Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray Meydanı’ndaki 480. haftalarında 11 Haziran 1990’da kaybedilen Adnan Bağca için oturdu
Adnan Bağca’nın Siverek’te yaşayan ağabeyi Mustafa Bağca bir mektup gönderdi.
Cumartesi İnsanları’ndan Kadir Celep’in okuduğu mektupta Bağca kardeşinin kaybedilişini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne ulaşan yargı sürecini anlattı.
Ağabey Bağca'nın gönderdiği mektubu yayınlıyoruz:
Adnan Bağca evi ve dört çocuk babasıydı. Biz ailece yurtseverdik kardeşim Adnan Bağca taksicilik yapıyordu o yıllarda devletin kiralık katilleri hepsi Siverek'te karargah kurmuşlardı. Tahmin ettiğimiz bunlardan biri gelip taksi durağına Konyalı olduğunu söyleyip kendisini biçerci olarak tanıtmış ve bölgeye ekin biçmek için geldiğini söylemiş. Ekin biçer müşterisi bulmak için Diyarbakır bölgesine kendisini götürmesini istemiş o da müşteri olarak taksisine bindirip duraktan ayrılmışlar. Yol üstündeki bir petrole uğrayıp yakıt alıp yola devam etmişler. O günden sonra taksici Adnan Bağca'dan bir haber alınmamıştır. İki gün sonra kayıp olarak emniyete başvurduğumuzda nöbetçi polis memuru "Kardeşin emin ellerde yakında gelir" demiş. Ancak birkaç gün sonra Adnan Bağca'dan haber almayınca tekrar emniyete gidip başvurduk fakat emniyet "Adnan Bağça'dan hiç haberimiz yok" diye cevap verdi. Daha sonra Diyarbakır sıkıyönetim başsavcısına başvuruda bulunduk başsavcı savcılığa ait kayıt defterini kontrol ettirdi isminin kayıt defterinde olmadığını söyledi. İstihbarata telefon açarak Adnan Bağça'nın kayıtlarında olup olmadığını sordu yarım saat sonra gelen cevapta orada da rastlanmadığını söyledi. Ancak "Bizim kayıtlarımız kesin ve doğrudur ama istihbarattan gelen cevap ne kadar doğru ben onu bilemem. Onların kayıtlarını kontrol edemiyoruz. Bana bu bilgiyi veren Ramazan kod adlı bir istihbaratçı" dedi. Daha sonra içişleri bakanlığı ile konuyu görüştük içişleri bakanı "bilgi edinirsem size bildiririm" dedi. Cem Ersever ile yaptığımız görüşmede "Bilgimin dışındadır haberim yoktur bilgi edinir isem sizi de bilgilendireceğim" dedi. Oradan da hiçbir sonuç alamadık. Zamanın devlet bakanı Cenap Gülpınar ile yaptığımız görüşmede şöyle dedi: "Bilgi edinir isem sizi bilgilendiririm. Ancak bazı kurumlar bizi de aşıyor siz diyeceksiniz 'Devlet içinde devlet mi vardır?' maalesef öyledir." Devlet bakanı da bize hiçbir bilgi verememiştir. Bir buçuk yıl sonra arabası Batman'da bulundu. Arabayı sahte işlemler ile bir Bursalı öğretmene satmışlar. Araba o Bursalı öğretmenden alınıp yedi emine teslim edilmiştir arabayı da ailesine vermediler. Daha sonra adalet bakanlığına başvurduk adalet bakanlığından gelen müfettiş bizi çağırıp tehdit edercesine "Siz kim oluyorsunuz da bu olayı bu kadar araştırıyorsunuz. Bir daha bu olayı bu kadar araştırırsanız başınıza geleceklerden kendiniz sorumlusunuz" dedi. Biz yinede aramaya devam ettik hep savcılar mahkemeler bizi oyalayarak olayı zaman aşımına uğrattılar. En son Ayhan Çarkın'ın itiraflarında gazeteye verdiği bir yazıda devleti sorgularcasına sorduğu sorulardan birisinde taksici Adnan Bağca'nın akıbetinin ne olduğu ve biz gazeteden okuyarak öğreniyoruz. Burada belirtiyor ki Adnan Bağca'nın başına ne geldiyse devlet tarafından gelmiştir. Adnan Bağca'nın kaybolduğu 11 Haziran 1990 tarihinden itibaren Eşi ve dört çocuğuna bugüne kadar ailece biz baktık ama ne ettik ise çocuklar hep babasını istediler ve babasız büyümenin kompleksini üzerlerinden bir türlü atamadılar. Dava dosyası üç yıldan beridir Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gönderildi ve daha oradan da bir sonuç alınamamıştır. Bu da biz Kürt insanlarımızın Türk devleti tarafından çizilmiş kaderlerinden biridir. Kürt halkımızın başı sağ olsun . Onurlu bir barış dileğiyle abisi Mustafa Bağca |