Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Barış İçin Akademisyenlerin “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları için "Terör örgütü propagandası" ile suçlamasıyla yargılanan akademisyenlerin duruşmaları devam etti.
Bugün üç ayrı mahkemede 15 akademisyenin duruşmaları görüldü:
28. Ağır Ceza Mahkemesi (ACM): Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nden (MSGSÜ) Arş. Gör. D.Ü.'nün üçüncü duruşması.
29. ACM: Türk-Alman Üniversitesi'nden Yrd. Doç. Dr. Berke Özenç'in ikinci; Boğaziçi Üniversitesi'nden Yrd. Doç. Dr. Yıldız Silier'in üçüncü duruşması.
37. ACM: Şehir Üniversitesi'nden Prof. Dr. Mesut Yeğen; Kültür Üniversitesi'nden Öğr. Gör. Zeyno Pekünlü; Toronto Üniversitesi'nden doktora öğrencisi B.U.T.; Bilgi Üniversitesi'nden Doç. Dr. K.Ç., Yrd. Doç. Dr. Bülent Somay ve Arş. Gör. Belin Benezra; Sabancı Üniversitesi'nden Öğr. Gör. Reyhan Tutumlu; American Üniversitesi'nden Dr. Özge Özay; MSGSÜ'den Prof. Dr. Murat Cemal Yalçıntan ile Doç. Dr. B.Ş. ve Dicle Üniversitesi'nden Prof. Dr. Fikret Uyar'ın birinci duruşmaları. Marmara Üniversitesi'nden Yrd. Doç. Dr. Filiz Arıöz'ün üçüncü duruşması.
Bir akademisyene hapis cezası
28. ACM'de duruşması görülen D.Ü. hakkında Terörle Mücadele Kanunu (TMK) 7/2'de düzenlenen "terör örgütü propagandası yapmak suçu sabit görülerek" 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi.
Terörle Mücadele Kanunu 7/2Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenmesine iştirak etmemiş olan yayın sorumluları hakkında da bin günden beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. |
Kararda hükmün açıklanması geri bırakıldı.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB)Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği takdirde, kişi beş yıl içinde kasten yeni bir suç işlemezse hüküm ortadan kaldırılıyor. Ceza Muhakemesi Kanunu madde 231’deki düzenlemede şu ifadeler öne çıkıyor. “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir. Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar.” |
Soruşturma izni
29. ACM heyeti bugün görülen iki duruşma için de daha önceki celselerde "atılı suçun Türk Ceza Kanunu (TCK) 301 maddesindeki suça dönüşme ihtimaline binaen" Adalet Bakanlığı'ndan istenen soruşturma izninin gelmediğini açıkladı.
Avukatların soruşturma iznine cevap gelene kadar yargılamanın durması yönünde karar verilmesi taleplerine karşı her iki duruşma için de yeni celse günü verdi.
TCK 301 Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini, Devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır. Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz. |
Üç akademisyen için mütalaa
37. ACM'de duruşma savcısı, savunmalarını yapan akademisyenler K.Ç., B.U.T. ve Zeyno Pekünlü için esas hakkında mütalaasını açıkladı.
Sanıkların TMK 7/2'ye göre cezalandırılmalarını istedi. Duruşmalar ertelendi.
37. ACM
Mahkeme başkanı: Akın Gürlek - Üyeler: Ferhat Gülbağça, Erol Güngör - Savcı: Can Tümer Keriş.
1. duruşma
Zeyno Pekünlü beyanını sundu.
TIKLAYIN - Zeyno Pekünlü’nün Beyanı
Hakim sorgusu
Ardından mahkeme başkanı, Pekünlü’ye “Bese Hozat’ı tanıyor musunuz” diye sordu. Pekünlü, ismin ilk kez bu dava aracılığıyla duyduğunu söyledi. Başkan sorgusuna “Bildiriyi imzaladıktan sonra pişmanlığınız var mı” diyerek devam etti. Pekünlü, “Bildirinin bu şekilde yorumlanacağını düşünmedim” diye yanıtladı.
