Dün Pera Müzesi'nde gerçekleştirilen konferansta 'Daha iyi bir sosyal fayda iletişimi' hedefiyle yola çıkılan Hemzemin'in odağında bu kez ‘başarısızlık’ vardı. Dördüncü kez düzenlenen Hemzemin’de, 17 konuşmacı başarısızlık hikayeleri üzerinden “sosyal fayda iletişimini” ele aldı.
Atılay Uluışık’ın sunuculuğu yaptığı konferansta, konuşmacılar Türkiye'nin eğitimdeki başarısızlığından kadınlar ve toplumsal cinsiyete, babalıktan sivil topluma kadar birçok konudaki başarısızlıklardan bahsetti.
Rauf Kösemen: Başarısızlıklar yenilgi değil
Konferansta ilk konuşmayı yapan Rauf Kösemen, dinleyicilere 'Bir başarısızlık var, başarıdan içeri' başlığıyla seslendi. Açık Radyo'da sosyal fayda reklamcılığı konulu programlar yapan Kösemen, 'tasarlanmış başarısızlıklar üzerine' konuştu.
Başarısızlığa rekabet değil, öğrenme ve deneyim biriktirme açısından bakılması gerektiğini söyleyen Kösemen, bu yöntemin 'tasarım metodolojisi' olduğunu ifade etti. Kösemen, başarısızlıkların yenilgi olmadığını örnekler üzerinden açıklarken, kavramların aralarındaki farklara dikkat çekti.
Hemzemin'deki 17 konuşmadan seçtiklerimiz :
Batuhan Aydagül: “Eğitim yaz-boz tahtası”
Eğitim alanında 20 yıla yakın çalışmış bir politika analisti ve eğitim uzmanı olan Batuhan Aydagül, Türkiye'de eğitimin yaz-boz tahtası olduğunu ve sorumlusunun Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) olduğu söylerken, Türkiye'de eğitimin kamuoyundaki algısını “adı çıkmış 9'a inmez 8'e” şeklinde ifade etti. Aydagül, eğitimin geldiği hale kimsenin karşı çıkmadığını vurguladı.
Aydagül şöyle konuştu:
“Aslında 'eğitime haksızlık ediliyor' gibi gözükmüyor, eğitimin son 20 yılına baktığınızda bu verilere ulaşıyorsunuz. Bir ülkenin eğitim sistemi, okullarının nasıl yapılandığı önemli bir karardır, çünkü beraberinde eğitimdeki her şey değişebilir.
“Ama biz bu kadar büyük değişiklikleri bile 15 yıl ara ile yapabilmiş bir ülkeyiz. Sosyal demokrat bir ülkede yaşamıyoruz, çocuklarımız her okula gitse ne olur? Bütün okullar aynı derecede iyi değiller.
“Peki neye itiraz ediyoruz? İtiraz edenler var, yok değil ama Eğitim Reformu Girişimi itiraz etmek adına olmasa bile neyin ne zaman yapıldığına dair bir söz söylüyor. Ama itiraz edip fırça yiyip susup oturuyor. O dönemin Milli Eğitim Bakanı Ömer Çelik, 'Eğitimi eleştirenler, itiraz edenler terörist olabilirler' dedi.
“Türkiye'de eğitimdeki sorunların yüzde 90'ı artık sosyolojik”
MEB’in eğitim sisteminde, karşısında tepki vermeyen bir kitleye sürekli politika tasarladığını belirten Aydagül, Türkiye'de eğitimdeki sorunlarının yüzde 90'ının artık pedogojik değil, sosyolojik olduğunu vurguladı.
Aydagül, Türkiye'de öğretmenlerin eleştirel düşünmeye ihtiyacı olduğunu, öğrencilere de eleştirel düşünmeyi öğretmesi gerektiğini ifade etti ve şu sözleri kullandı:
“Kalıplarımızı kırmamız gerekiyor. Özellikle biz, kalıplarımızı kırmadan yol alamayız. Umberto Eco'nun dediği gibi 'eleştirel yaratıcılıktan vazgeçmemeliyiz'.
Mehmet Ali Çalışkan: “Kavala’nın burada olmaması başarısızlığımız”
Yaşama Dair Vakfı temsilcisi Mehmet Ali Çalışkan, konuşmasında sivil toplum ve başarısızlık üzerine konuştu. Sivil toplumun kendi başarısızlığını görmediğini söyleyen Çalışkan, “Osman Kavala ve Yiğit Aksakoğlu’nun burada olmaması bizim başarısızlığımız” şeklinde konuştu.
Çalışkan, STK’ların içine kapanık halden kurtulmaları gerektiğini, ortaya bir politika koymak zorunda olduğunu ifade etti. “Türkiye’nin bugünkü durumuna baktığımızda, aslında pek bir şey yapmamışız” diyen Çalışkan şöyle konuştu:
“STK’ların işi sorunları ve ihtiyaçları keşfetmek ve bilgiyi gündemleştirmek. Biz çözümün öznesi değiliz. Ama STK’lar olarak ortaya bir politika koymalıyız. STK’lar olarak birbirimizle konuşmalıyız.”
Hasan Deniz: “Babalık bir başarısızlıktır”
Anne Çocuk Vakfı (AÇEV) temsilcisi Hasan Deniz, başarısızlık temalı konuşmasında ‘babalığı’ ele aldı. Babalığın bir başarısızlık olduğunu söyleyen Deniz, baba-çocuk ilişkisine değindi.
