Yedi örgütün kadın temsilcileri*, Mardin'deki Bilge (Zanqirt) köyünde 44 kişinin öldürülmesiyle ilgili kaleme aldıkları raporda, aydınlatılması gereken noktaları şöyle sıralıyor:
- Olaydan hemen sonra İçişleri Bakanı'nın olayı "töre ve namus" cinayeti olarak değerlendirildiği açıklanmalı.
- Güvenlik güçlerinin katliamdan 2 saat sonra köye gelmeleri.
- İddia edildiği gibi rant ilişkilerinde devletin sorumluluğunun ne olduğunun araştırılarak kamuoyuna açıklanması gerekiyor.
- Köyden geçtiği iddia edilen Botaş Petrol Boru Hattının korucular ve güvenlik görevlileri arasında ranta dönüştüğü, bu durumun bölge halkında genel bir kanaat oluşturduğu iddiaları araştırılmalı.
- Uyuşturucu kaçakçılğı iddiaları araştırılmalı.
- Bilge köyü karakol komutanının aynı köyde öğretmen olan eşinin olaydan birkaç gün önce ayağının burkulduğu gerekçesiyle rapor alıp köy dışına çıkması ilgi çekici. Hastalık nedeniyle rapor alan bir kişinin bulunduğu yerde kalması gerekiyor. Bu iddia araştırılmış mıdır?
"Koruculuk derhal kaldırılmalı"
İHD, Türkiye Barış Meclisi, TMMOB Kadın Mühendisler, KESK, TTB, Kadın Dayanışma Vakfı ve Halkevleri'nden yedi kadının oluşturduğu, daha sonra bölgedeki kadın örgütlerinin temsilcilerinin de katıldığı heyet, Mardin'de vali yardımcısı, Mazıdağı belediye başkanı, müftü, sendika, meslek örgütü ve sivil toplum örgütü temsilcileri, köyde yardım veren ruh sağlığı uzmanları ve köylülerle görüştü.
Koruculuk sisteminin derhal kaldırılmasının zorunlu olduğunu söyleyen heyete göre, katliamın nedeni "töre, namus, ceehalet, arazi anlaşmazlığı" değil, devletin silah ve maaş verdiği koruculuk sistemiyle güçlenen erkek egemenliği.
Olayda "hiç kimseyi sağ bırakmama"nın amaçlandığını saptayan heyet, köyde daha sonra bulunan cephaneye de dikkat çekti ve "Bu cephanelik kaygılarımızda ne kdar haklı olduğumuzu gösteriyor" dedi.
Mardin Valisi Hasan Duruer, köyde "2 TNT kalıbı, 13 elektrikli fünye, 3 taarruz tipi el bombası, 1 savunma tipi el bombası, 1 sis kutusu, 2 aydınlatma, 1 tüfek bombası, 1 C-3 tahrip kalıbı ve 6 metre 35 santim uzunluğunda fitil" bulunduğunu açıklamıştı.
"PKK açıklamasından hemen sonra gerçekleşmesi anlamlı"
Raporda görüşülen bölgedeki sendika, meslek ve sivil toplum örgütü temsilcileri, katliamın PKK'nin 1 Haziran'a kadar eylemsizlik kararını açıklamasının hemen ardından gerçekleşmesine ve ktliamın PKK'nin üstüne yıkılmasının amaçlandığına dair iddialara dikkat çekiyor.
"Köye hâlâ tapu kadastro girmedi"
Konuşanlar Çelebi ailesinin daha önce köyden ayrılmak zorunda kalan bir başka ailenin topraklarına el koymasını da dile getiriyor. DTP Milletvekili Akın Birdal, köyden ayrılan Akbaş ailesinin kendilerine ulaştığını bianet'e daha önce söylemişti. KESK'ten Doğan Akay köye hâlâ "tapu kadastronun girmediğini" söylüyor. (TK)
* Heyetin oluşumu: Raporu kaleme alan İnsan Hakları Derneği Genel Sekreteri Sevim Salihoğlu, Türkiye Barış Meclisi Sözcüsü Yüksel Mutlu, KESK Kadın Sekreteri Songül Morsümbül, TTB Merkez Konsey Üyesi Dr. Hülya Biriken, TMMOB Kadın Mühendisler grubundan Ayşen Hadimioğlu, HALKEVLERİ'nden Dilşat Aktaş ve Ankara Kadın Dayanışma Vakfı'ndan Gülay Aydın'a, Diyarbakır’da Bağlar Belediye Başkanı Yüksel Baran, Bağlar Belediyesi Kardelen Kadın Evi, Bağlar Kadın Kooperatifi'nden Esra Şimşek, Zeynep Demir Akçer, DİKASUM'dan Özlem Özen, EPİDEM'den Rozan Kahraman, SELİS'ten Nuran Duman, Ceren Kadın Eğitim Evinden Keziban Güler katıldı. Heyete Mardin’den de Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan ve Derik Belediye Başkanı Çağlar Demirel katıldı.