Birleştirme ve derhal beraat talepleri
Avukatı Meryem Kavak Ertuğrul, iddianamenin usule uygun düzenlenmediğini, iddianamede eylemlerin somut olarak belirtilmediğini ifade etti. İngilizce metnin çevirisinin tekrar yaptırılmasını istedi. Eylemin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını belirterek Anayasa Mahkemesi kararlarından ve Yargıtay içtihadlarından örnekler sundu; müvekkilinin derhal beraatini istedi.
Mahkemenin talebi kabul etmemesi halinde öncelikli olarak 13. ACM’de devam eden dört akademisyenin dosyasıyla, eğer kabul edilmeyecekse mahkemedeki benzer yargılamaların birleştirilmesini istedi.
Mütalaa açıklandı
Savcı, “bir hukuki fayda bulunmadığından” birleştirme ve kovuşturmanın genişletilmesi taleplerinin reddine karar verilmesini istedi.
“Savunmanın verilmiş olması” nedeniyle esas hakkında mütalaasını sunmak istedi. Sanığın TMK 7/2’ye göre cezalandırılmasını istedi.
Heyet, avukatın birleştirme taleplerini “yargılamanın tek bir dosya üzerinden yapılmasının usul ekonomisine aykırı olduğu, sanıkların eylem ve sorumluluklarının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekeceği, hukuki fayda şartının bulunmadığı” gerekçeleriyle; “imza atma eylemi sebebiyle sorumluluğunun ve kastının ancak yapılacak bir yargılama sonucunda ortaya çıkacağı, kanunda belirtilen derhal beraat şartlarının oluşmadığı” gerekçeleriyle ise derhal beraat talebini reddetti.
Sanık ve müdafine esasa karşı savunmalarını hazırlamak için “son kez” süre verildi. Bir sonraki duruşma 11 Nisan 2018’da.
2. duruşma
B.U.T beyanında şunları söyledi:
“İmza vermiş olduğum metinde ne herhangi bir terör örgütünün bahsi geçmekte ne de terör eylemlerini teşvik eden veya şiddet çağrısı olarak adlandırılabilecek bir ifade de bulunmaktadır. Bu nedenle, isnat edilen suçlamaları anlamakta güçlük çekiyorum. “Söz konusu metne vermiş olduğum imzanın, hem kendi hukukumuz hem de Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası hukuk sözleşmeleri kapsamında, şüpheye yer bırakmayacak bir biçimde ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. “Sayın heyet, takdir edersiniz ki örneğin üniversitelerde başörtülü öğrencilere yönelik baskılara karşı çıkan ve akademisyenlerin imzasına açılmış bir metin 28 Şubat süreci olarak tanımlanan yıllarda, ciddi yaptırımlara neden olabilirdi, günümüzde ise hukuka uygun şekilde, böyle bir metin ifade özgürlüğü kapsamında görülüp kamuoyu tarafından takdir de edilecektir. “Çözüm sürecinin devam ettiği 2013-2015 yılları arasında ise bugün televizyon ve gazetelerde sıkça karşımıza çıkan pek çok gazetecinin ve o dönem hükümette yer alan siyasetçilerin, karşınızda yargılandığım metnin içerdiği ifadeleri ve hatta çok daha radikal sayılabilecek ifadeleri kullandıklarına şahit olmuştuk. “Söz konusu kişiler, Çözüm sürecinin devam ettiği bu yıllarda hiçbir hukuki yaptırımla karşılaşmadılar. Varmak istediğim nokta şudur: Türkiye’de ifade özgürlüğünün kullanımının, siyasi konjonktür ve hükümet politikalarına göre şekillenmesi, toplumun genelinde adalete olan inancı sarsmakta, demokratik rejime ciddi zarar vermektedir. “Tekrarlamak isterim ki bu davaya konu olan metne vermiş olduğum imza, hem kendi hukukumuz hem de Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası hukuk sözleşmeleri kapsamında, şüpheye yer bırakmayacak şekilde ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmelidir.” |
Mahkeme başkanı her savunmadan sonra yaptığı sorguda önceki duruşmadakiyle benzer soruları yineledi:
Mahkeme başkanı (MB): Siz Türkiye’de çalışmıyorsunuz. Nasıl gördünüz metni?
B.U.T: Sosyal medyada.
