Kurumsal Sosyal Sorumluluk Gözlemevi'nin düzenlediği "Biraz Cesaret: KSS'de Tehlikeli Konular" başlıklı panel İstanbul Bilgi Üniversitesi Santral kampüsünde gerçekleştirildi.
Kurumsal sosyal sorumluluk kavramının içeriği ve sınırlarının tartışıldığı, üniversitenin halkla ilişkiler bölümü öğrencilerinin yanı sıra dışarıdan katılımcıların da olduğu paneli yaklaşık 50 kişi izledi.
Panelin ilk konuşmacısı Prof Dr. Hasan Kirmanoğlu "KSS refah devletinin rakibi mi?" başlıklı sunumunda Kurumsal Sosyal Sorumluluğun (KSS) ortaya çıkışı ve refah devleti ile ilişkisinden bahsetti
Konuşmasına 'Bilgi'de kovulanların kovdukları öğretim üyelerini' yad ederek başlamak istediğini vurgulayan Kirmanoğlu, sendikalılık azaldıkça KSS'nin artma eğiliminde olduğunu, KSS kavramınsa küreselleşmenin kendini göstermeye başladığı 1984'te ortaya çıktığını ifade etti; "Küreselleşmeyle beraber refah devleti azaldıkça KSS'nin arttığını görüyoruz" dedi.
"1977'de Türkiye'de 1,5 milyon sendikalı işçi vardı, bu 1 Mayıs 1977 katliamını da açıklıyor. 1 Mayıs 2010'da ise 400.000 sendikalı işçi olduğunu görüyoruz. Bu da 1 Mayıs 2010'un sevgililer günü şeklinde kutlanmasını açıklıyor."
Kirmanoğlu, ekonomik gücü az olduğu için KSS yapamayan firmaların daha az prestijli sayılamayacağını söyledi; "Dünyada küreselleşmeyle çok ciddi bir sendikasızlaşma var. Sendika ise insan hakları ve demokrasinin en ciddi göstergeleri. Sosyal sermaye fazla olduğu ülkelerde sosyal sorumluluk fazladır. Bu ülkeler de İskandinav ülkeleridir" diye konuştu.
Çekiç: Kürtajı savununca bağış kesildi
Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) Türkiye şubesi direktörü Murat Çekiç sosyal sorumlulukta 'tehlikeli' ve 'tehlikesiz' olarak kabul edilen net bir ayrımın yapılabileceğini üzülerek dile getirdiğini belirtti ve devam etti:
"Hak temelli yaklaşım söz konusu olduğunda tehlikeli sulara giriyorsunuz. Örneğin, UAÖ, kürtaj meselesine "kadının kendi bedeniyle ilgili kendisinin karar vermesi gereken bir konu" olarak beyan ettiğinde Katolik Kilisesi, bağışı kesti. Bireysel bağışlar örgüt bütçesinin yüzde 90'ını oluşturuyor.
KSS aracılığıyla şirketlerin yaptıkları yardım ile grupların görünürlüğünün yakın ilişkisi olduğunu vurgulayan Çekiç, LGBT gibi grupların görünürlüğünün arttırılmasının da sivil toplum örgütlerinin sorumluluğunda olduğunu belirtti.
Talu: Beni ilgilendiren çelişkiler
Bir sonraki konuşmacı gazeteci Umur Talu ise KSS'ler için "Türkiye'nin her alandaki çelişkilerinden biri" dedi.
"Tarihi, geçmişi, doğayı yok ederek verdikleri birkaç kuruşla firmaların sosyal sorumluluk aldıklarının söylenmesi saçmalık. Hal o ki biz bu çelişkiyi porno teklifini kabul etti diye okuldan kovulan bir üniversitede konuşuyoruz. Ben nerden konuşuyorum? Sosyal haklar diye haber yapan ama bunları talep eden çalışanlarını kovan bir medyadan geliyorum. Ciddi çelişkiler içinde olan bir ülkede yaşıyoruz ve ben daha çok bu çelişkilerle ilgileniyorum." Personelinin yüzde 80'ini ezen bir orduyla, maden işçileri için 'ne güzel öldüler' diyen bir hükümet arasında seçim yapmak zorundan olduğumuz bir ülkede yaşıyoruz."
KSS konusunun bir siyaset, sendika ve demokrasi sorunu olduğu dile getiren Talu: "Ayaklar baş olmasın diye insanların baş aşağı çevrildiği bir ülkede yaşıyoruz. Kurumsal sosyal sorumluluktaki sorunlar da hukuk devletinin hukuk devletine, demokrasinin demokrasiye benzememesinin bir sonucudur."
KSS'de kadına pozitif ayrımcılık yapılmalı
Gazeteci Meliha Okur ise KSS projelerinin çoğuna inanmadığını ve Türkiye'de özellikle kadın projeleri konusunda pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğini söyledi:
"Kadınların saçı başı üzerine konuşan erkeklerin laflarını ayyuka çıkaran medya birçok sorunun baş sorumlusudur. Kadın haklarından bahseden erkekler bile oturup konuştuğunuzda bir kadının güzelliği sebebiyle tecavüze uğradığını söyleyebiliyor. Kapalı toplumun bir üyesi oldukları bu şekilde açığa çıkıyor."
"Bir proje yap, kardelen kadar çok ses getirsin"
Zarakol İletşim Hizmetleri Ajansı başkanı Necla Zarakol da, bir firmanın birincil sorumluluğunun tüketici memnuniyeti olduğunu söyledi.
"En tanınmış bankalar bile geliyorlar 'hadi bize bir sosyal sorumluluk projesi yap, biz de destekleyelim diyorlar, kardelen gibi çok ses getiren bir proje olsun' diyorlar. Sen daha önce ne yapmışsın, ne tür projelerle ilgileniyorsun, ne gibi duyarlılıkların var, bunların cevabı yok."
Zarakol ayrıca STK'ların ideolojik ve politik kuruluşlar olmaması gerektiğini ama böyle görünmelerinin de KSS'ler için problem oluşturduğunu söyledi. (EG/EÖ)