“Babalık toplum tarafından kahramanlaştırıldığı için başarısızlıktır” diyen Deniz, 1996’dan beri “İlgili Babalık” adlı bir proje yürüttüklerini ve babaların çocuklarıyla daha fazla ilgilenmesi içi uğraştıklarını ifade etti.
Deniz’in verdiği bilgilere göre, babaların yüzde 92’si “Çocukları sevdiğim için baba oldum’ derken, yüzde 91’i “Çocuk bakmak annenin görevidir” şeklinde düşünüyor.
Başarısızlıklarını, “Babaları sadece eğitim vererek düzelteceğimizi sanarak” ve “Babalığı klişelerle ele almak” olarak açıklayan Deniz, babaların yüzde 79’unun çocukları evdeyken televizyon izlediğini söyledi.
Pınar Gürer: Türkiye toplumsal cinsiyet eşitliğinde alt sıralarda
Kadınlar, kadınların özel sektördeki yeri ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi birçok konuya değinen Pınar Gürer, şirketlerin toplumsal cinsiyet anlamındaki faaliyetlerini eleştirdi.
Özel sektörün çabalarını ‘olumlu ama eksik’ olarak nitelendiren Gürer, söz konusu şirket ve sektörlerin iletişiminin ölçüsüz olduğunu ifade etti.
“Son 4-5 yıldır geleneksel veya yeni medya araçlarında mutlaka haftada bir tane özel sektörün toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili yaptığı reklam karşınıza çıkıyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun toplumsal cinsiyet eşitliği uçurumu endeksinde Türkiye 144 ülke arasında 130. sırada yer alıyor.
“OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) ülkelerinde kadınlar istihdam oranında yüzde 32 ile sonuncu, G20 ülkelerinde iş gücüne katılımda Suudi Arabistan'dan sonra sondan 1.sırada yerini alıyor.
“8 Mart’ta reklam çekme yarışı oluyor”
Türkiye’deki toplam emeğin yüzde 55’inin kadın emeği olduğunu söyleyen Gürer, bunun yüzde 47’sinin ücretsiz kadın emeği olduğu belirtti. Gürer, kadınların ‘aynı işi yaptıkları erkek meslektaşlarından’ yüzde 18 daha az kazandığını, tablonun bu açıdan bakıldığında düşündürücü olduğunu vurguladı. Gürer şöyle konuştu:
“Gerçek sorumlular ve sorumlular birdenbire görünmez oluyor. Gerçek sorumluların görünmez olması en çok 8 Mart’ta hissedildi. 8 Mart’ta, duygulara en çok dokunan ve ertesi gün haberlerde olacak reklamları çekme yarışı gibi toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili videolar yayınlandı.
“İçeriğine bakılıp düşünüldüğü zaman toplamda gerçekten iyi bir şey mi oluyor? Bize ne anlatılmak isteniyor? Burada bir ikilem var, toplamda bize bir kadın anlatıyorlar, o kadın da şu 'e rağmen kadın'.
“Bir şeylere rağmen başarmış, kocasına rağmen başarmış, engelleri aşmış, eğitim almasına izin vermeyenlere rağmen başarmış gibi sürekli 'e rağmen başaran bir kadından bahsediliyor. Gerçekten kadınlar engelleri aşmaya sürekli zorunda mı? Engelleri aştığı için mi kadınlar başarılı oluyor ve biz bunu mu alkışlıyoruz?
“8 Mart’tan önemli bir gün daha var, o da 9 Mart. Çünkü 8 Mart’ta toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili dilimizi düzeltmemizi söyleyen aynı şirket ertesi gün karşımıza 'Hanım ütülü gömleğim nerde? diyen bir ütü reklamıyla, evdeki tek ebeveyn anneymiş gibi reklam görselleriyle karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla, 8 Mart ile 9 Mart arasında da bir mesafe var. Özel sektörün bu noktadaki samimiyetini, iletişimdeki ölçüsüzlüğünü sorgulatıyor.
Hemzemin'deki konuşmacılar ve başlıklarıMehmet Ali Çalışkan “Başarısızız Öyleyse Varız!”, Ali Erhat Nalbant “Kim Derdi ki Hepimiz, Bir Gün Başaramayacağız…”, Sait Fehmi Ağduk “Hepimiz Ayrı Telden…”, Batuhan Aydagül “Deneme Yanılma Yöntemiyle Öğrenmemek!”, Şule Yücebıyık “Virüslerden Öğrenmek!”, Pınar Gürer “Başarmak ya da Başarmamak... ya da Başarmış Gibi Yapmak”, Steve Connor “Açık Kalp Kampanyası”, Christophe Koninckx “Başarısız Bir Proje Nasıl Daha İyisine Yol Açar”, Barış Demirel “Fail-Play”, Hasan Deniz “Sizin Hiç Babanız Oldu Mu?”, Tanzer Kantık “İki Teker Bir Ülke”, Sibel Bülay “Ve Teker Dönmedi”, Güneşin Aydemir “Bak Bir Varmış Bir Yokmuş”, İnanç Mısırlıoğlu “Bizim Derin Sessizliğimiz”, Alexander Deliyannis “Anlarsa Halkım Anlar”, Güven Borça “İleri Dönüşüm Kutusu Fazla Mı İlerideydi?”, Bastyen Vandrille “O ‘Gösterişli Anlatı’nın Peşinde!”. |
(OI-GD/HK)