M.B: Metni okuduktan sonra idrak ettiniz. Şimdi ben kendi mesleğim açısından düşünüyorum. Biz bir bildiri imzalasak hepimiz aynı anda haberdar olamayız. Siz nasıl hep beraber haberdar oldunuz? Kolektif bir eylem var burada.
B.U.T: Sosyal medyadan gördüm.
M.B: Metni imzaladıktan sonra basın toplantısı yoluyla kamuoyuna duyurulacağından haberiniz var mıydı
B.U.T: Haberim yoktu.
M.B: Metni kim hazırladı. Sonuçta devlet memurusunuz. Sormadınız mı?
B.U.T: Hayır. Metnin içeriğini görünce imza attım.
M.B: Pişman mısınız?
B.U.T: Suç teşkil etmediğini düşünüyorum. İfade hakkımı kullandım.
Vareste kararı
Sorgunun ardından avukat Mehmet Adil Demirci usule ilişkin taleplerini sundu. Ayrıca müvekkilinin duruşmalardan vareste tutulmasını istedi.
Taleplerin reddini isteyen savcı, ceza istediği esas hakkında mütalaasını tekrar sundu.
Heyet, vareste talebini kabul ederken diğer bütün talepleri reddetti. Sanık ve müdafine esasa karşı savunmalarını sunmak için “son kez” süre vererek duruşmayı 11 Nisan 2019’a bıraktı.
3. duruşma
Duruşmada hazır bulunan K.Ç. savunmasını sözlü ve yazılı olarak sundu. Ardından mahkeme başkanının sorgusuna geçildi:
M.B: Bildiriden nasıl haberiniz oldu:
K.Ç: İnternette dolaşırken
M.B: Bu konuya dair hassasiyetiniz var mıydı? Daha önce duyarlılığınız yoktu herhalde, başka imzalar attınız mı?
K.Ç: Hayır atmadım.
M.B: Hepsinin birden toplanıp imza atması size ilginç gelmiyor mu?
K.Ç: Bildiriyi kimin imzaladığını bilmiyoruz. Ben gördüm ve imzaladım.
M.B: Bu bildirinin amacını neydi sizce?
K.Ç: Çatışmasızlık ve çözüm sürecine geri dönülmesi talebi.
Avukatları Sevgi Kalan Güvercin ve Ali Deniz Ceylan derhal beraat, birleştirme ve kovuşturmanın genişletilmesi taleplerinde bulundu. Savcı taleplerin reddini isteyerek ceza istediği esas hakkında mütalaasını sundu.
Mütalaaya karşı süre
Heyet, avukatların kovuşturmanın genişletilmesi ve birleştirme taleplerini “yargılamaya bir katkı sağlamayacağı, özellikle birleştirme için aranan hukuki fayda şartının gerçekleşmediği, sanıkların eylem ve faaliyetlerinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği” gerekçeleriyle; iddianamede delil olan bazı belgelerin çıkartılması talebini ise “iddia makamının iddianamede belirtmiş olduğu olaya ilişkin dayanmış olduğu delil kapsamı olduğu bir bütün olarak değerlendirildiği” gerekçesiyle reddedildi.
Sanık ve müdafine esasa karşı savunmalarını hazırlamaları için “son kez” süre verildi. Bir sonraki duruşma 11 Nisan’da.
4. ve 5. duruşmalar
Mesut Yeğen ve Murat Cemal Yalçıntan duruşmalarında hazır bulundu.
Suçlamaları kabul etmediğini belirten akademisyenler derhal beraatlerini istedi. Bu yönde karar verilmezse savunmalarını hazırlamak için süre talep ettiler.
Avukat Meriç Eyüboğlu, her iki müvekkilinin de derhal beraat talebini tekrar ederek talebi ilişkin hukuki gerekçelerini sundu.
Savcı, “sanıkların eyleminin takdirinin yargılamayı gerektirmesi” nedeniyle derhal beraat taleplerinin reddini istedi.
Mahkeme heyeti, Yeğen'in duruşmasında kararını açıkladığı esnada elektriğin kesildi. Başkan avukat Meriç Eyüboğlu'na "Hep böyle oluyor. Akademisyen duruşmalarında enerjinize dayanmıyor herhalde" dedi.
