Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu ve İstanbul Kadın Müzesi işbirliğiyle düzenlenen “Akademide Toplumsal Cinsiyet Eşitliği - Uluslararası İyi Örnekler Sempozyumu” başladı.
Türkiye’de kadınların üniversiteye girme hakkını elde etmelerinin 100. yılında, üniversitelerde toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için geliştirilen politikaları, programları ve iyi uygulama örneklerini uluslararası bir platformda tartışmak üzere düzenlenen sempozyum üç gün sürecek.
Karaköy Minerva Palas’ta düzenlenen sempozyum, bugün Sabancı Üniversitesinden Ayşe Yüksel ile Sondan Durukanoğlu Feyiz, İstanbul Kadın Müzesi küratörü Meral Akkent ve Marrill Lynch’ten Hüseyin Kelezoğlu’nun karşılama konuşmalarıyla açıldı.
Sempozyuma katılamayan Doç. Dr. Şirin Tekeli’nin açılış konuşmasının Ayşegül Altınay tarafından okunmasının ardından, sempozyumun ilk paneli “Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik’te Kadınlar” oldu.
Almanya, Avusturya ve Çek Cumhuriyeti’nden kadın akademisyenler, bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (BTMM) alanında kadın oranının artması için yaptıkları çalışmaları tanıttılar, kadınların nasıl engellerle karşılaştığı sorusunu yanıtlamaya çalıştılar.
Konuşmalarda kız öğrencileri ve kadınların BTMM alanına yönelmesi önündeki algıların toplumsal cinsiyet temelli önyargılar ve profesyonel alanda erkek bilim insanlarının kurduğu, kadınları dışlayan ağlar olduğuna dikkat çekilirken, bunun değişmesi için gerçekleştirilen uygulamalarda kadın rol modeller ve öğrencilerin bir araya gelmesinin olumlu sonuçlar yarattığı belirtildi.
Fiziği çerçeveleyen elitist anlayış derslere yansıyor
Viyana Üniversitesi Fizik Fakültesi’nden Ilse Bartosch, hem kadınlar hem erkekler arasında toplumsal cinsiyet eğitimine erken yaşta başlanmasının daha sonra yapılan meslek seçimlerinde etkili olduğunu söylerken, Avusturyalı fizik öğretmenleriyle derinlemesine görüşmeler yaparak gerçekleştirdiği çalışmanın sonuçlarını paylaştı.
“Üniversitede fizik eğitimi alırken, fizik kültürünün sosyalizasyonuna dışlayıcı ve ayrımcı bir süreç olarak deneyimleyenler çok. Öğretmenler normal bilim alanında eğitim görüyorlar ama doktorada ilerlemek isteyen kadınlar başarılı olamıyor. İçten içe fiziğin üniversitede öğretilme biçiminin ne kadar aristokrat bir anlayışla öğretildiğini içselleştirmiş durumdalar. Yani fiziği çerçeveleyen elitist anlayış bilinçsiz bir şekilde derslere yansıyor.
“Bu toplumsal cinsiyet ayrımını aşmak kolay değil. Çünkü sistemin değişmesi gerekiyor. Bunun haricinde yapılandırılmış bir tartışmaya, kolaylaştırmaya ihtiyacımız var. Özellikle BTMM alanındaki eril hakimiyet zincirlerini kırabilmek için. Üniversite nezdinde örgütsel bir gelişime ihtiyacımız var.”
Mentorluk sistemiyle kız çocuklarına yol göstermek
Çek Cumhuriyeti Bilimler Akademisi’nden Katerina Cidlinska, ortaöğrenim çağındaki kız öğrenciler için gerçekleştirdikleri mentorluk (akıl hocası) programını anlattı.
Çek Cumhuriyeti’nde teknik üniversitelerde okuyanların yüzde 35’ini kadınların oluşturduğunu söyleyen Cidlinska, uzmanlaşma aşamasında bu oranın yüzde 5’e düştüğünü, teknik bilimlerde çalışanlara bakıldığında kadın oranının yüzde 12 olduğunu anlattı.
