"Kürtlerin bugün yaşadığı bütün bölgeleri kapsayan bir ulus devlet, tarihi ve reel siyasi nedenlerden ötürü bir ütopya olarak kalacaktır."
İsveç'in 2001'den beri İstanbul Başkonsolosu olan Ingmar Karlsson, yeni kitabı "Bir Diplomatın Gözüyle Kürt Sorunu"nda böyle diyor.
Karlsson, coğrafya, dil, din açılarından Kürdistan'ın ne anlama geldiğini açıklayarak başladığı kitabında Lübnan, Kafkasya, Suriye, İran ve Irak'taki Kürtleri, Kürt milliyetçiliğinin gelişimini anlattıktan sonra, Türkiye'ye geliyor.
Lozan Antlaşması'ndaki haklardan ve cumhuriyetin kurulundan başlattığı anlatısında, 70'lerle birlikte Kürtlere baskının artışına, Kürt hareketinin radikalleşmesine, PKK'nin ortaya çıkışına, lideri Abdullah Öcalan'ın yakalanmasına, Kürtlerin siyasi hareketlerine değiniyor.
Anlaşmazlık nasıl çözülür?
Karlsson, bu soruyu yanıtlamaya şu cümlelerle başlıyor:
"Yalnızca güvenlik kaygısını, siyasi partileri yasaklamayı ve teröristlere karşı mücadeleyi temel alan bir politikayla, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun sorunları çözülemez. Bu PKK'nin silahlı eylemlerine karşılık vermek için askeri önlemlerin zorunlu olmayacağı anlamına gelmez. Ancak güvelik güçlerinin 1990'lar boyunca süren uzun savaşta yaptığı gibi, demokratik ve siyasi kontrol dışında hareket etmesine izin verilemez."
Karlsson, kitapta çözüm için atılabilecek adımları öneriyor: Yeni anayasada Kürtçe'nin okullarda ikinci di olarak okutulmasına izin vermesi, yurttaşlığın zorlama bir Türk kimliğine bağlı olmadan tanımlanması, kültürel haklar alanının genişletilmesinden söz ediyor.
PKK üyelerine kısmi af
PKK'nin "eli kana bulaşmamış eski üyelerine" af çıkarılması, örgüte sert karşılık verme ilkesine göre daha işe yarar Karlsson'a göre. Ayrıca 2002'den sonra PKK'ye üye olanları kapsayacak bir affın çıkarılabileceğini söylerken, "Interpol tarafından aranan 134 Kürt yöneticisi serbestçe dolaşmamalı ama bulundukları ülkelerde siyasi iltica alabilmeliler" de diyor.
Altyapıya büyük yatırım
Karlsson, ekonomik ve toplumsl durumun iyileştirilmesi için altyapıya, sağlık ve eğitime büyük yatırımlar gerektiğini söylüyor. Bölgenin bütün sorunlarıyla ilgilenecek bir Kürt enstitüsünün işe yarayacağını, aynı zamanda kadınların gelişimine engel olan feodal ve ataerkil yapının parçalanması için de toplumsal projeler ve eğitimlere ihtiyaç olduğunu yazıyor.
Ülke içinde yerinden edilmiş, göç ettirilmişlere dönme olanağı sağlanması, koruculuğun kaldırılması da önerileri arasında Karlsson'un.
Bir başka önerisi de, Güney Afrika deneyiminde ders çıkararak gerçekleri ortaya çıkaracak bir komisyonun kurulması.
AB'nin tutumu
Karlsson, Avrupa Birliği'nin de Türkiye hükümetine ve şiddete karşı olan Kürt örgütlerine destek vermesi, Kürtlerin ve diğer azınlıkların haklarına desteğini vurgulaması ve Türkiye'nin toprak bütünlüğüne kayıtsız şartsız destek vermesi gerektiğini yazıyor.
AB içinde Türkiye'yle müzakerelerin hata olduğunu düşünenlereyse şunu söylüyor:
"Bu güçler, AB'nin yumuşak gücünün Türkiye'deki demokratik gelişme üzerindeki olumlu etkisini ve aynı zamanda ABD'nin sert gücünün, yalnızca Türkiye'nin komşusu Irak'ı paramparça etmekle kalmadığını, ayrıca terör örgütü PKK'ye burada üsler kurmak ve Türkiye'ye saldırılar düzenlemek üzere bir serbest bölge de yarattığını tümüyle görmezlikten gelmektedirler." (TK)
Bir Diplomatın Gözüyle Kürt Sorunu
Ingmar Karlsson
Çeviren: Turhan Kayaoğlu
Homer Kitabevi, 184 sf.