Derhal beraatin reddi
Elektriğin gelmesiyle açıklanan kararların ikisinde de "sanığın yargılamasının yapıldığı, yeterli şüphe görülmesi durumunda iddianamenin düzenleneceği belirtildiği, bu şüphenin takdirinin iddia makamına ait olduğu, iddia makamı tarafından yeterli şüphe takdir edilerek iddianame düzenlendiği, söz konusu bildiri içeriği sebebiyle benzer şekilde akademisyen yargılamalarının devam ettiği, dosyaya konu sanığın da imzası bulunduğu için yargılamasının devam ettiği, sanığın sorumluluğu ortaya konulmadan beraat kararı verildiğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, eyleminin ancak yargılama sonucunda ortaya çıkacağı dikkate alınarak" derhal beraat talepleri reddedildi.
Sanıklar ve müdafilerine savunmalarını hazırlamaları için süre veren heyet, bir sonraki duruşmalara 27 Şubat tarihini verdi.
6. duruşma
Reyhan Tutumlu mazeretli olduğu için duruşmaya katılamadı. Avukatı Selin Yılmaz, müvekkilini bir sonraki celsede hazır edeceğini belirterek birlikte savunma yapacaklarını söyledi.
Heyet, sanığın mazeretini kabul ederek savunmasının bir sonraki celsede alınmasına karar verdi. Duruşmayı 13 Mart 2019'a bıraktı.
7. duruşma
B.Ş. savunmasını hazırlamak için süre talep etti. Avukatı Hakan Bakırcıoğlu da süre talebini yineledi.
Heyet, sanık ve müdafine savunmalarını hazırlamak üzere bir sonraki celseye kadar "kesin süre" verdi. Tekrar süre verilmeyeceği ihtar edildi.
Bir sonraki duruşma 27 Şubat 2019'da.
8. duruşma
Belin Benezra mazereti nedeniyle duruşmaya katılamadı. Avukatı Bahri Belen müvekkilinin İzmir'de olduğunu belirterek önümüzdeki duruşmada hazır edeceğini söyledi.
Heyet, sanığın savunmasının bir sonraki celsede alınmasına, avukatın sanığın İzmir'deki adresini cels arasında bildirmesi durumunda duruşma günü beklenmeksizin talimat yoluyla savunmanın alınmasına, bu nedenle İzmir Nöbetçi ACM'ye talimat yazılmasına karar verildi.
Bir sonraki duruşma 14 Mart 2019'da.
9. duruşma
Bülent Somay yurtdışında olduğu için duruşmaya katılamadı.
"İstinaf kararına kadar savunma vermeyecekler herhalde"
Avukatı Ayşen Funda Ata bilgileri heyet sunarken mahkeme başkanı Akın Gürlek, "Bütün akademisyenler İstinaf karar verene kadar savunmalar vermeyecek herhalde" diye konuştu.
Avukat Ata, derhal beraat, Türk Ceza Kanunu (TCK) 301'den izin alınması, Adalet Bakanlığı'ndan cevap gelene kadar durma kararı verilmesi ve dosyaların birleştirilmesi taleplerinde bulundu.
Savcı, “sanığın eyleminin yargılamayı gerektirmesi nedeniyle” derhal beraat talebinin, “hukuki fayda bulunmadığı için” birleştirme talebinin reddine karar verilmesini istedi. “Usulüne uygun tebligat yapıldığı halde duruşmaya katılmadığı” gerekçesiyle sanık hakkında yakalama kararı verilmesini talep etti.
İstinabe kararı
Heyet, derhal beraat ve brleştirme taleplerini diğer duruşmalardaki gerekçelerini tekrar ederek reddetti. Savunmasının alınması için celse arasında istinabe işlemlerinin başlatılmasına karar verildi.
Bir sonraki duruşma 11 Nisan 2019'da.
10. duruşma
Özge Özay yurtdışında olduğu için duruşmaya katılamadı. Avukat Ali Soydan müvekkiline iddianamenin tebliğ edilemediğini belirtti. Haziran 2019'da Türkiye'ye geleceğini söyleyerek duruşma günü talep etti.