Öğrencileri BTMM alanında çalışan rol modellerle biraraya getiren program, hem öğrencileri meslek seçimi ve üniversite eğitimi konusunda bilgilendirmeyi ve doğru yönlendirmeyi hem de kendine güvenlerinin gelişmesini sağlamayı amaçlıyor.
“Program teknik bilimler konusunda eril basmakalıp anlayışların değişmesinde faydalı oldu. Kız öğrencilerden bazıları ‘normalde hiç düşünmeyeceğim alanlara ilgi duyduğumu anladım, kız olsam bile bu işi yapabileceğime inandım’ derken, mentorlar da programın kendi perspektiflerinin değişmesini sağladığını söyledi.
“Mentorluk, basmakalıp görüşleri yıkma konusunda kendi başına bir çözüm değil. Ancak öğretim yöntemleri ve fen-teknoloji alanındaki çalışmaları erkeklere özgü gören anlayış değişmedikçe, kadınları dışlayan bir düzen oldukça kesin bir değişiklik olmayacak. Ancak sayıları giderek artan kadın öğretim görevlilerinin, bu anlayışı da değiştireceğini düşünüyoruz.”
Erkeklerin oluşturduğu enformel ağlar
Almanya Wuppertal Üniversitesi’nde öğretim görevlisi ve Kuzey Ren Vestfalya Kadın Ağı Lideri Felizitas Sagebiel, BTMM alanında çalışan akademisyenler ve öğrenciler hakkında yaptıkları araştırma sonuçlarını paylaştı. Kadınların profesyonel kariyer yolunda önlerine çıkan en önemli sorunlardan birinin erkeklerin oluşturduğu networkler/ağlar olduğunu anlattı.
“Görüştüğümüz kadın akademisyenlerden biri şöyle diyordu: ‘Benim teorim şu. Erkekler yönetici konumunda oturuyorlar çünkü farklı ağlarda kadınlardan daha faaller. Birçok karar enformel olarak bira masasında alındıktan sonra resmileşiyor’. Kadınlar bu ağların öneminin farkında ancak erkeklerin ağlarına giremiyor, uygun olmadıklarını hissediyorlar. Peki kadın ağları var mı akademide? O kadar az kadın var ki kariyer açısından enformel işbirliği mümkün olmuyor.
“Mühendisliğin toplumdaki özellikle kadın öğrencilerin gözünde imajı hala, makineye yönelik olduğu, rasyonel ama yaratıcı olmadığı ve çok para kazanıldığı şeklinde. Mühendislik fakülteleri bu erkek imajını yaşatıyor.
“Tabii bu ayrımlar ülkeden ülkeye değişiyor. Mesela Almanya’da daha incelikli ve örtülü. Kadın öğrenciler hiçbir şekilde tecrit edildiklerini hissetmiyorlar. Dolayısıyla bu duruma razı oluyorlar, kendilerini çok da zayıf hissetmiyorlar. Bu da hakiki bir sorun haline geliyor.”
Kariyer senaryoları
Almanya Fraunhofer Uygulamalı Araştırma Destekleme Topluluğu’ndan Angelika Trübswetter ise kariyer yolundaki kadın doktora öğrencileriyle yaptıkları “senaryo atölyesi” çalışmalarını anlattı.
“Atölyenin amacı kadın bilimcilere, bilim alanında kariyer fırsatlarını sergilemekti. Önce katılımcılara içinde kendi konumlarını bilim sistemi içinde nasıl değerlendirdiklerine ve gelecekte kendilerini nasıl görmek istediklerine dair 40 soru içeren bir kuru yolladık. Ardından üniversite ve araştırma kuruluşlarından kadın uzmanlarla öğrencileri bir araya getirdik ve hem formel hem enformel bilgileri edinmelerini, kafalarındaki soruları uzmanlara sormalarını sağladık. Senaryolarla da kadın bilim insanlarından değişik kariyer yolları, katılımcılara kendi kariyer yollarını çizebileceklerini gösteriyordu.
“Yani bu yöntem, kadın bilimcilerin, ‘nasıl bir yol izleyeceğim? nasıl engellerle karşılaşacağım, akademik kariyerim nasıl gelişecek? gerçekten de akademide mi olmak istiyorum?’ gibi soruları kendi kendilerine düşünmesi açısından faydalı oldu.” (ÇT)