28 Şubat soruşturması kapsamında tutuklanan dönemin Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir'e savcı Mustafa Bilgili tarafından "Aydınlık için bir dakika karanlık eylemi psikolojik harekâtın bir parçası mıydı?" sorusu yöneltildi.
Eylemin örgütleyicilerinden avukat Ergin Cinmen, Genelkurmay'ın o dönemde Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık eylemini manipüle edip, darbenin bir aracı olarak kullanmak istediğini söyledi.
Cinmen, savcının Çevik Bir'e böyle bir soru yöneltmesinin, dava dosyasındaki Genelkurmay'ın iç yazışmalarına dayanıyor olabileceğini ifade etti:
"Eylemin 10. gününde gazetelerde 'Genelkurmay'ın ışıkları yandı, söndü' diye bir haber çıktı. Genelkurmay bu eylemi darbenin bir aracı olarak kullanmak istedi.
"Biz de bu eylemin doğrudan Susurluk kod adlı suç ilişkilerine yönelik olduğunu, Susurluk sürecindeki müsebbiplerin ve faillerin yargı önüne çıkarılması için yaptığımızı söyledik. Hatta Güven Erkaya da bir gazete röportajında bu eylemi manipüle etmek istediklerini ama bunu pek başaramadıklarını açıklamıştı.
"Büyük bir ihtimalle savcılık varolan dosya içindeki evraklarda, Andıç denilen yazışmalarında Genelkurmay'ın böyle bir manipülasyon içerisinde olduğunu gördü ki böyle bir soru soruyor.
"28 Şubatçıların hedefi hükümetti. Doğruyol'da bu hükümetin bir kanadıydı. Mehmet Ağar, Sedat Bucak doğrudan bu partinin içerisindeydi ve içiçe geçen süreçler oldu. Bu süreçten de darbeciler yararlanmak istemiş olabilirler."
Ne olmuştu?
1996'da Susurluk kazasının ardından, devlet içindeki çete faaliyetlerinin aydınlatılması talebiyle, Sürekli Aydınlık İçin Yurttaş Girişimi ve avukat Ergin Cinmen öncülüğünde ülke çapında bir eylem başlatıldı ve topluma "Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık" şiarıyla her gece saat 21.00'da evlerinin ışıklarını bir dakikalığına yakıp söndürmeleri çağrısı yapıldı.
1 Şubat 1997'de gecesi başlayan bu eylem, kitlesel bir katılımla devam etti. 9 Mart 1997'de çağrıcılar eyleme ara verildiğini duyurdu.
Nisan ayında 10 günlük bir uyarı eylemi daha yapıldı. Ardından 30 Eylül 1997'de "Çetelere Dokunun, Dokunulmazlıkları Kaldırın" çağrısıyla eyleme devam edilmek istendi, ancak bu, Şubat eylemi kadar kitleselleşmedi. (ÇT)