Heyet, sanığı adresinin yurtdışında olması, iddianamenin ve talimat evrakının tebliğ edilememiş olması gerekçeleriyle savunmanın gelecek celsede alınmasına karar verdi.
Bir sonraki duruşma 11 Haziran 2019'da.
11. duruşma
Duruşmada hazır bulunan Fikret Uyar, avukatının hava muhalefeti sebebiyle duruşmaya gelemediğini söyledi. Mahkemenin yetkisizliğine karar verilerek dosyanın Diyarbakır'a gönderilmesini istedi.
Savcı talebin reddini istedi. Heyet, Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin kararını gerekçe göstererek "basın bildirisinin İstanbul'da yapılmış olması" sebebiyle yetkili mahkemenin İstanbul mahkemesi olduğuna karar verdi.
Uyar, avukatıyla beraber savunmasını yapmak için süre istedi. Heyet sanığa savunmasını hazırlamak için ihtar yoluyla "kesin süre" vererek duruşmayı 14 Mart'a bıraktı.
12. duruşma
Filiz Arıöz raporlu olduğu için duruşmaya katılamadı. Birinci duruşmada sanığın sağlık mazeretinin kabulüyle duruşmada hazır edilerek savunmasının alınmasına karar verilmiş olduğu görüldü.
Avukat Beraat Bayraktar, müvekkilinin raporlarını sundu. Heyet, "sanığın son kez sağlık mazeretinin kabulü ile" gelecek celsede savunmasının alınmasına karar verildi. Sanığa savunma için tekrar bir süre verilmeyeceği ve yeniden rapor sunulması durumunda kabul edilmeyeceği ihtarı yapıldı.
Bir sonraki duruşma 14 Mart 2019'da.
29. ACM
Mahkeme başkanı: Ümit Kartlı - Üyeler: Erhan Akman, Özgür Erkan - Savcı: Ali Nazmi Dandin.
1. duruşma
Berke Özenç duruşmada hazır bulundu. TCK 301 maddesi uyarınca Adalet Baknalığı'ndan istenen soruşturma iznine yanıt gelmediği görüldü.
Avukat Senem Doğanoğlu, soruşturma izin süreci tamamlanıncaya kadar yeni duruşma günü verilmemesini, durma kararı verilmesini talep etti.
Heyet, soruşturma izin talebine ilişkin yazı cevabının beklenmesine, sanığın gelecek celsede hazır bulunması ihtarıyla duruşmanın 4 Nisan 2019'da devam etmesine karar verdi.
2. duruşma
Yıldız Silier hazır bulundu. Avukat İnayet Aksu Adalet Bakanlığı'ndan izin gelmediği ve şu an kovuşturma engeli olduğu için yargılamaya devam edilmemesini, durma kararı verilmesini talep etti.
Ayrıca müvekkilinin duruşmalardan vareste tutulmasını istedi.
Heyet vareste talebini reddetti. Adalet Bakanlığı'ndan gelecek cevabın beklenmesine karar verdi. Bir sonraki duruşma 11 Nisan 2019'da.
28. ACM
Mahkeme başkanı: Ersin Özaslan - Üyeler: Sekan Yoğurtçu, Merve Çınar - Savcı: Mehmet Fatih Aldemir.
1 yıl 3 ay hapis cezası
D.Ü. ve avukatı önceki beyanlarını tekrar ederek beraat kararı verilmesini istedi. Savcı ceza istediği esas hakkında mütalaasını tekrar etti.
Heyet,
gerekçesini ekli kararda açıklamak üzere sanığa "PKK/KCK silahlı terör örgütü propagandası yapmak suçunu sabit görerek" 1 yıl hapis cezası verdi. "Suçun basın yayın yoluyla işlendiği" gerekçesiyle suçu yarı oranında arttırarak 1 yıl 6 aya çıkardı. Cezada indirime giden heyet, sanığa 1 yıl 3 ay hapis cezası verdi.
Hükmün açıklanması geri bırakıldı.
