Odanın İstanbul Şubesi Başkanı Cemal Gökçe ise, "Temel sorun, bilimsel ve tarafsız denetim sağlayabilen meslek odalarının yapı denetim yetkilerinin bulunmaması ve 1980'den sonra meslek kuruluşları üzerindeki kısıtlamalardır" dedi.
Yüzgeç, bugün (Cuma) bir basın açıklaması yaparak "İnşaat Mühendisleri Odası olarak kendi üyelerimizin faaliyetleri üzerinde, meslekten men etmeye varabilecek yetkilerimiz var. Kamuda görev yapan hiçbir mühendisin meslek odalarına kayıt zorunluluğu olmadığından denetimsizlik neredeyse resmi bir hale getirildi" diye konuştu.
"Türkiye'de yapılar projesiz"
Bianet'in sorularını yanıtlayan Gökçe de Bayındırlık Bakanlığı'na bağlı yapı denetimi yapan çalışanların odalarca eğitime tabi tutularak sertifikalandırılması, denetim sonrasında bir sorun varsa inşaatların durdurulması için de bir sistem oluşturulması gerektiğini vurguladı.
Gökçe, Bingöl'de yıkılan ve hasar gören binalarda inceleme yapmak üzere odadan bir heyetin bölgeye gittiğini ve rapor hazırlayacağını açıkladı.
Ülke topraklarının bölge ve kent ölçeğinde planlanmadan, rant anlayışıyla yapılaşmaya gidildiğini belirten Gökçe, "Bir yapının fizibilite ve tasarım aşamasının maliyetinin yüzde beş olmasına karşın, bunun yıkıma etkisi yüzde 80'dir. Türkiye'de bu aşamalar uygulanmıyor" dedi.
Gökçe, şu noktalara dikkat çekti:
"İnşaatta sorun varsa, durdurulmalıydı"
* Yapıların yıkılmasının nedenleri taşıma gücü zayıf olan zeminler seçilmesi; projesiz ya da hatalı projelerle yapılar yapılması; inşaat aşamasında projeye uyulmaması; körfez depreminde yaşadığımız gibi yapıların taşıyıcı sisteminin mühendislik bilimi ve bilgisine uygun olmaması; yapılarda zamanla oluşan korozyon ve yıpranma; yapının taşıyıcı sisteminin, örneğin kolonların dükkanlarca kesilmesi; yapıların yer altı suları etkisinde kalması, fay üzerine ya da yakınına yapıların yapılması kullanılan malzemelerin standartlara uygun olmaması olarak özetlenebilir.
* Yeni ihale yasası , projesi ve ödeneği olmayan yapı önerilerinin ihaleye açılamasını engelliyor. Önceki yasa nedeniyle, Türkiye yarım kalmış yapılar mezarlığına döndü.
* Bingöl'de yıkılan Çeltiksuyu Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'nun, kısa sürede bitirilmesi nedeniyle yeterli ödenek alabildiği görünüyor. Büyük ihtimalle yapı, Bakanlığın onayından geçen projeyle yapıldı. O zaman yıkımın nedeninin malzemeden kaynaklandığı akla geliyor.
* Bayındırlık İl Müdürlüğü'nün yapı kontrollerinde; yapının projeye uygunluğu yoksa, demir sistemi, beton kalitesi yetersizse müteahhit uyarılır, inşaata başlanmaz ya da durdurulur. Tutanak tutmak bir çözüm değildir. Ya bina yıkılıp yeniden yapılır, takviye edilir, ya da kullanıma açılmaz.
"Müteahhit değil, sistem sorgulanmalı"
Bayındırlık Bakanlığı'nın yapı denetim kadrolarının yetersiz olduğunu söyleyen Gökçe, kamu görevlilerinin meslek odalarına üye olma zorunluluğunun olmamasına dikkat çekti:
* 1980'den sonra yasalar ve düzenlemelerle, konusunda uzman mühendis ve mimarlar ya işlerinden uzaklaştırıldılar, ya da kamu kuruluşlarına giremediler. Yatırımcı kuruluşların da kadrolarında ciddi eksilme oldu.
* Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan mühendis ve mimarların meslek odalarına üyeliği zorunlu olmaktan çıkarıldı ve Türk Mimar ve Mühendisler Odalığı Birliği (TMMOB) yasasında da değişiklik yapıldı. Meslek odaları sorumlulukları olan ama yetkileri olmayan kuruluşlar haline getirildi.
* Bir deprem sonrası suçlu bir müteahhit yaratılır, bütün sorumluk ona atılır ama hiçbir zaman sistem sorgulanmaz.
* Mühendislik ve mimarlık alanıyla ilgili yasa 1938 tarihinden kalma, ihtiyacı karşılamıyor. Mühendis ve mimarların artık üniversite eğitim alması yeterli değil. Bilimin geliştiği ve alanımızın bir çok alt dala ayrıldığı bir ortamda, tüm dünyada olduğu gibi, mühendis ve mimarlardan, inşaat alanında çalışan kalfalara kadar, meslek odalarının verdiği sertifikalar bu alanda çalışmak için zorunlu olmalı.
* Bu konuda hukuksal değişikler olmadıkça, depremden sonra mühendis ve müteahhitlerle uğraşacak, konuyu bu insanların kötülüğüne bağlayacağız.
Yapı "denetimsizlik" sistemi
İmar affının gündemde olduğunu ve kaçak yapılaşmanın böylece teşvik edildiğini söyleyen Gökçe, İstanbul ve çevresinde kamu yapılarının da acilen onarılması gerektiğini belirtti:
* Kamu yapıları 17 Ağustos depreminde, İstanbul'daki okullarda dahil de hasar gördü ama Pazar günü olması nedeniyle bu göze çarpmadı. 17 Ağustos'tan bu yana tekrarlamaktan sıkıldık. Öncelikle bölgemizdeki okul ve hastaneler başta olmak üzere, kamu binaları depreme dayanıklı değil, deprem güvenliği yok ama hiçbir güçlendirme çalışması yapılmıyor.
* Körfez depreminden sonra çıkarılan yapı denetim sistemi yeni bir denetimsizlik sistemine dönüştü. Bayındırlık Bakanlığı'nın 19 pilot ilde gerekli denetimi yapan yapı denetim kuruluşlarında çalışanlara verdiği denetçi belgesini, hangi kriterlere göre verdiğini bilmiyoruz. (ÖG/BB/NK)