2004 yılında Ekmek ve Adalet dergisi binasında bulunduğu söylenen bir diskette adı geçen iki kişinin mahkum edilmesi sonrası, Civelek ailesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurdu.
Radikal gazetesine göre, altı yıl önceki baskında bulunan diskette adı geçenlere beş farklı kentte davalar açıldı; üçü beraatle sonuçlandı, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde aynı deliller 10 sanığın mahkum olmasına neden oldu. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ise dava halen sürüyor.
Mahkum olanlardan Nazire Ayata Civelek ve Serpil Aslan Düzgün çocuklarıyla birlikte Bakırköy Kadın Tutukevi'nde. Düzgün'ün eşi Savaş Düzgün ise Samsun Terme Cezaevi'nde bulunuyor.
Kanıtlar: Diskette ilk adının geçmesi, bildiri dağıtmak...
İddianamede, soyadı belirtilmeyen "Nazire" adında birinin Samsun Temel Haklar Derneği adına etkinlik düzenlediği kaydediliyordu; savcılık bu kişinin Civelek olduğunda karar kıldı.
Ancak Civelek, derneğin üyesi değildi. Diğer kanıtlar olarak ise bildiri dağıtması ve ölüm orucunda ölen Özlem Türk'ü anması gösterildi.
Sol görüşlü birinin temsili cenaze törenine katılmak, lise öğrencilerine "eğitim vermek", basın açıklamasına katılmak da Düzgün çifti hakkında sayılan yan deliller arasındaydı.
Disketlerin elde ediliş ve çözüm biçimine, tek başına delil sayılamayacağına ilişkin bilirkişi görüşleri ve yargı kararları sunulduysa da "örgüt üyeliği" ve "örgüte yardım"dan 15 Ocak 2008'de cezalar verildi.
Temyize götürülen cezalar, 14 Haziran 2010'da ise Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından da onandı.
Avukat Aytaç: "Yargının objektiflikten uzaklaşmasının örneği"
Avukat Kemal Aytaç'a göre aynı delil ile farklı mahkemelerde farklı kararlar alınması "açık hukuksuzluk".
Aytaç Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin ceza vermemiş olduğuna ama Ankara'da ceza verildiğine dikkat çekiyor ve ekliyor:
"Diskette isimler geçse de başka emare ve deliller olmalı. Bu yargının objektiflikten uzaklaşıp, subjektif karar verdiğinin örneğidir. Böyle bir disket ele geçti mi ve iki de eyleme katıldın mı kendi niyetlerine dayanarak ceza verebiliyorlar."
Adalet Bakanlığı isterse kararı "kamu yararına" bozabilir
Memleketi Rize'den eşi ve çocuğunu görmek için İstanbul'a gelen Yaşar Civelek, yasal süreci de burada takip ediyor; AİHM'ye başvurduklarını söylüyor.
Polise göre içinde DHKP/C'nin kimi bölgelerdeki legal alan yapılanmasına dair notlar olan disketin çözümündeki tutarsızlığa Civelek tepki gösteriyor:
"Farklı emniyet müdürlükleri, aynı metni farklı çözmüş. Birinde 'eğitim verildi', diğerinde 'Verilecek' deniyor. Savcı da 'Yapmışlar' diyor. Konu, Çarşambalı gençlerin üniversite konulu paneli. Panel 'eğitim çalışmasına' dönüşmüş. Disketlerin sahibi olduğu savunulan kişinin ifadesi bile alınmamış."
Davayla ilgili Yargıtay'dan sonra son olarak Adalet Bakanlığı'nın kararı "kamu yararına bozma" hakkı var. Civelek çok umutlu olmamalarına rağmen yine de başvuracaklarını söylüyor:
"AİHM dosyaya geç bakıyor. İş işten geçtikten sonra tazminat almışsın ne önemi var?" (EÇ/EÖ)