Özgür Ülke gazetesinin 1994'de 2 Aralık'ı 3 Aralık'a bağlayan gece uğradığı bombalı saldırının yıldönümünde Kadırga'daki eski gazete binası önüne gelen gazeteci, siyasi parti lideri ve insan hakları savunucuları Mecliste Gerçekleri Araştırma Komisyonu kurularak bombalamanın araştırılmasını istediler.
Günlük gazetesi çalışanları adına gazeteci Filiz Koçali saldırıyla ilgili burada yaptığı açıklamasına, "Onların mücadeleleri yolumuzu aydınlatıyor" sözleriyle başladı.
"Dönemin Başbakanı Tansu Çiller'in kendi imzasıyla Adalet, İçişleri, Dışişleri bakanlıklarına; Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğine gönderdiği ve Özgür Ülke gazetesinin adını zikrederek, 'bu gazeteyi susturmaya hukuk yetmiyor, gereğini yapın' talimatının yer aldığı belge ortada."
Koçali olaydan devletin sorumlu olduğunu hatırlattı, bombalamalarda ölenlerin kayıtlara "faili meçhul" olarak geçtiğini söyledi.
"Kayıtlara faili meçhul olarak geçen infazlar 30'dan fazla arkadaşımızı aramızdan aldı. Olayın aydınlatılması için TBMM'ne verilen soru önergeleri reddedildi. Meclise sesleniyoruz. Derhal Gerçekleri Araştırma Komisyonu kurun. Türkiye'de basın özgürlüğünden söz edebilmek için bu olay aydınlatılmalıdır."
Destek
Anmaya, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) İl Başkanı Mustafa Avcı, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Abdülbaki Boğa, DİSK/Konut İşçileri Sendikası İstanbul Şube Başkanı Nebile Irmak, gazeteci Yüksel Genç, Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü Necati Abay, Gazetecilere Özgürlük Platformu, KESK İstanbul Dönem Sözcüsü ve Eğitim Sen 8 No'lu Şube Başkanı Hatun İldemir ve Günlük gazetesi çalışanları katıldı.
Saldırıda, gazetenin ulaştırma görevlisi Ersin Yıldız ölmüş, onlarca çalışanı da yaralanmıştı. Gazete saldırının ardından "Bu ateş sizi de yakar!" manşetiyle çıktı.
Olaydan 15 gün sonra ortaya çıkarılan Tansu Çiller imzalı "gizli" ibareli belge, saldırı kararının gazetenin bombalanmasından üç gün önce yapılan MGK toplantısında alındığını ortaya koydu.
Gazetenin yayınladığı belgede Özgür Ülke gazetesinin ismi verilerek, 'Bölücü ve yıkıcı faaliyetlere destek verecek şekilde yayın yapan yayın organlarının faaliyetleri son günlerde devletin bekası ve manevi değerlerine açıkça saldırı şeklini almıştır. Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüne yönelik bu önemli tehdidin bertaraf edilmesi maksadıyla Adalet Bakanlığı'nca bu kadar suç duyurusu olmasına rağmen hukuken etkili bir şey yapılamamasının nedenlerinin belirlenerek, giderici önlemlerin alınması gerekmektedir' deniliyordu.
Dönemin Hükmet Sözcüsü Yıldırım Aktuna ise "bertaraf edin" emrini doğal bir emir olarak karşılarken, bombalama olayı için, "Türkiye'yi zor durumda bırakmak için kendi kendilerini bombaladıklarını düşünüyoruz" yorumunda bulunmuştu.(BT)