M.E.- Festival etkinlikleri çerçevesinde Diyarbakır'a geldiniz. Buraları nasıl buldunuz?
B.M- Diyarbakır'ın benim için yeri ve önemi büyük. Her zaman bende farklı bir duygu oluşturmuştur. Bu coğrafyayla özel bir ilişkim var. Kendimi buralı hissediyorum. Bunun için buraya severek geldim. Şiir dinletisine ilgi çok büyük. Ve insanlar çok heyecanlılar. Çok meraklılar.. Diyarbakır benim için önemli; çünkü Kürt yoğunluklu bir şehirde olmak, sokaklarda Kürtçe konuşmaları duymak bana heyecan veriyor. İlginç benim için...
M.E.- Söyleşinize ilgi nasıl? Genel olarak hangi konularda soru soruyorlar?
B.M.- Genel olarak katılan geçlerin çoğunun kafaları çok karışık. Gençler, şiirden çok sanatçının duruşuyla, kişiliğiyle, politik görüşüyle ilgili. Hayat felsefesine dair sorular da geldi. Oysa ben şunu tercih ederim; şiir üzerinden sanatçıya ulaşılsın, şiir üzerinden şairin kişiliği okunsun . Burada sorulan sorular biraz klişeydi. Ve en çok konuşulan ve sorulan da 'neden Kürtçe yazmadığıma'dairdi. Ben de şöyle açıkladım; ben bir şey yapıyorsam ve bunu samimiyetle ve iyi yapıyorsam, bu soru sanatçıya sorulmamalı. Niçin? Çünkü ben şiirimi en iyi bildiğim Türkçe'de var edebiliyorum. Kürtçe yazma şansım yok. Çünkü Kürtçe yazı dilini maalesef bilmiyorum.
M.E.- Bu coğrafyada yetişen yazan ve şairlerin büyük çoğunluğu baskın kültürün dili ile yani Türkçe ile yazıyorlar. Kendi anadiliyle Kürtçe ile yazamıyorlar, neden yazamıyorsunuz?
B.M.- Bu bir tercih değildir. Sonuçtur, böyle oluyor. Ben Türkçe'de düşünebiliyorum, Kürtçe düşünüp yazamıyorum. Bunun nedenleri sorulamaz. Bence bütün çıplaklığıyla nedenleri ortadadır. Ve aynı samimiyetle yazamayacağım gibi yazdıklarım da aynı etkiyi yaratamayacak. Ben şiirimi, hayatımda biriktirdiğim imgeleri, acıları bir biçimde dile getiriyorum ve bunlar okunsun...
M.E.- Siz bir ara Öküz Dergisi'nde yazarken 'Sevgili ölü dilim' demişsiniz, sizce gerçekte Kürtçe ölü bir dil mi?
B.M.- Kürtçe, benim için bilinç altına terkedilmiş bir dildir. Çünkü konuşmayı bile tam olarak bilmiyorum. Ve o dilin kulaklarımda sadece sesleri var. Kavramları yok. Kelimeleri yok. Bu anlamda bende Kürtçe ölü. Benim içimde bir dil duygusundan ibaret bir şey... Ve onun tüm ritmini, tonunu Türkçe'ye taşıyorum. Bu nedenle Türkçe'yi farklı kullanıyorum.
M.E. - Her yazarın kendine özgü bir yazma tarzı var. Siz nasıl bir tarzla yazıyorsunuz?
B.M.- Ben modern şiir tarzıyla yazıyorum. Kendi tarzımdan tam olarak söz edemem. Ama şimdiye kadar Türkçe'yle yazılardan farklı bir yerde olduğum konusunda bazı sanat ve edebiyat eleştirmenleri hemfikir.
M.E.- Daha çok hangi konularda yazıyorsunuz? Örneğin Maraşlısınız, şiirinizde buranın acılı tarihi izleri var mı?
B.M.- Tabii ki var. Ama şöyle; bana göre şairlerin hayat hikayeleri yoktur; şiirleri vardır . Şiirlerin üzerinden o hayata bakıldığında o hayat bir anlam taşır. Ben Maraş'ın acıklı tarihini yazmak için yazmıyorum. Bana gelen şiiri yazıyorum. Ve orada o tarihe bir ritim bir iz düşüyor. Orada öncelikle şiirin sesine, yapısına ve duygusuna bakıyorum. Coğrafyalara edebiyat ve sanatla varılır. Mesela İrlanda böyle bir yerdir. Çukurova'ya Yaşar Kemal'i düşünmeden bakamazsınız. Mardin'e Murathan Mumgan'sız bakamazsınız. Diyarbekir'e Ahmet Arif'siz... Şairler coğrafyaları var ederler.
M.E.- Daha önce bu coğrafyada yaşayan insanların şiire, sanata ilgi ve yaklaşımını, gözlemlediğiniz kadarıyla, karşılaştırırsanız, nasıl bir fark görüyorsunuz?
B.M.- Daha önce Diyarbakır'a gelmiştim, fakat böyle bir etkinliğe katılmamıştım. Ama burada gördüğüm kadarıyla günün erken saatlerinde bu sıcaklığa rağmen bir hayli ilgi var. Sanıyorum bunu başka hiçbir yerde görmek mümkün değildir. Bazı kalıplaşmış düşünceler var ama kemikleşmiş değiller, değişime açıktırlar. Bunun için daha çok şiir okumalarını ve sanatla ilgilenmeleri bu dönüşümü hızlandıracaktır.
Bejan Matur kimdir
Şair Bejan Matur , 1968 yılında Kahramanmaraş'ta doğdu. İlköğretimi Kahramanmaraş'ta, ortaokul ve liseyi Gaziantep'te okudu. Daha sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Türkiye'de (İstanbul)ve İngiltere'de yaşıyor. "Rüzgar Dolu Konaklar" ve "Tanrı Görmesin Harflerimi" adında iki şiir kitabı var; biri de yolda geliyor. Şimdiye kadar şiirleri birçok dergide yayınlandı.(ME/YÖ/NU)