Akademisyen yargılamaları hakkında10 Ocak 2016'da "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi"nin (BAK) "Bu Suça Ortak Olmayacağız" bildirisi 1128 akademisyenin imzası ile yayınladı. Sonraki katılımlarla imza sayısı 2212 oldu. Akademisyenler hakkında Savcı İsmet Bozkurt’un hazırladığı iddianame ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) “örgüt propogandası” fiilini düzenleyen 7/2 maddesinden dava açıldı. 25 Aralık itibariyle 5 Aralık 2017'den bu yana mahkemeye çıkan akademisyen sayısı 444 oldu. 61 akademisyen 1’er yıl 3’er ay; 3 akademisyen 1'er yıl 6'şar ay; 1 akademisyen ise 2 yıl 3 ay; 1 akademisyen 2 yıl 6 ay hapis cezasına mahkum oldu. HAGB istemeyenlerBugüne kadar 10 akademisyen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını (HAGB) kabul etmedi. İçlerinden 6'sına 1 yıl 3 ay, 1'ine 1 yıl 6 ay, 1'ine 2 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Altı kişiden birinin cezası mahkemenin kanaatiyle ertelendi. 2 kişinin kararı henüz açıklanmadı. 3 akademisyene HAGB'ye ilişkin beyanları sorulmadı. Birine 1 yıl 6 ay, birine 1 yıl 3 ay, birine 2 yıl 3 ay hapis cezası verildi: * Prof. Dr. Büşra Ersanlı - 32. ACM - 1 yıl 3 ay hapis cezası. Cezada indirime gidildi. Erteleme yapılmadı. * Prof. Dr. Zübeyde Füsun Üstel - 32. ACM - 1 yıl 3 ay hapis cezası. Cezada indirime gidildi. Erteleme yapılmadı. * Prof. Dr. Ayşe Erzan - 32. ACM - 1 yıl 3 ay hapis cezası. Cezada indirime gidildi. Erteleme yapılmadı. * Prof. Dr. Nesrin Sungur Çakmak - 32. ACM - 1 yıl 3 ay hapis cezası. Cezada indirime gidildi. Erteleme yapılmadı. * Prof. Dr. Özdemir Aktan - 1 yıl 3 ay hapis cezası. Cezada indirime gidildi. Erteleme yapılmadı. * Öğr. Gör. Aslı Takanay - Karar açıklanmadı. * Doç. Dr. Esra Arsan - Karar açıklanmadı. * Prof. Dr. Gülhan Türkay - 1 yıl 3 ay hapis cezası. Cezada indirime gidildi. Mahkeme kanaatiyle 2 yıl denetimle ertelendi. * Yrd. Doç. Dr. Lütfiye Bozdağ - 1 yıl 6 ay hapis cezası. Cezada indirime gidilmedi. Erteleme yapılmadı. * Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı - 2 yıl 6 ay hapis cezası. HAGB'yi kabul etmediğini açıklamıştı. Yasal imkan bulunmadığından ceza ertelenmedi. HAGB sorulmayanlar* Arş. Gör. Onur Baysal - 28. ACM - 1 yıl 3 ay. HAGB beyanı sorulmadan HAGB'li ceza kararı verildi. * Dr. Yonca Güneş Yücel - 28. ACM - 1 yıl 6 ay. HAGB sorulmadan kabul ettiği ileri sürüldü. 2 yıl denetimle erteleme yapıldı. * Prof. Dr. Gençay Gürsoy - 37. ACM - HAGB hususunda hiç beyanı alınmadı. 2 yıl 3 ay hapis cezası. TIKLAYIN - Akademisyen yargılamalarında cezalar Barış akademisyenleri 10 Mart 2016’da “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisi nedeniyle yaşadıklarını basın toplantısında paylaştılar. Toplantıda açıklamaları yapan Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy (15 Mart 2016) ile Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı (31 Mart 2016) TMK 7/2'de düzenlenen “örgüt propagandası” suçlamasıyla tutuklandılar, 22 Nisan 2016’da serbest bırakıldılar. Savcının talebi üzerine Adalet Bakanlığı “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama"yı düzenleyen TCK 301. maddeden yargılanma izni verdi. Dava TMK 7/2'den sürüyor. TIKLAYIN - Akademisyen Yargılamalarının Sayılarla Bir Yılı Akademisyen yargılamaları haberlerinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz. Barış Akademisyenleri’nin beyanlarının tam metinlerine buradan ulaşabilirsiniz. |
(GD/TP)