve yirmi milyon Kürt'ün temel hak ve özgürlüklerini kazanmalarıdır. Kürtler için bu mücadelenin kazanılmasını da, radikal olmayan, ılımlı bir siyasi mücadele ile mümkün görüyorum.
* Türkiye'nin bütün Kürtleri'nin sayısı 6-7 milyon olabilirdi. Bütün Kürtlerin eksiksiz olarak oy verdikleri bir partileri olabilirdi; bu şartlarda bu parti, hiçbir zaman yüzde 10 barajını aşamayabilirdi. Bu durumda Kürtler, barajın meşruiyetini kabullenmeyip, esas olarak kendi siyasi tercihlerinin meşruiyetini savunmak olacaktı.
* Duverger'in tespiti her zaman ve pozisyonda doğru değildir. İşçi Partisi, belki birkaç işçi üyesi de olabilir, kendisini işçi sınıfının partisi görmesine ve ilan etmesine rağmen, neo-nazi bir parti konumundadır. DEHAP demiyorum ama HADEP kendisini bir Kürt Partisi olarak görmese de, kesinlikle bir Kürt Partisidir. Örnekleri artırabiliriz.
* "Bu ülkede Kürtlerin başına ne geldiyse sağcı partilerden geldi" görüşü bir demagojidir. Ben sağcı partileri aklamıyorum ama, "Bu ülkede biz Kürtlerin başına ne geldiyse, önce Kemalistler, sonra da kendi politikasızlıkları yüzünden geldi." diyorum. Sağcı partiler, devletin temel politikalarını değil, ihalelerini, yolsuzluklarını, levazım işlerini falan görmüşlerdir.
DEHAP'ı bir devrim partisi olarak görüyorsanız, buyurun sizin olsun. Size iyi devrimler. Nasılsa Kürtler, kendi temel hak ve özgürlükleri için, demokrasi için, yeni örgütlenmeleri başaracak zenginliğe sahiptirler. (ÜF/NM)