Özgürlük ve Dayanışma Partisi'nin (ÖDP) düzenlediği "Bir Arada Yaşamın Yolları" sempozyumunda konuşan Demokratik Toplum Partisi (DTP) Diyarbakır milletvekili Aysel Tuğluk, "Merkezi devlet yapısından yerel yönetimlere yetki devrini ifade eden bir sisteme geçilmeli" dedi.
Osmanlı döneminde Kürtlere daima özel statüler tanındığını, bugünse özellikle çok kimlikli yapılarda ulus-devlet modelinin yetersiz geldiğini söyleyen Tuğluk, Demokratik Cumhuriyet'in Ortadoğu'ya da model oluşturabileceğini ifade etti ve ekledi:
Hükümetin Barzani ve Talabani'yle yakınlaşması ve DTP'yi dışlamasına tepki gösteren Tuğluk, "Eşit ve özgür vatandaşlık hukukuna dayalı, Demokratik Cumhuriyet seçeneği varken biz milliyetçi ve inkarcı yaklaşımlarla karşı karşıyayız. Maalesef bu bizi yine çatışmalı bir sürece götürür" diye konuştu.
Tuğluk: Kürtçe de eğitim dili olsun
Kürtlerin, Türklük temelli bir vatandaşlık tanımının yer aldığı anayasada inkar edildiklerini savunan Tuğluk, Türkçe'nin resmi dil olarak kalmasının yanı sıra Kürtçe'nin de eğitim dili olması gerektiğini söyledi.
Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Yasası'nın değiştirilmesini isteyen ve kadına yönelik kotası sistemi ile pozitif ayrımcılık getirilmesini talep eden Tuğluk, örgütlenme, düşünce ve inanç özgürlüğüne yönelik engellere de son verilmesi gerektiğini ifade etti.
Kenanoğlu: Oruç yemeğine 271 Alevi örgütü katılmadı
Hayri Kozanoğlu'nun oturumu yönettiği panelde Diyanet İşleri Başkanlığı'nı Alevilerin üzerinde bir "misyonerlik faaliyeti" yürüttüğünü söyleyen Ali Kenanoğlu da, hükümet ve AKP'nin Alevilerin Muharrem ayı orucuna davet ettiği 279 Alevi örgütünden sadece sekizinin yemeğe katıldığını, bunların çoğunun da son dönemde kurulan örgütler olduğunu kaydetti."Gerçek muhataplarıyla ve köklü Alevi kurumlarıyla iş yapmadıkları sürece başarısız olacaklar" diyen Kenanoğlu, sözlerini "Tam anlamıyla bir demokratik hukuk devleti istiyoruz. Bizim paralarımızla cami yapmasınlar, müftü maaşları ödemesinler" diyerek sonlandırdı.
Çetin: Birlikte ağlamadan birlikte gülemeyeceğiz
Hukukçu-yazar Fethiye Çetin, anayasanın kapsamının tamamen dışlayıcı olduğunu söyledi.
Son yıllarda uluslararası girişimlerle geçmişle yüzleşme yolundaki girişimlerde "acının araçsallaştırılması"na tanık olduğunu ifade eden, "Biz geçmişin enkazı üstüne yeni enkazlar ekliyoruz. Hatıralarımızı onlarla hesaplaşamadığımız için kuşaktan kuşağa aktarıyoruz. Gelecek kuşakları da geçmişe takılıp kalmayla cezalandırıyoruz" diyen Çetin, geçmişle ilgili herkesin kendi alanında özür dilemesi gerektiğini vurguladı: "Biz birlikte ağlamadan birlikte gülemeyeceğiz."
Oluç: Silahlı mücadeleyle bugün hak elde edilemez
ÖDP Parti Meclis üyesi Saruhan Oluç da, anayasada vatandaşlık kavramına dair, "millete üyelik"ten "devlete üyeliğe" başlanması gerektiğini, farklılık hakkını içermesi gerektiğini savunarak, "Toplum bir arada yaşama konusunda büyük zorluklar yaşıyor. Kürt sorununda akan kan durmalı" dedi.
Oluç, "Silahlı mücadeleyle bugün Türkiye'de hak elde etmenin yolu yok" diyerek DTP'nin taleplerini Türkiye'deki toplumsal muhalefetle birlikte canlandırabileceğini ifade etti. (EÖ/TK)