Hürriyet Yayınları'ndan çıkan kitapta Yirmibeşoğlu, "Sevda Gök'e, Kilisli Şenel Habeş'e, Viranşehirli Gönül Aslan'a. Adliye arşivlerinde dosya incelerken boğazıma düğümlenen birer hıçkırık olarak kalan nice kadının kısacık yaşamına tanıklık borcum vardı" diyor.
"Çocuk annelerle karşılaşıyordum"
12 yıl boyunca bulunduğu bölgelerdeki kadınlarla birebir görüşmeler gerçekleştiren Yirmibeşoğlu, deneyimlerini şöyle özetliyor:
"Yaşanmış olaylar kadınlara yönelik dert dinleme günleri düzenliyordum. Yaşadıkları şiddetin namus şiddeti olduğunun farkında olmadıklarını görmüştüm. Hayatıyla ilgili verdikleri kararları etkiliyordu. Seçme hakları yoktu. Zorla evlendirmeler vardı. Kız çocuklarının okuması mümkün değildi. Ailelerin onayıyla kendi hayatlarını belirliyorlardı. Bebekle oynama yaşında annelik yapıyorlardı. Çocuk annelerle karşılıyorduk."
Yirmibeşoğlu çalışma sırasında, 1995-2000 yılları arasında 19 ilde meydana gelen 300 namus cinayeti dosyası incelenmiş, anket ve mülakatlar yapmış. Çalışma Gaziantep, Şanlıurfa, Batman, Van, Diyarbakır, Kilis, Mardin ve Adana'da yaşayan kadın ve erkeklerle birlikte, konuyla ilgili deneyimleri olan polis, savcı, yargıç, avukat ve namus cinayeti failleri ile cinayete azmettiren aile meclisi üyeleri oluşturmuş.
Değişim başladı
Kitaba Türkiye'nin çeşitli yerlerinden tepkiler aldığını anlatan Yirmibeşoğlu, "insanların bunun farkında olmasını istiyordum. Biraz daha göz önüne gelmesi gerektiğine inanıyordum. Sokaktaki insanla, cinayet işlemeyi kabul eden insanla yasa yapıcıların da aynı zihniyette olduğunu görüyordum. Bir bakışı zihniyeti yargılamak adına bu çalışmayı hazırladım."diyor.
Yirmibeşoğlu çalışmasını bitirmesinin ardından umutlu: "12 yıl önce talep ettiğim şeylerin yavaş yavaş devletin kurumlarına girdiğini görüyorum. Yasaların uygulanmasında sorunlar olsa da. (AÖ/NZ)