"Hatalar öğretiyor doğruyu, büyümek istedi Pinokyo, eğlenmek istedi Pinokyo"
İtalyalı yazar Carlo Collodi'nin bütün dünyada tanınan kahramanı Pinokyo, İş Sanat prodüksiyonuyla sahnede. Ama bu sefer bildiğimiz tahta çocuk değil Pinokyo. Günümüze uyarlanmış maceralarla dolu bir Robot Pinokyo var karşımızda.
4 yaş ve üzeri çocuklar için eğlenceli bir oyun "Robot Pinokyo." Yekta Kopan'ın kaleme aldığı, Lerzan Pamir'in yönettiği oyunun dramaturjisi ise Mehmet Ergen'e ait.
Oyunun anlatıcılığını Aslı Tandoğan üstleniyor. Pinokyo karakterine ise Anıl Altınöz hayat veriyor. Müzikler de Tolga Çebi'ye ait.
Sahnede kocaman bir kara tahta, üzerinde formüller, sayılar... Kitapta Gepetto Usta'nın yerine bir bilim insanı var.
Bilim insanı kendine bir çocuk yapmaya karar veriyor ve Robot Pinokyo böyle doğuyor. Hayata karşı çok heyecanlı robot çocuk. Yapacak, görecek çok şey var, oynanacak çok oyun... Ama tüm bu heyecan içinde hatalara da yer var hayatta.
Robot Pinokyo sinirleniyor babasına karşı "Hem robot yapıyorsun hem de içime bilgi yüklemiyorsun!" Ama babası onun yaşayarak hayatı öğrenmesini istiyor.
"Bilgi, deneyimle anlam ve süreklilik kazanır"
Oyunun yazarı Yekta Kopan da bununla ilgili şunları söylüyor:
"Çocukken en sevdiğim ders ismi Hayat Bilgisi idi. Bana hala çok şey anlatır; Hayat Bilgisi. Binlerce kitap okuyabilir, çok iyi bir eğitim sürecinden geçebilirsiniz. Ama sokağa çıktığınızda, hayatın içine karıştığınızda, sahaya indiğinizde öğrenecekleriniz bambaşkadır. Zaten o eğitim sürecinde öğrendikleriniz de karşılığını hayatın içinde buluverir. Buna isterseniz yaşayarak öğrenmek deyin, isterseniz deneyimlemek... Ben hayat bilgisi demeyi seviyorum. Bilgi, bu deneyimle anlam ve süreklilik kazanır. Kuşaktan kuşağa aktarılan bir gerçekliğe dönüşür. Hayatın içinde sadece başarılar ve doğrular yoktur. Başarısızlık veya yanlış yapmak da var hayatta. Pinokyo'nun 'insan olma ve büyüme' süreci de bu deneyimlerin toplamından oluşacak. O meşhur ifadeyle, bizim Pinokyo da düşe kalka büyüyecek."
"Bir 'insan olma hikayesi'"
Yekta Kopan Pinokyo ile ilk kez romanın çocuklar için sadeleştirilmiş halini küçük yaşta okuyarak tanışmış.
"Hepimizin bildiği haliyle Pinokyo'nun yaramazlıklarıyla yalanlarına indirgenmiş uyarlamalardır onlar. Açıkçası tam yaşımı hatırlamıyorum ama ilkokul yıllarıdır. Ne yalan söyleyeyim, en sevdiğim kahramanlardan biri olmamıştı Pinokyo. Geppetto Usta'ya çektirdiklerini pek de sevmemiştim. Disney uyarlamasını izleyişim de o yıllardadır sanırım. Oradan da aklımda kalan "yalan söyleyince burun uzama" olayının beni güldürmesidir. Ama hepsi bu... Hikayeyle barışmam romanın aslını okumamla oldu. Yıllar sonra Carlo Collodi'nin romanını okuduğumda hikâyede başka derinlikler de olduğunu gördüm. Bir yanıyla ahlakçı ve basmakalıp öğütler veriyordu ama bir yanıyla da ilgi çekici bir 'insan olma hikayesi' vardı ortada. Beni hep bu yanı daha çok ilgilendirdi. Zaman içinde Pinokyo'yu sevme nedenim de bu oldu: hatalar yapan, bir yönüyle arızalı bir karakter. Geppetto da öyledir. Kısacası Pinokyo'nun büyüme hikayesi, insan olma hikayesi yönü ilgimi çekti her zaman."
Peki, Yekta Kopan bu eski metni günümüze uyarlarken ne gibi noktalara dikkat etti? "Aslında tahta çocuk ya da robot çocuk olması fark etmiyor" diyor.
"Günümüzün dinamikleri ve dili"
"Robot olması, günümüzün dinamikleriyle ve diliyle daha rahat bir ilişki kurmamı sağladı. Üstelik unutmayalım; 'Robot Pinokyo' bir sahne eseri olarak yazıldı. Yani görsel olarak da düşünmem gerekiyordu. O robotik görüntü bugünün izleyicisiyle daha hızlı bir ilişki kurabilir diye düşündüm. Aslında Pinokyo'nun dertleri hep aynı; büyümek-birey olmak ve toplumsal kabul görmek istiyor. Ama bunu yaparken de toplumsal ve ahlaki kurallara bağlı olmak istemiyor. Bizim Robot Pinokyo'muz bilgisayar oyunlarına olan tutkusuyla bir sınav veriyor örneğin. Verdiği kararların başkaları için yaratabileceği tehlikeyle yüzleşiyor.
"Bütün bunları yaşayarak öğreniyor. Şunu da söylemeliyim; izleyen çocukların eğleneceği, güleceği, heyecanlanacağı ve sıkılmayacağı bir yapı kurmak için elimizden geleni yaptık. Burada alkışları dramaturjiyi yapan Mehmet Ergen'e ve bütün yapıyı kuran yönetmenimiz Lerzan Pamir'e göndermek gerekiyor. Süresiyle, dekoru-kostümü-ışığıyla, şarkılarıyla, canlı orkestrasıyla ve harika oyuncularıyla çocukları sarıp sarmalayan bir müzikal çıktı ortaya. Emek veren herkese teşekkür ederim."
Bir sonraki oyunlar; 9 Şubat Pazar ve 15 Mart Pazar günü İş Kuleleri Salonu'nda 15.00'te.
(AÖ)